Okuduğum kitabı bir daha okumama gibi bir alışkanlığım vardır. Bunu tekrar tekrar okuyacağım herhalde. ‘’Zulümname*’’den söz ediyorum. Yapıtı elime aldığımda niyetim hiç ara vermeden baştan sona okumaktı ve ertesi gün güvercini uçurmaktı. Okudukça bu zevki tek gecede bitirmemeye karar verdim. Birazını ertesini güne bıraktım. Böyle uzata uzata 4 günde okudum.
Norveçli yazar Pal Peterson’un ‘’At Çalmaya Gidiyoruz’’ ismiyle Türkçeye çevrilmiş romanında kahramanın babası ona ‘’Canının ne zaman acıyacağına sen karar verirsin’’ der. İşte Mustafa Balbay da tüm yapılanlara rağmen canını henüz acıtmamaya karar verip, muhteşem Zulümnamesini elleriyle yazmış.
‘’ Böylesi davaları tarihten bilirim.
Vatanı sevmenin bedeli neyse
Öderim.
Esirevlerinde eser,
Sürgün hapishanelerinde
Sürgün veririm.
Ben Namık Kemal’lerden
Tevfik Fikret’lerden
Abdi İpekçi’lerden
Uğur Mumcu’lardan
İlhan Selçuk’lardan gelirim.
Yalnız
Aile büyüklerimi
Ve aydınlık insanları
Selamlarken eğilirim.’’
Balbay’ın eseri böylesi bir onurlu duruşla başlıyor ve sonuna kadar da hiçbir haksızlığa eğilmeden sürüyor. Okudukça her satırın altını çizesi geliyor insanın. Mustafa Balbay’a Cahit Külebi’nin cenazesinde ‘’Edebiyatla uğraşsan daha üretken olursun, günlük gelişmelerin arasında boğuluyorsun.’’ diyen Mesut Yılmaz’a hak vermemek elde değil. Mustafa Balbay gazeteci, umarım yakında milletvekili de olacak, bu yapıtıyla edebiyatçı kimliği olduğunu da dosta düşmana göstermiş.
‘’Tersdeyişler’’ ve ‘’Hukuk Terimleri Sözlüğü’’ bölümlerinde haksızlığa haklı isyanın en pratik anlatımı ortaya konmuş.
Yapıtın ‘’Hücre Üzerine Tezler’’ bölümünde yapılan psikolojik işkenceye direnişin, dimdik ayakta duruşun hangi sağlam temellere dayandığı belli ediyor kendini.
‘’ Ne Zaman Kaybeder İnsan?
Özgürlüğümüz elimizden alınınca
Kaybetmiş mi oluruz?
Ne zaman kaybeder insan?
Umudu tükenince mi?
Heyecan bitince mi?
Benden geçti artık dediği gün mü?
Ne zaman?
Hayalleri yıkılınca mı?
Bütün gücü elinden alınınca mı?
Kadere boyun eğince mi?
Tüm emeklerin boşa gittiğini hissedince mi?
Dört duvar arasına konunca mı?
Hiçbiri.
İnsan sadece kendisine
>
Dediği an kaybeder.’’
Bu bölüm aynı zamanda ağlamamak için direnmemiz gereken bölüm. Ben hem ağlamamak için direndim, hem de uğranılan haksızlıklarda benim de en az yetmiş milyonda bir payım olduğunu düşünerek utancımdan yerin dibine girdim.
Genç Kuşaklara Hapisten Gazel şiiri, sadece gençlere değil, her yaştan herkese, bir sürü kişisel gelişim kitabının sayfalarca dil dökerek anlatamadığını, birkaç sayfada anlatan muhteşem bir yapıt. Özellikle gençler bu şiiri özümsemeli.
‘’ Gökçekimi’’ bölümünde Balbay’ın özlemleri dikkat çekiyor, ama hiçbir dizede umudunu yitirmediğini de görünce sevinerek okuyor insan.
‘’Bir yıldız doğduğunda
Bilin ki,
Başka yıldızlar da doğacaktır.
Karanlığı boğacaktır.
Bütün karanlıkların sonunda
Bir ışık olduğunu anlatacaktır.’’
Öyledir işte Anadolu’nun toprağıyla yoğrulanlar, onun suyunu içip, güneşinde yananlar umutlarını ve onurlarını asla yitirmezler. Tüm kitabı hüzünlü bir zevkle okudum. Ancak ‘’Atatürkçüyüm Diyeni Hatırlar mısınız? ‘’ şiirindeki anlatılan olay kanımı dondurdu. Zulümhane’de bahsi geçen Balbay’a ben Atatürkçüyüm diyen gardiyanın kim olduğunun öğrenilmesi amacıyla soruşturma açılması, bizi bekleyen günlerin haberci gibi sanki. Şehitlerimizin kutsal kanıyla elde edilmiş vatanımda Atatürkçü olmak ne zamandan beri suç oluyor, soruşturmalara konu oluyor?
‘’Karanlığın hiçbir derinliği yoktur.
Karanlık, ışığın olmaması halidir.
Kimliği de yoktur karanlığın.
O yüzden
Karanlıkla mücadele diye bir şey olmaz
Işığı arttırma mücadelesi olur.
Işık parladı mı
Karanlık zaten kaybolur.’’
Bu eserinle ışığımızı arttırdığın için binlerce teşekkürler Mustafa Balbay. ‘’Yırtar Gökyüzünü Bir Avuç Aydınlık’’ adlı şiirinin son dizeleriyle bitirelim yazımızı.
‘’Karanlıkları yine yırtacağız
Tel örgüler sarsa da dört yanı’’
*Düşünüyorum O Halde Sanığım Zulümname- Mustafa Balbay
Cumhuriyet kitapları 1. Baskı