uslanmaz akşamların yaramaz perisi
apansız çıkageldi
hiç haber vermeden
gelmesin diye beklerken
çat kapı gelip
bekler olmuş penceremden içerde
sigara dumanı kaplı perdelerim buyur etmişler içeri
tüm CD'lerim yere yayılmış
en aşk dolu şarkıların notaları dans ediyor salonumda
ettiğim yeminler bir bir bozulmuş
ne dolaptaki naftalin kokan resimler
ne de kırık oklar duruyor kalbimde
lanetler yağdırsam da
dualar etsem de
geceler ağlayıp
gündüzler eşlik etse de
yalnızlık bırakmıyor peşimi
hoş pek bir çabam da yok
çünkü
inanamıyorum
bir güvensem
dağlar gibi dimdik olacağım
ne rüzgarlar sarsacak beni
ne karlar donduracak filizlerimi
ama bir kere yara alındı mı kolay kapanmıyor
geçse bile izi hep kalıyor
aynı
kırılan o değerli vazoyu yeniden yapıştırmak gibi
aşk çatlak
sitem de yok
yalana sitem olmaz ki
susup arkanı dönersin
herkes kendi yoluna gider
çocukluğumdaki gibi
evli evine
köylü köyüne
evi olmayan kimbilir hangi lanetlenmiş kovuğa...
