Usûlen
İşte bunun için geldim avukat bey. Bu borçtan kurtulmanın usûlen bir yolu yok mu?”
İşte bunun için geldim avukat bey. Bu borçtan kurtulmanın usûlen bir yolu yok mu?”
Bir zamanlar bir Yıldızcı Karınca varmış.
Ufuk bey, alışıncaya kadar yoklaya yoklaya oturdu.
“Bu öykü mahkemelerin çalışmasını düzenleyen Uyap sisteminin sık sık bağlanma sorunu yaşaması nedeniyle ortaya çıkan aksaklıkların bir eleştirisidir.”:
En sonunda yeterince kültürel faaliyette bulunduğunu düşünmüş olmalı gazeteyi elinden bıraktı.
Ana başlığa baktım: Doğaya İhanet. Altındaki: Kuş Cennetine Evler
Konacak.
Haklı bir eleştiri.
Geleceğin piyangolara, çekilişlere bağlandığı bir ülkede böyle bir fırsat dünyada kaçırılmazdı. Kaçırılmadı da; işe mahalle esnafından berber Osman el attı.
\- Adama bak yahu, para için kendini inkar ediyor. İnsaf!
Orta yaşlı sayılırlar, biri bay biri bayan; üniversiteden geliyorlarmış. Bizim mahallede çekiliş yapmışlar, ikramiye bize çıkmış. Yani durduk yerde. “Buyurun” dediler, kazandığınız porselen tabak.
\- Hakaaan!
\- …
\- Aaaa Hakan!
Yine duymazdan gelince bir ilenç savuruyor:
\- Hakanadların kapansın inşallah!
\- Bu ne, demiş, beni açlıktan öldürecek misin?
\- Yete gari buba. Temelli gırılırsa, ıradiyesiz galırsak daha mı eyi?
…
Ah be kardeşim! Okumuyor bu millet, ben ne yapayım.
Hiç birini istemeyince “Canın ne isterse ondan alayım” dedim; hiçbir şey istemem anlamında elinin dışıyla öte götür işareti yaptı. Ardından uzunca bir “off!” çekti; “Batsın bu dünya!” diye de ekledi.
Ama bu da olmadı ki:
\- Dur anacığım, dedim, dur. O dediğin arabeske girer. Hiç
\- Size şeker, pirinç takdimetmiş miydik? Harçlığınız var mı? Malum, hizmette sınır yok.
Diyecek başka bir şey bulamadım:
\- Büyük aşklar da bitebiliyor.
\- Allah bağışlasın. Yeğenimiz bir tane mi efendim?
\- Yok, üç tane.
\- Oh oh oh! En ideali efendim, en uygunu. Malumualiniz devlet katında makbul olan sayı da üçtür efendim.
Hani yaz başında ileri, kış başında yeniden geri alınan, çok ilgimizi çekmediği için sık sık değiştiriliyormuş gibi gelen bir yaz saati uygulaması vardı ya; ben ondan hiç bir zaman bir şey anlamamışımdır
Vurma yahu. Sövme çocukların yanında. Ah ben seni Balkanlar’ın ve Ortadoğu’nun ilk mercimek heykeli yapardım ya, dua et konuğumsun.
Ne dersiniz şimdi bu adama? Dedesi Hakkı’dır, muharrem ayında doğmuştur, olmuştur Muharrem Hakkı. Şimdi bunun için kavga mı edeceğiz?
Ertesi gün işe elinde eski bir gazete parçası ile geldi. Sözde Amerikalı bilim adamları sigaranın kanser etmediğini söylemişler. Bunlar sömürgelere sigara satan şirketlerin aylıklıları olmalı, ama onun işine geliyor; “Hastalanmazsın, korkma” demek istiyor
30.11.1959'da İzmir'in Bayındır ilçesine bağlı Furunlu Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyde, lortaokulu Çırpı Mustafa Adanır Ortaokulu'da okudum. Bayındır Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliği başta olmak üzere birçok işte çalıştım. Ege Tıp Fakültesi'nde memur olarak işe başladım. Buradaki on bir yıla yakın çalışmam süresinde önce İzmir Namık Kemal Akşam Lisesi'ni, ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. İlk Beş yılını İzmr merkezde, kalanını Bayındır'da olmak üzere yirmi iki yıla yakın bir süredir serbest avukatlık yapmaktayım. Evliyim, Alp Deniz adında sekizinci sınıf öğrencisi bir oğlum var.
İzmir'in Bayındır ilçesi'ne bağlı Furunlu Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyde, orta okulu Çırpı Bucağı'nda, sekiz dokuz yıl ara verdikten ve geçimimi sağlayacak gelire kavuştuktan sonra, Liseyi İzmir Namık Kemal Akşam Lisesi'nde okudum. Sonra Dokuzeylül Hukuk Fakültesi'ni bitirdim. Yirmi yıla yakın süredir serbest avukatlık yapıyorum. Bayındır'da oturuyor ve çalışıyorum. Evliyim, sekizinci sınıfta okuyan Alp Deniz adında bir oğlum var.
Bayındır-İzmir
Mizah öyküleri yazmaya meraklıyım. Mizahı seviyorum.
Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü
Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü