Adını "YAZGI" koyduk birlikte
Güzelin güzelini, iyinin iyisini diledim, istedim.
Olmadı gene olmadı ...
Bulamadık suçluyu bile..
Adını yazgı koyduk birlikte....
Güzelin güzelini, iyinin iyisini diledim, istedim.
Olmadı gene olmadı ...
Bulamadık suçluyu bile..
Adını yazgı koyduk birlikte....
Terkedildim, / İhaneti de tatdım, / Hatta fark etmeden
Ya o güneşle buluşması ? Onunla dansına ne demeli?
Kıskanırım çoğu kez onları.
Ayrılırken bile O'ndan
sarı, turuncu renk cümbüşüdür yaşadığı.
Hüzün yoktur bu ayrılıkta, çünkü az sonra
Sen her zaman en güçlü "sen"sin sanırsın yaşamda
hiç kaybetmeyeceğini düşünürsün.
Bu kez ne dersin ? Kaybeden kim ?
Biliyorum inanmayacaksın bana,
her zamanki gibi kendi aldatmacanı yaşayacak
Ayçiçeğini seçtim / Güller, / Beyaz, pembe, sarı
Dediğin bir sözü çok beğendim o kadar ki gözlerim ıslandı o an... /
Issız, buruk, umutsuz / Karanlık yapayanlız / Gecem vardı eskiden
Senden önce yoktu bekleyenim, yoktu dinleyenim, yoktu özleyenim, hatta özlediğim...
İyi ki varsın iyilik meleğim !
Tut ellerimi, sıkı tut, sakın bırakma....
Yaşamınızdaki küçük ayrıntıların nedenin düşündünüz mü ? Bazen bunların içinizde, ne kadar büyük yer tuttuğunun ayrımına vardınız mı hiç ?
Bir dost uzakta / Sessizliklerde, / Karanlıklar içinde,
Sevgiye susamış, sevgiyi arıyordu ben onu sevdiğimde.
En anlamlı bakışlarıyla önce umutlandırır, ardından bir uçurumun kenarına yapayalnız bırakır giderdi.
Bu sevdadan ben çaresiz, yorgun, umutlu kalakalırdım öylece.....
Bahçemde yaban güllerim soldu, / Papatyaların boynu buruktu, / Baharı
Yaşarsan yaşamı umarsızca, / Göremezsin yaban güllerinin / Anlamsızca soluverdiğini,
Hoş geldin CAN, ve uğurlar ola
Tanıyıp, bilmediğinin
Birinin kollarında
Giriyorum yeni yıla
Yeni umutlarımla !
Eller değil, / Sessizlikti / Yıkan bizi.... /
Ey o dağların kara kızı, / İçimde sevdan, bağrımda sızı, /
İYİ Kİ VARSIN ! / Ben bir günlük, / Bir
Nefretle bakan bu gözler, / Neler anlatır bana neler, neler /
Güz gelmeden de / Kırılır dallar, / Sararır yapraklar,
İstemeden basladi yasam, / Farkedemedik cogu zaman, / Doldu o
Mavi bir yasamı düşleyen,
sevgiyi bildiğini düşünen..
"dostluklar, arkadasliklar yitmesin" diyen biriyim ....
1956 Saraykoy (Denizli) dogumluyum.
Ilkokulu, ortaokulu ayni yerde okudum.
Sonrasi devletin parasiz yatili okul sinavlarini kazaninca
iki yilim Denizli Kiz Ogretmen Lisesi, bir yilim Ankara Yuksek Ogretmen Okulu Hazirlik Lisesi'nde gecti.
Yatili okul gunlerimin, kisilik gelisimime katkisi oldukca fazladir.
Orada, farkinda olmadigim cogu degerleri,
yasamda kendime yetmek zorunda oldugumu anladim.
Insanin gercek arkadaslarinin, dostlarinin, ogretmenlerinin ailesi
kadar yakin olabilecegini gordum. Gecen uc yilimda tum hayallerim, aldigim egitimin katkisiyla yurdumun isIksiz
koylerini aydinlatmak, herkesin unuttugu ogrencilere bilgi dagitmak uzerine yapilandi. Ancak ogretmenlerimin, babamin israriyla girdigim universite sinavini asinca, anlayamadan E.U.Eczacilik Fakultesi'nde buldum kendimi.
Bu bir rastlanti mi, yazgi mi hala bilemem.
Bildigim; bana sorulmadan ailem tarafindan alinmis bir karar oldugu, bu kararin da yasamimin yonunu cizdigi.
Unutmam gunlerce “ogretmen olacagim” diyerek agladigimi. Aglamanin, uzulmenin care olmadigini anlayinca,
sarildim derslerime. Ancak icimdeki ogretmenlik atesi hic sonmedi.
Eczacilik Fakultesi 3.ve 4. sinifta geceleri Sosyal Bilimler Fakultesine de devam edip ogretmenlik sertifikasi aldim.
1977 yilinda okulum bitince, babamin eczane acma teklifine
yanasmadim. Eczane eczaciligi en uzak hayalimdi o gunler.
Acik olan herhangi bir ogretmen kadrosunda calismak uzere Saraykoy Lisesi'ne basvurdum. Basvurum kabul gordu.
Sozlesmeli olarak icimde aski tukenmeyen ogretmenlige basladim.
Ancak bu guzel askim, 2 ay sonra Soma SSK Hastanesi'ne eczaci
olarak atamamin yapilmasiyla son buldu.
Cok yabanci oldugum bu karaelmas diyari ilceye,
istemeye istemeye, en fazla 1 yil kalmak uzere geldim.
Ancak bu bir yilim hic gelmedi.
Sevgili esimi taniyip, sevdim evlendim.
Tek vazgecilmezlerim, iki oglum “Umut Mustafa” ve
“Ismail Ugur” 'um 6 sene arayla, ayni gun dunyaya geldiler.
8 Yil devlet memurlugunun ardindan, yeni umutlarimla
“Yeni Umut Eczanesi” 'ni actim.
Yillari eskittikce eczane eczaciligi bana yetmedi.
Kendime baska bir ugras aramaya basladim.
O sene büyük olgum Anadolu Lisesi Sinavlarina hazirlanmaktaydi. Olgumun dershane-okul arasindaki kosmalarindan ben yoruldum. Cok sorguladim “nedendi bu kosusturma?”
Sadece birkaç saat sürecek o korkulu “Universite Sinavi” !
Neydi benim zamanimdaki sinavla simdikinin farki?
Anlamak icin Universite Sinavina girdim.
Aldigim puan kucumsenecek gibi de degildi.
Bosa gitmesin diye bos bir dusunce ile A.U.Iktisat Fakultesine kayit yaptirdim. 6 sene sonra alaninda hicbir faaliyet yapamadigim bu okulu bitirdim.
Gerek ogrenciligim, gerekse calisma yasamim boyunca yasadiklarimi, duslediklerimi devamli yazar, oraya buraya koyarim. Eczacilik mesleginin olmazsa olmazi olan internet ortamiyla tanisinca; yazdiklarimi paylasima actim, degisIk sitelerde yayinlamaya basladim. Bir gun, bir yazimin altinda baskasinin imzasini gorunce, hem sasirdim, hem kizdim, hem de yazdiklarimin benim icin, ne kadar degerli, onemli olduklarini anladim.
O gunden sonra, hic dusunmedigim, kitap fikri beynimi kemirmeye basladi. Yalniz ikilemde kaliyordum. Ben yazar ya da sair degildim. Benim adimla bir kitaba imza atmam, edebiyata yillarca emek verenlere, meslek olarak secip, koca bir yasami adayanlara saygisizlik olmaz miydi? Ancak yazdiklarimi da adima tescil ettirmenin iki yolu vardi. Birincisi notere onaylatmak, ikincisi bir kitapta toplamak. Kitap icin Kultur Bakanligi'ndan alinacak ISBN numarasi adima tescillenmesi demekti yazdiklarimin.
2005 yilinda ani bir kararla; toparlayabildigim kadar yazimi, siirimi 2 kitapta topladim, Ataturkcu Dusunce Dernegi yararina satisa sundum.
*Asi Duygularim* siir -Agustos 2005
*Bir Cingene Efsanesi-Sen Soyleme*- duzyazi Agustos 2005 (Baskilari tukendi)
Kitaplarimi yaptiktan sonra "neden bu kadar acele ettim?" sorusunu defalarca sordum kendime. İstemeden bazi yerlerde yanlislarim olmustu. Uzgunum ki olan olmustu geri donussuz. Benim icin tecrubeydi. Denileni takmayan, inatci, yasami yasayarak ogrenenlerdendim. Bunun bedeli bana hep pahaliya mal oldu. Tek yarari, neyin dogru neyin yanlis oldugunu yasayarak cok iyi ogrendigimden, hatalarimin tekrari fazlaca olmamasi.
Can arkadasim Mine Kaya Omer'in sayesinde, 2 sene Karsiyaka Kultur Merkezi Siir Atolyesine devam ettim.
Bura Sn. Veysel Colak hocami tanidim.
Kendilerine katkilarindan dolayi cok tesekkur ediyorum.
Yazim konusunda bilmedigim ne cok seyin var oldugunu,
siirde ne kadar eksIk oldugumu ogrendim sayelerinde.
Eger islerimden zaman bulabilirsem,
yine derslerine devam etmekte kararliyim.
Tum dostluklara, tum guzelliklere merhaba diyorum, sevgilerimle...
Nesrin Göcmen İNANKUL
Manisa
Genel tarzim siirdir, düzyazilarim da vardir.
Yaşananlar, yaşanması gerekenler, yaşanacaklar, özlemler...
Sevgiyi, maviyi, yasami, durustlugu anlatan tum yazarlar olabilir :))))) Ama Ben, Ben'im.....
http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=8918
http://www.turkedebiyati.org/detay.asp?kim=nesrin