Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Karaca’nın şiirlerini zenginleştiren birçok kaynak söz konusu. Bu zengin ifadelerin kaynağı şairin almış olduğu felsefe eğitiminden dimağında kalanlar, tasavvufi öğeler, tıbbi terimler olarak sayılabilir. Sanırım bir de bunların yanına şairin genç yaşta yaşadıklarını da eklememiz gerekecek. Her sanatçı eserine yaşadıklarından bir şey katacaktır mutlaka. Kitaptaki ilk şiir İntelijansiya. Şiirin son kısmında Sonra o kırılganlığı görsen Hiçliği sınayıp duran Delice diyerek kendisinin ne kadar kırılgan olduğunu ifade ediyor yaşam karşısında. Sonra sürekli olarak hiçliği sınıyor yani varlık âlemine bir an için şüphe gözlüğü takarak bakıyor; hem de delice. Filozoflarda böyle yapmadılar mı? Şair yirmi dokuz tane olan harfleri bile çoğaltıyor kendi içinde Hey tanrım kaç bin tane var aynı harften kaç sonsuz (İntelijansiya III) Şair ölümden korkar ve bu korkunun vermiş olduğu dürtü ile yaşam süresini sorgular. Mesela; Ah ne çabuk ölüyor insan ne çabuk (İntelijansiya IV) Mistik bir bölüm ile dördüncü kısım sonlandırılır. Tüm seslerimin içine yavaşça bir susku gibi dolan Ve bir suskuyu boğan her çığlıkta Belki biraz da bundan yalnızca Dudaklarını okuyorum hayat ben senin Ah ben her şeye daha uzaktan bakıyorum O yakını görmek için (İntelijansiya IV) Karaca masalımsı tümcelerle yer yer bize güzel bir okuma zevki yaşatıyor. İyi geliyor atların delice sayıklaması göğü dörtnala Ben atlar dedim küçük kıza ve ayağı demir çubuklu adama (Plastik Cerrahi Hasta Sırası Muhabbetleri) İnsanlar otobüsler hıncahınç yalnızlıklar bozkırdan yontma bu şehir (Yağmurun İnce Hatları) Mısrası da çok ustaca söylenmiş. Karakoç ustalığında. Kayboluş şiirindeki mısraları anımsatıyor Üstad Sezai Karakoç’un. İnsanlar otomobiller dalgın habersiz zalim(Sezai Karakoç-Kayboluş) İçerdekiler şiiri de kendi halinde hoş bir şiir. Bazı kısımlarda tekrar yapılarak ahenk sağlanmış ama şiire en güzel oturan tekrar; Keskin bir Kamayı sırtlanır canı Sen bir kıskı olmaktan fazla birşeysin Ayağın sıcak topraktı! Topraktı! Topraktı! Ne kadar hoş değil mi? Bir şeyin inadına haykırırcasına söylenmiş bir tekrar. Ve kırk derece ateşle söylenen bir şiir var. Evet, başlıkta böyle zaten: Kırk Derece Ateşle Söylenen; uzun bir başlık. Karaca uzun ve zor başlıklar kullanıyor. Şiirin ilk bölümünün son mısrası bir Arapça ifade; Rabbi ente erhamürrahimin (XIII) Bir Allah aşığının kırk derece ateşle bunları söylediği hissi geliyor akla. Rabbim sen rahman ve rahimsin diyor. Bu kadar şiddetli bir hastalık halinde böyle bir ifadenin gönülden gelip dilden dökülmesi ne büyük bir saadet. Nasıl ki önce Arapça bir ifade söyledi ve Allah’ı övdü şiirin sonraki kısmında İngilizce bir hitapla Allah’ı övüyor gene. God is omnipotent(IV) Yani Allahın her şeye gücü yeter diyor İngilizce olarak İnsan sesleri ise Karaca’nın en sevdiğim şiirlerinden. Şiirde; Sayın doktor Ben artık ilaç almayayım mümkünse Nasılsa öldürmeyecek bu illet anladım Anladım yaşamak sevmeyen yürek Zorla uzatmazmış yolunu itakiye diyerek psikolojik bir hastalığı kurguluyor şair. Gelgitler yaşıyor sanki şiir boyunca ama sonunda Gülüyorum olmayan insanların yüzüne diyor Yani bazen olmayan şekiller görüyor fakat en sonunda çarenin kendi içinde olduğunu düşünüyor ve Hayat güzel diyorum kimse duymuyor diyor. Konuk oyuncu şiiri ölüme en çok atıfta bulunan şiir kitapta. Şair burada ironik bir başlık kullanarak zaten şiirin içeriğini önceden haber vermiş bize. Şiir altı bölümden oluşuyor. İlk kısım gayet açık Taşra yokuşundan sarkıyorsun usulca Şehrin alaca çukuruna Şuradan cenazen çıkacak işte Şurda toparlanacaksın toprağa Görüldüğü gibi bir tabutun taşınışı, mezarın derinliği ve defin işlemleri insanlara telmih edilmiş adeta. İkinci kısımda ruhu teslimden sonraki haller anlatılıyor. Ayağım bir boşluğa sıkışıyor ayağım Ellerim alabildiğine suskun Genç yaşımda sakat kalmış gibiyim karın beyazlığından Üçüncü kısımda konuk oyuncunun kabirde nasıl vakit geçirdiğinden bahsetmiş şairimiz. Burada zaman kir gibi yavaşça akar yakandan Ne bir işaret geçer ne bir ses çarpar duvara Kıpırtısız bir hiçliğe ulanır yaşın Hani o hep telaşlı o hep ayakları yalın Dördüncü kısım bir hece şiirini andırıyor daha çok. Hoş okunan bir iç ahenge sahip. Şiirin geneline bakıldığında ise ölüm ve ölüm korkusu yanında farklı konulara da değinebiliyor şair ve şiirin bitişi ise her şeyi özetler nitelikte Konuk oyuncusun itiraz etmeden inersin sahneden… Gelelim Ehli Aşk şiirine. Bu şiir Karaca’nın eski bir şiiri. Adı da eskileri çağrıştırıyor. Aşk ehli yani sevgiye, âşık olmaya yatkın olan kimse. Beğendiğim bir şiir. Karaca Ehli Aşk isimli şiirinin son kısmından bir önceki kısmında En sancılı sonların kökünü kurutan neşter Sen tenime değdikçe rengimi açan esmer Diyerek klasik bir ifadenin yanında yeni anlamların yolunu açıyor ve genişlendiriyor. Örnek olarak saçının rengini açan “ esmer ”nedir? Bir insan mı yoksa başka bir varlık mı? Fakat böyle muamma bir kelime ile şiiri sonlandırmak şiire bir gizem katmış. Şiirin en son mısrası şöyle; Sen attığın kemikten sıyırdığım mücevher Gerçek üstücü bir mısra ile şiirini bitirmiş Karaca. Çünkü kemikten mücevher sıyırmak aklın sınırlarını zorluyor. Zaten şairin yapmak istediği de bu olsa gerek. Okuyucuya her okuyuşunda farklı şeyler duyumsatmak. Bu mısradan da bunu başardığı görülüyor. İlk şiirlerinde bile böylesi güzel imgelemlerden işaret veren Karaca’nın küçük hacimde sayılabilecek kitabı şu an raflarda okuyucularını bekliyor. Eminiz ki kitap meraklıları bu farklı iklimin havasını solumak için şimdiden bir istek içresine girmişlerdir. Her yeni kitap ayrı dünya ve iklimlere açılan seyahat vesileleri değil mi zaten? İlhan Kayhan -Aşkar Dergisi-20
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © leyla karaca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |