PELİN KARCI

Eski Dünyanın Külleri

Aslında bu yazdığım en anlamlı ama kimsenin anlayamayacağı tek yazım. Öylesine ve ölesiye yazıldı... Beklentileri karşılamak için değil, sevdayı ya da aşkı anlatmak için değil, tarihin sayfasında asılı kalsın diye yazıldı...

Hüzün Duvarı

Ne bilirdim bu hüzün duvarlarını örerken, güneşli günlerdeki sevinçlerin hüzün duvarlarından sızamayacağını... Kendi ellerimle kapatmışım kendime dünyanın tüm kapılarını...

Sızı

Hep hayatımın bir köşesinde durup beni bekleyen bir kara kedi olacaksın. Bütün aşklarımla aramı açan bir kara kedi…

Senden Sonra

“Gitme” demedim sana... Hakkım yoktu bunu istemeye... Daldan düşen yaprak oldum, dağ başındaki kar oldum, yaralı bir kuş oldum, yol kenarındaki taş oldum... Sustum... “Gitme demedim, diyemedim... Sustum, kimseye bahsetmedim sende

Seni Seven Yüreğime Bir Umut Ver

Kendimi geceye vurduğum bir zamandı... Yürek sızlatan yağmurlar yağıyordu gözlerimde... Ben ne zaman senden gitsem, sen usulca yanıma sokulup hatırlatıyordun kendini... Kim kopardı bizi bizden diye soruyorduk şiirlerde.... Yanıtını bulamıyorduk...

Yalnızlığım: Karanlık Boşluğum

Yalnızlığım... Yani karanlık boşluğum... Herkesten uzak, kendimden bile... Yaralı ve incitilmiş bir yüreğim, bir de yalnızlığım var. “Başka?” diye sormayın. Başkası yok, başka hiçbir şeyim yok.

Öteki Yüreğim

Dost sözcüğünün yakıştığı senden başka kimse yok benim için. Bazen seni kendim sanıyorum, kendimi sen... Ne güzel şey sana ‘DOSTUM’ diyebilmek

Başa Dön