Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bir gün adamın biri oğlunu mahalledeki sarrafa götürüp “Oğlum burada sizinle çalışsın, okumuyor, niyeti de yok” demiş. Sarraf “Olabilir” demiş. Adam oğlunu küçük yaşta sarrafa çırak olarak vermiş. Sarraf da çocuğu hayli zaman denemiş, önüne altınları koymuş, dışarı çıkıp uzaktan seyretmiş, hırsızlık yapıyor mu diyerek pek çok farklı yol deneyip takip etmiş. Çocukta hiç hırsızlık görmemiş. Çocuğu önce atölyeye almış. Uzun bir süre burada çalışıp altına şekil vermeyi öğrenmiş. Daha sonra mağazaya almış, satış işlerinde çalışmaya başlamış. Çok çalışkanmış ve çok güzel çalışıyormuş. Tabi ki çekirdekten yetişmiş. Patronunun işleri de çok iyi gidiyormuş. Çocuk artık büyümüş, genç bir adam olmuş, hatta atölyeye gidip çırakları kontrol ediyormuş. Bunun bir kedisi varmış ve yanından hiç ayırmıyormuş. Nereye giderse kediyi de götürüyormuş. Patronunun da o kadar çok itimadını kazanmış ki patron hem atölyenin hem de mağazanın kontrolünü ve işlerin takibini de kendisine bırakmış. Kedisi de çok sevimliymiş, boynunda da bir tasması varmış. Patron da her geldiğinde bu sevimli kediyi de severmiş. Yıllarca böyle çalışmış, bir gün patronuna aniden “Ben artık ayrılmak istiyorum patron” demiş. Patronu “Neden evladım? Ben seni çocukken aldım, çekirdekten, çıraklıktan yetiştirdim, hem atölyenin hem mağazanın takibini sana bıraktım. Sana çok itimadım var. Şimdi nereden çıktı bu ayrılma fikri, beni yarı yolda mı bırakacaksın?” demiş. “Ben sana çok emek verdim, seni özel yetiştirdim. Beni bırakamazsın” demiş. Çırak ise “Patron ben kendi dükkanımda çalışacağım” demiş. Patronu ise “Sermayen nereden gelecek? Sermayen var mı ki?” demiş. “Ben sermayeyi kediye yükledim, patron” demiş. Patronu ise “Bu herhalde benimle dalga geçiyor” diye düşünmüş. “Maaşını artırayım, bak yıllarca baba oğul gibi çalıştık” demiş. Sarrafın dükkanının karşısına yeni çok güzel bir dükkan açılmış. Çırak ise o dükkanı patronuna gösterip, “Burada çalışacağım” demiş. Patronu ise “Bunca yıl sonra beni bırakıp, başkalarıyla mı çalışacaksın” dediğinde, çırak “Patron o dükkan benim” demiş. Patron ise “Sermayeyi nereden buldun?” diye sormuş. Çırak ise tekrar “Sermayeyi kediye yükledim dedim ya patron, Allahaısmarladık” deyip mağazadan çıkmış. Çırak meğer kedinin tasmasıyla her gün küçük bir miktar altını kaçırmış. Şefika Ünal (19 Ocak 2013)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şefika Ünal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |