Havlu
Bir gün içime bir korku düştü. Bu adam bir gün ayaklarını da yıkamaya kalkar mı, yoktan bir kavga çıkarıp, elini ayağını tekme tokat üstümde siler mi? Siler.
Bir gün içime bir korku düştü. Bu adam bir gün ayaklarını da yıkamaya kalkar mı, yoktan bir kavga çıkarıp, elini ayağını tekme tokat üstümde siler mi? Siler.
\- Keşide senin mi?
\- Benim benim, hepsi benim.
\- Oğlu, şu birbirini ısırır gibi dua edenlerden biri dediler ama, hangisi acaba?
\- Bırak, dedi, şu deliyi. Daha ikinci rüyada saldırganlaşıyor.
O gözlerin üstündeki kaşlar var ya, onlar varken bu nifaklar, bölünmeler hiç bir zaman sona ermez. Tüm kabahat kaşlarda, gözlerin üstünü işgal eden o nifak odaklarında.
Kıvırma, de. Öde paramı, de. Karı doğuruyor, de. Kavun bekler, de...
Bu yazıda kötü yöneticilerin kişilik erozyonuuna uğrattığı toplum insanının davranışları hicvedilmektedir.
Gazete haberi; Türk erkekleri üzerinde bir araştırma yapılmış, sonuç: Esmer, etobur, bıyıklı.
Bunların da tek kusuru adımı bilememeleri. İkide birde de susayıp "Gapısında gara köpek bağlı evin çocuğu" diye bağırıp duruyorlar.
"Zeki Müren Dişi" bardaklar. Bu on bir çay bardağı, annemin en değerli eşyalarındandı.
Bir öyküde Kore Savaşı’nda Kuzey Koreli komünistlerle boğuşurken, konu değişir, onu birden seksen öncesi faşist avında bulursunuz.
…
Kimi zaman “Öff. Şu memlekette hiç dürüst adam kalmamış mı?” deriz. Aslında o kadar da değildir. Kötü adamların sayısı hep az olmuştur. Ancak onlar çok kişiye, hatta bir tanesi kırk kişiye namussuzluk hizmeti verdiği için ortalık kötü adam kaynıyor sanılır.
Sallanan sarı lambaların yerini pahalı avizeler almış; gıcırdayan koltuklar gitmiş, yerini oturmaya kıyılamayacak güzellikte yenilerine bırakmıştı.
Kani efe muhtarlığını tam güvence altına aldıktan sonra, konukevinin kapısını açtı. Ancak, içindekilere kahveden eve evden kehveye gidecek kadar serbestlik tanıdı.
Çocuklar kalkıp "Bizim uykumuz geldi, yatacağız." deyince, babaları arkalarından seslendi:
\- Seyrek yatın. Hırsızlar elinizi ayağınızı çiğnemesin!
Küçüklerden, yerli malı haftasının dışalım ürünü çikolata, kola gibi gıdalarla kutlandığını duymak beni hem üzdü, hem de o yıllara götürdü.
Annem mutlu görünüyordu; hepimize gülücükler dağıtarak tek tek baktı, sonra da bir soru sordu:
\- Demirli bir şey değil miydi o?
Osman, içerde yargıçları kalabalık görünce, umutlandı. "Birinden biri beni anlar." diye düşündü.
Sustu, düşüncelere daldı. Alışılmış hallerinden değildi ama, uzun süre hiç konuşmadı. Belki ilk kez düşünüyordu, bi denli derin.
30.11.1959'da İzmir'in Bayındır ilçesine bağlı Furunlu Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyde, lortaokulu Çırpı Mustafa Adanır Ortaokulu'da okudum. Bayındır Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliği başta olmak üzere birçok işte çalıştım. Ege Tıp Fakültesi'nde memur olarak işe başladım. Buradaki on bir yıla yakın çalışmam süresinde önce İzmir Namık Kemal Akşam Lisesi'ni, ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. İlk Beş yılını İzmr merkezde, kalanını Bayındır'da olmak üzere yirmi iki yıla yakın bir süredir serbest avukatlık yapmaktayım. Evliyim, Alp Deniz adında sekizinci sınıf öğrencisi bir oğlum var.
İzmir'in Bayındır ilçesi'ne bağlı Furunlu Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyde, orta okulu Çırpı Bucağı'nda, sekiz dokuz yıl ara verdikten ve geçimimi sağlayacak gelire kavuştuktan sonra, Liseyi İzmir Namık Kemal Akşam Lisesi'nde okudum. Sonra Dokuzeylül Hukuk Fakültesi'ni bitirdim. Yirmi yıla yakın süredir serbest avukatlık yapıyorum. Bayındır'da oturuyor ve çalışıyorum. Evliyim, sekizinci sınıfta okuyan Alp Deniz adında bir oğlum var.
Bayındır-İzmir
Mizah öyküleri yazmaya meraklıyım. Mizahı seviyorum.
Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü
Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü