Diyeceğim; hayat, bir düş çardağıdır, aşkın
mavi ülkesinde özgürlük aramaya yarar sadece...
(Özgürlük İksiri, s.52)
Değerli şair ve yazar çok ses getiren anı-romanı Kurşun Gölgesinde Güneydoğu, Gri Tilki adlı eserinden sonra bir öykü kitabıyla okuru Yasak Delme Saatinde masalsı bir gezintiye çıkarıyor. Yaşama dair tüm sınırların ortadan kalktığı bir an düşünün. Yazar kalemiyle, gökkubede ihtişamlı bir boşluk aralıyor ve insanı yitirdiği özgürlüğe davet ediyor. Özellikle, doğanın ihtişamını ve ahengini öyle masalsı bir dille anlatıyor ki, insan her cümlede doğayı ilk defa görüyormuşçasına büyüleniyor. Bugün kuşların düğünü olmalı, uyanıyorum. Erken sabah pencerenin önünde geziniyor. (Üç Kadın ve Hiçbiri, s.67) Çınarlık meydanında bugün hangi güvercinin doğum günü var bilmiyorum. (Çay Bardağımdaki Gemi, s.55) Kitapta kâh bir çocuk şenliğinde kızakla çılgınlar gibi kayacak, karın neşesini iliklerinizde hissedecek; kâh arkadaşlarıyla ava çıkmış ve yollarda kalmış bir gezginin maceralarına eşlik edeceksiniz.
Kimi zaman da yazarın varoluşsal sancılarına tanık olacak ve kendinizi varlığa dair sorular sorarken bulacaksınız. Sahi ben miyim, kendi mantığının karmaşık izdüşümünde cevaplar arayan insan? (Uçurtma Gölgesi, s.65) Değerli eseri kaleme alan H. İhsan Sönmez, tanıyabileceğiniz en özgür ruhlu yazarlardan biri. Öyle ki, yazarın derin ve sınırsızlığı kucaklayan imgelerinde ruhunuz adeta kuş cıvıltıları arasında mest oluyor. Kendi deyimiyle hayatı aşk ve yazmaktan ibaret olan yazar kelimelerle sevişen üslubuyla okuru da coşturmayı iyi biliyor.
Yıllardır kitap tanıtım yazıları yazan biri olarak okuru kavrayan bir eserde samimiyet ve içtenliğin şart olduğunu düşünürüm. Söz ırmaklarının gönülden akıp dille zenginleşerek gürül gürül gelmesi, onu gümrah ve verimli kılar. Yasak Delme Saati de insanın gönlüne ince ince sızan engin ve katıksız bir samimiyetle dokunmuş. Hele bir de yazarın şiirini satır aralarında konuşladığını düşünürseniz anlatımın büyüsüne biraz daha yaklaşırsınız.
Nilüfer yaprakları bizden uzak kendisini, göl suyuna sermiş dinlenmekte. (Aşk Aradım Göl Mavisi, s.53)
Kıyıya vuran dalgalardan elbisesine desenler çıkarıyorum. (Aşk Aradım Göl Mavisi, s.53)
Bir şair-yazarın üslubuyla bir yazarın üslubu kimi zaman birbirinden oldukça farklıdır. Şair-yazar şiirindeki kıvraklığı, coşkun evrensel dili nesire ustalıkla taşıyabilir. Şair-yazar kural tanımaz, delidolu ve taşkındır, bir çocuğun şaşkınlığı ve sevinciyle bakar evrene.
Rüzgarın güvertesinde daha önce duymadığınız bir musiki çalıyor olabilir. (Aşk Aradım Göl Mavisi, s.54)
Şair, dili yoğurur, onu yeni bir evrende var kılar. H. İhsan Sönmez de tüm bu özelliklere haiz bir şair-yazar olarak her imgesiyle dil içinde yeni patikalarda yolculuğa çıkarıyor okuru. Şiirindeki kozmik müziği düzyazılarında da başarıyla duyuran bir kaleme sahip. Satır aralarında gizlenmiş şiirlerle karşılaştıkça vadide yeni bir çiçeğe denk gelmiş gibi seviniyor insan. Yüzünde biraz muzip biraz afacan bir gülüşle yola devam ediyor.
Ne zaman uzun uzun düşünsem seni, güneş her sabah kestirmeden doğuyor.
Zaman dediğin şey; akreple yelkovan arasında gözlerinde donuyor. (Akrebin Gösterdiği Yol, s.18)
Bir kıyının en uzak yeri insanın umutlarına bastığı yerdir. (Bugün Forsalar Günü Anne, s.86)
Kahretsin, zaman denen aydınlık gözlerimi kamaştırıyor. (Kendinden Başka Bir Şey Arama, s.38)
Oysa ben özgeçmişini kokulu silgilerle silmiş bir çocuğum. (Kalbe Yazılan Mektup, s.88)
Şair-yazar H.İhsan Sönmez, eserinde Kalbimin Yarısını Bıraktığı Diyar adlı bölümde Şiir, gerçek yaşamda acıya dayanmak, gerisi sevgiye adanmak (Kalbimin Yarısını Bıraktığım Diyar, s.78) şeklinde tanımlamakta. Sanıyorum ki Yasak Delme Saati en doğal haliyle sevginin oluk oluk aktığı bir eser olması hasebiyle bu denli sıcaktır. Bize artık çoktan unutmaya yüz tuttuğumuz insan ve dost sıcağını hatırlatmaktadır. Yazar da zaten eserinde Hatice ve Alakuş adlı bölümün başında şu anlamlı sözlere yer vermektedir:
Bir gözümle insanları gözlüyorum, diğer gözümle dünyayı. Kıtlık görüyorum. Margaret Atwoodun şu sözleri aklımdan geçiyor. Kurur gider burada niye sözcüğü, yitirir anlamını. Kıtlık bu! Ne kıtlığı derseniz, hoşgörü ve sevgi kıtlığı. Yani insan ve sevgi. (Hatice ve Alakşuş, s.33) Yazar H. İhsan Sönmez sevgi kıtlığından muzdarip ruhların çığlıklarını duymuşçasına bilge bir sorumlulukla kalemini sevgiye dair yürütüyor. Sevgi dolu bir yazarın dünyaya nasıl baktığını görmek bize kaybettiğimiz değerleri hatırlatması açısından ne kadar da önemli! İnsanın insana bigâne kaldığı çağımızda belki binlerce Yasak Delme Saatine ihtiyacımız var. Dostoyevskinin, Sevginin bulunmadığı yerde us da arama.sözünü haklı çıkaran binlerce Yasak Delme Saatine
Yazarın samimi bir sohbet havasında ele aldığı eser insanı yalnızlığından bir hamlede çekip çıkarmada da ne kadar usta. Bana göre yazar bir öyküsünde kullandığı ifadeyle yüreği peşin bir insan sıcağı sunmaktadır bize. Her satıra sinmiş merhametten yaralara tiryak olacak bir özgürlük iksirini içirmektedir okura.
Büyük su küçük suyu yutkunduğunda(Kendini Suyun Akışına Bırak, s.42)
Denizin akşam makyajını çekmemiş yüzü, hafiften kırışık ikindi. (Yasak Delme Saati, s.75)
Apartman önüne düş dökülmesi yasaktır canım. (Yasak Delme Saati, s.75)
Kırlangıcın cilveli ayiniyle başlar gün. Sessizliğin şah damarında bir damla hayat, bilinç bu an kuş tüyüyle anı iskelesine bağlıdır. Tüy kopunca çıkan ses, ses ki şaşkınlığın felsefesidir. (Tımarhane Balkonları, s.73)
İşte dalgaların kumsalda yaptığı güzellik yarışması. (Çay Bardağımdaki Gemi, s.56)
Yasak Delme Saati, düşünmeye mecali kalmamış düşüncelerimize sınırları bambaşka bir dünyayla teğellenmiş bir sonsuzluk iliştirirken aynı zamanda varlığa ve yaşama dair önemli tespitlerde bulunur. Yazarın aşka dair söyledikleri altı çizilecek türdendir:
Açlık gibi içgüdüsel bir ihtiyaç olan cinsellik, aslında insanın hayvani yanını temsil eder. Bir şehvet anını düşünün yeter. O öyle bir şeydir ki, en eski düşünürlerin bile söylediği gibi içimizdeki gem vurulmaz vahşi bir hayvandır! İşte tam da bu noktada, aşkın; bu vahşi hayvanı ehlileştiren, onu daha sanatsal bir hale getiren, uysallaştıran insan neslinin geliştirdiği en muhteşem duygu olduğunu söylemekte yarar var.(Tabiatın Yargıcı, s.62)
Bir yazarın yaptığı iş bazen de hissettiğimiz ama ismini koyamadığımız ara duygu tonlarını bize kelimelerle çizmektir. Üstelik yazar bunu öyle basit gibi görünen ama nedense pek çoklarının yapamadığı bir yolla yapar. Çok zenginlerin gizli acımasızlığından söz açtığı bölümde hep hissettiğimiz ama bir türlü adını koyamadığımız duygularla yüzleştirir bizi. Gönül ehli bir yazarın bakışıyla:
Durum adetten değil gerçektendir. Bunu en küçük boyutuna indirgediğimizde zengin tiplerin, daha doğrusu zengin özentisi ve sonradan görme dediğimiz abartılı zenginlerin, kalplerinde her türlü sevgiden önce, bol sıfırlı bir kasa hesabı bulunur. Hamiline yazılı çek ve bir banka kartı bulunur. (Düş Kadınsa Erkek Hayal, s.98) Yazar, yaşama ve insana dair sorgulayışında okura ilk önce şu soruyu sormasını salık verir: Gerçekte kimi, niçin seviyorum? (Düş Kadınsa Erkek Hayal, s.99)
Yeryüzü ve gökkubbe arasında yaşanan ne varsa, her şeye rağmen hayata nasıl tutunabilirim, diye soranların kitabıdır Yasak Delme Saati. Biraz coşku dolu gülümseten anılar, biraz felsefe ama en çok da muhabbete ve aşka dalmak için okunasıdır. Dilin dolambaçlı olmaması, aksine sade ama derin vuruşları okuru yormadan bir keyifli masal aleminde gezintiye çıkarır. Yazar H. İhsan Sönmeze bize nesirde bile şiirin ne olduğunu hatırlattığı için teşekkür borçluyuz. İnsan denen meçhulün sancılı düğümlerini ancak sevgi dolu dokunuşların çözebileceğini gösterdiği için de.
Özgürlük için kanat çırpmayınca bir kuş
Rüzgar gökyüzüne uzatmaz elini
TEMRİN