Yağmurda

yazı resim

kimsesiz hüzünler dolaşırdı şehrin ara sokaklarında.. kimsesizdi hüzünler, sahipsiz.. kime denk gelirse onun gözlerini ıslatırlardı, yaşama sevincinin ve umudun inadına.. bir şarkı duyulurdu penceresi açık bir evden, yahut yağmur atıştırırdı inceden.. zaten dünden razı olurdu kurbanlar ağlamaya.. sahipsiz, kimsesiz ve siyaha boyanmış hüzünler, en hazırlıksız anında yakalardı şehrin gürültüsünden düşündüğünü bile duyumsayamayan ya da artık hiç düşünemeyen insanları..
kimi zaman da umut önce davranır, yaşama sevincini çağırırdı imdada.. güneş açardı, güzel bir kadın geçerdi sokaktan.. yol kenarında oynayan mavi gözlü bir kız çocuğunun gülümseyişi yeterdi bazen, günü güzel bir gün etmeye.. günü gün yapmaya..
zaman durdu bir gün.. şehirde kimsenin sözü geçmez oldu, ne hüznün ne de umudun.. aynı tarafta savaştılar bilinçsiz.. yağmurun altında parıldayan bir çift ela gözle başladı her şey.. daha bir yeşile bakıyordu kadının gözleri yağmurda ve yağmur hiç böyle güzel yağmamıştı İstanbul’a..
aşk vardı ve Kaf Dağı’nın ardından çıkıp gelmişti işte.. bütün engelleri aşmış, tedirginlikleri ezip geçmiş, soru işaretlerini geldikleri yere yollamış ve tam mevsiminde, tam da yerinde bulmuştu aşk onları.. sonbahar öncesi Beyoğlu’nda..
her aşk güzeldir kendi içinde, kendince.. birlikte içilen bir şişe ucuz şarap yeter kimisine.. bazısı da boğaz manzaralı yalılarda mum ışığında yenen akşam yemeklerinde bulur huzuru..
rüzgarı birlikte hissetmek ve ormanın sessizliğini bozan şarkılar dinlemektir huzur.. günbatımını kaçırdığına üzülmeden, daha bir dolu günbatımını birlikte göreceğini bilerek yıldızları saymaktır.. ölü ozanların şarkılarını söylemek birlikte, yağmurlar ekmektir göğün göğsüne..
uzun uzadıya anlatmak anlamsız, aşk kendiliğinden başlarsa aşk, büyürse sevgi..
yağmurun hayat verişi gibi toprağa..
titreyen dallar gibi rüzgarda..
kısacası doğada..
aşk orada..
yağmurda..

Başa Dön