Yabani Bedendeki Evcil Duygular

Bir yanımız ayaza vurmuş dağlar kadar mağrur, bir yanımız beynimizdeki kaçak, daima gel diyen avuç içleri...

yazı resim

Efsuna bürünmüş ve her seferinde biraz daha büyüleyen gözlerinde başladı bu arbede zamanlar. Yaşam dediğimiz o akıl almaz serüvenin terazisinde oturuyoruz şimdi. Bir yanımız ayaza vurmuş dağlar kadar mağrur, bir yanımız beynimizdeki kaçak, daima gel diyen avuç içleri. Şimdi bir nokta mı ya da virgül müyüz sevda cümleleri içinde bilemiyorum.

Ama biliyorum ki, gözlerimizi yıldızlara iğneleyip hayata bir battaniyenin sıcaklığından bakan iki sevgili değiliz artık. Kırk yamalı bir sevdanın kuşkusuyla, gözyaşlarımızı topluyoruz mabet dediğimiz evin, o soğuk eşiğinden. Yüzümdeki gülücükleri zorluyorum her adımda daha çok ve başı bozulmuş bir yalnızlığı sürüklüyorum ardımdan, nereye gitsem. Şimdi tozunu dumanına katmış bir şehrin gölgesinde ne kadar çoğullaşabiliriz ki daha fazla? Bir tarafımız o en güzel anılar için yanarken, öbür yanımıza soğuk vurmaz mı bu vidaları gevşemiş hayat penceremizden? Biz ki, yıllara takılmış mevsimlerden, sevgiye atılmış tövbelerden kaçardık hep. Biz ki, biz olmayı seçtiğimiz bir Ocak ayının 11’ne nazar boncukları takardık seninle. Ve sen hiç korkmazdın el kadar bir kalbe bencilce yerleşmekten. Yabancı bir bedende böyle hüküm sürmek ne kadar hakkındır hiç düşünmezdin. Bense aşka gebe bir anne gibi sevgiler doğurmayı beklerdim sana. Süt kokan ikiz gülücükler bırakırdım avuçlarına. Çatık kaşlarında meydan dayakları yiyen bir kadın olmasaydım, o zaman düşmezdi bedenimden yalnızlıklarım…

Yabani bedendeki evcil duygularım, hayatında fütursuzca yaşattığın acılara yenilmek istemedi. İsteseydi vazgeçerdi senli bir gelecekten ve isteseydi düşürdüğü her yalnızlığa ‘seni sevdiğini’ eklemezdi! Bu kez terazimizi ben bozuyorum ve gidiyorum! Her şeye rağmen seni çok seviyorum!

Yorumlar

Başa Dön