Göğsündeki Gökyüzü - Sevgili Büşra Ay'a Teşekkürle...

Leyla Karaca’nın ayrıntılı anlatımı, karakterleri canlandırmadaki yaratıcılığı, titiz tasvirleri, zaman ve mekân konusunda doğruyu yakalama ustalığı esasında Karaca’nın şiirden romanına taşıdığı vazgeçilmezi.

yazı resimYZ

Gök kubbenin altında söylenmemiş sözleri, duyguları, bakışları romanlarla dolduran yazarlarımıza bir yenisi daha eklendi. Leyla Karaca ve onun Göğsündeki Gökyüzü. Aslında bu ilk kitabı değil. Karaca, yazı hayatına şiir dizeleriyle adım atıyor ve ikinci kitabında romana bırakıyor eşsiz nağmeleri. İki kapak arasında kurgulanan yaşamlara Göğsündeki Gökyüzü eski ve küçük bir fotoğraf dükkânında başlar. An’ı ölümsüzleştiren fotoğrafın büyüsü ‘gülümseyin lütfen’, ‘kıpırdamayın’ cümleleriyle kalıplaşıyor. Ve romanın kahramanlarından Dilruba’nın görme, duyma, koklama yetileri bir serüvene kapı aralıyor. Bu yolculukta gökyüzünün birleştirdiği büyük sanatkârlıkla ahengin ilmek ilmek örüldüğü yeryüzü köklerinin gizemini öğrenmesi için ermiş aynanın arkasını gösterir ve gökyüzünün fotoğrafını çekmesini ister. Dilruba karmaşık duygu, düşünce ve ruh hallerinde kaybolur. Göğsündeki fotoğrafın her zerresini görebilmek için karanlık odasındaki sonsuz sayıdaki karenin içinden doğru olanı aramaya koyulur. Roman o eski küçük fotoğraf dükkânında başladığı satırlarla son bulur.

“Sonsuza dek…”

Ateşin sıcaklığını, rengini, yağmurun kokusunu, tınısını, rüzgârın haykırışını, etrafa savrulan düşler dünyasında okurken zaman zaman hikâye kendini sırlıyor ve siz sadece anlatılan bir karakteri okumaya başlıyorsunuz. Karakterlere giydirilen isimler de alışılmışın dışına çıkılarak şiirsel bir sembolü anımsatıyor. Hüma, Kırlangıç, Safran, Müdrik… Leyla Karaca’nın ayrıntılı anlatımı, karakterleri canlandırmadaki yaratıcılığı, titiz tasvirleri, zaman ve mekân konusunda doğruyu yakalama ustalığı esasında Karaca’nın şiirden romanına taşıdığı vazgeçilmezi. Bu vazgeçilmezlik her biri birbirinden daha derinlikli paragraflarının ortaya çıkmasına ve tekrar tekrar okunmasını kimi zaman zorunlu kılan okur arayışlarına yol açıyor. Bu durum Göğsündeki Gökyüzü’nü basite indirgenmiş romanlar listesinden çıkarıyor. Okurun kurguyu yakalamaya çalışması ve bu bağdan kopmamaya çalışması alışılagelmiş bir durum değil. Okurla yazarın roman içindeki bu kurgusal saklambacı Göğsündeki Gökyüzü’nün keyfi arttırdığı ve hazzını çoğalttığı kesin.

Leyla Karaca’yı ilk romanıyla tanıyacak olan okurun uzun cümlelere aşinalık kazanacağını söyleyebilirim. Bununla birlikte kimi zaman pek çok anlamın birlikte yürüdüğü bu uzun cümlelerle ipin ucunu kaçırabilir, özneyi ya da yüklemi kaybedilir, bir paragrafı yeni baştan okumaya başlamak zorunda kalabilirsiniz. Aslında bu, Karaca’nın romanda okur ile arasına koymaya çalıştığı ve kurguladığı bir süreç. Tıpkı satırların yazılırken tekrar tekrar gözden geçirilmesi gibi okur da tekrarlarla gökyüzünün resmine yaklaşmaya çalışıyor. Yazarın Sonsuzla Sek Sek şiir kitabını okuyup beğendiyseniz Göğsündeki Gökyüzü’nde de aradığınızı bulacaksınız.

Büşra Ay

Yazı ilk kez İnceeleyen Dergisi'nde yayımlanmıştır.

Başa Dön