Sen İstanbul"um, İstanbul"um Sen...
Sen giderken kalabalık nehir gibi akıyordu üzerime... Sen giderken yağmur yağıyordu delicesine...
Sen giderken kalabalık nehir gibi akıyordu üzerime... Sen giderken yağmur yağıyordu delicesine...
Camlardan yağmur damlaları süzülüyordu, O’ysa ağır ağır süzülen damlaların gel-gitinde uyuşmuş beyninin eşlik etmediği ve uzun süredir kırpmadığı için acıdığını fark etmediği gözleriyle sadece uzaklara bakıyordu. Gözleri uzaklara öyle saplanmış, düşüncesi öyle uzaklara saklanmıştı ki...
Uzaktan deniz göründü… Uzaktan… Çok uzaktan… Hayal meyal…
Düşüncelerimin rüzgarında içim titredi, düşüncelerim bana bir çok bireyin aksine sıcak kuytular sunmamakta idi. Düşüncelerim, hayatlarındaki sıcaklığı yitirmiş, belki de hiçbir zaman sıcak bir hayata sahip olamamış insanlar adına hayatımdaki sıcaklığa rağmen beni üşütmekteydi.
İnsanın sevgilisinin varlığı maddenin varlığını açıklayan genel geçer temel fizik kanunlarıyla açıklanamaz ki... Sevgilinin varlığı genel geçer fizik kanunlarıyla değil, felsefeyle açıklanabilir ancak…
Sana gitme dediğime bakma, ben aşka gitme diyorum aslında... Senin ne önemin, ne yerin olabilir ki aşkın karşısında... Sen aşkın bir yansıması, ne yansıması, bir yanılsaması olabilirsin olsa olsa...
Bilse... Farketse... Mutlaka... Birşeyler yapardı...
Sonunda gelmişti beklenen, hayallerinin en güzel yerinde gelmese olmazdı zaten...
Öyle güzel öyle güzeldi ki Efes ve doğa ve hayat ve hayallerim…
Gün geceye Güneşse Ay’a teslim oldu sonra her günkü kovalamacalarının sonunda...
Onlar için “gelen”dim belki, sevinçtim, mutluluktum; ama ailem için “giden”dim ben, hüzündüm, ayrılıktım, bazen yürekte sessizce akan bazense dışarı taşan, gözden sel olup akan gözyaşıydım.
Çek ellerini ellerimden, gözlerini de gözlerimden; sen de sevme beni ne olursun birtanem...
Ya hayallerindeydi sorun ya da karşısına çıkanlarda, ama her aşk öyle ya da böyle bir hüsrandı sonuçta.
Alıp başımı gitmek istiyorum buralardan, yurdumun dağlarında dolaşmak istiyorum doyasıya, sadece dağlarında ama.
Muhittin Bey'in hikayesi de böyle işte
Hayatın izdüşümü gibiydi, belki de ta kendisiydi kelimelerin dansı
Bitti demek kolaydır, bitirmek zor, biteni unutmaksa imkansız...
Size birşey söyleyeceğim Sevgili, ben en az sizin kadar seviyorum sizin hayalinizi...
Yaşayan benle yazan benin birbirleriyle olan mücadelelerinin tek gerçek tanığıdır üçüncü ben.
09/11/1982 Tekirdağ doğumluyum. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü mezunuyum. Kültür, sanat ve edebiyata gönlümü kaptırmış bulunuyorum...
İstanbul
George Orwell, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Maksim Gorki, Charles Dickens
Ne guzeldir bir yazara benzemek ve ne kadar zor...