Aruz Suz Rubâiler . ,.
Tanrım sen içip sarhoş olduğuma bakma / bilirsin can kafesinden hep aynı adam
Tanrım sen içip sarhoş olduğuma bakma / bilirsin can kafesinden hep aynı adam
sıradaki benim bir adım öne çıkıyorum / işte önünde rükûdaki kıldan ince boynum
ellerimle yonttuğum putlarla konuşurken seni çağırıyordum seni / karar vermiştim tam kırıyorken çalan
ey bir yudum suya hasret yalnızlığım / çağla da del dağları sevgiliye varayım
ne vara ne yoğa sözüm yok ama / hisseden bu kalp nedir acaba
insan ateşe pervâne ateşe mi tapar ne / insan camdan olsa neyse
belki içip içip sarhoş gelicem kapına betim benzim sapsarı / ayaklarımda sanki ilk
gerek kalmadı aşka ölüm süpürdü hepsini / ıssız bir çöl bırakıp ardında çekti
ne unutkansın sen âdemoğlu yâ / daha dün can atıp duruyordun ya hayata
yaşamak çok güzel dimi / ölüm hepsinden iyi / dirilmek
kime bu isyanın kim anlar seni / hırsından eşelesen toprağı hep insan kemikleri
süslü sözler bekleme benden ey sevgilim / ben imgelerden gizlerden sırlardan kurtulmuşum
suya kandım önce susuzluğumu giderir diye / baktım olmadı şaraba çevirdim testimi kanayım
yarına bir sözüm var hiç alınmasın / ister kırsın beni isterse hiç kâile
dokunduğun herşey titrer sonsuza ey sâki / bir gitarın tellerinde bulursun kendini
yarım akılla geldim ben bu dünyaya / gösterdiğin üç beş güzel aldı onu
ayık çekilir mi ya söyle bu devran / ya aşktan ya şaraptan sarhoş
her günaha battı ruhum sonunda işte / yanlızca parmak uçlarım gözüküyor balçığın üzerinde
şükredeceğin bir lokma ekmek bir yudum su / o nu da bulabildiysen ne
şeytan kasıklarında mı dolaşır sadece / kesip atsam uzvumu kurtulur muyum söyle
kalbinden sızanları mürekkebe bulayan biriyim...
uzaklardan geliyorum yüzüm gözüm toz toprak yırtık pırtık üstüm başım susamışım en çok biraz da acıkmış teselli için değil ulaşmak içindi kapına başım önde geliyorum uzaklardan...
istanbul
bazen kendim