İki kardeşten biri dağda çobanlık yapar, diğeri ise şehirde kunduracılık yaparmış. Dağda çobanlık yapan küçük kardeş, kavalını çalıp koyunları güderken bir taraftan da ibadet edermiş. Dağda çobanlık yaparken keramete ermiş. Gideyim de şehirdeki ağabeyime hem keramete erdiğimi göstereyim hem de ziyaret edeyim demiş. Mendiline koyunu sağıp, kardeşine mendilde süt götürmüş.
Kardeşi kentte kunduracılık yapıyormuş. Kundura dükkanına kadın, erkek pek çok müşteri gelirmiş. Kunduracı olan kardeş dükkanına gelen müşterilerinin ayak ölçülerini alıyor ve ayak ölçülerine göre ayakkabı yapıyormuş. Çoban olan kardeşi kundura dükkanına girince abisine keramete erdiğini göstermek için mendildeki sütü duvara asmış. Abisi ile kucaklaşıp sarılmışlar.
Çay içip sohbet ederlerken dükkana bayan bir müşteri gelmiş. Müşteri ayak ölçüsünü verirken çoban olan kardeş kadının pembe topuğuna bakmış ve mendildeki süt akmaya başlamış. Hemen kunduracı abisi eline mendilini alıp içine kor ateş koyup duvara asmış.
Kunduracı çoban kardeşine Ya kardeş dağda koyunları güderek, kaval çalarak, ibadet edip ermek kolay, ben şehirde ateş içinde eriyorum. Amaç şehirde ateş içinde keramete ermek demiş.
Şefika ÜNAL (8 Mart 2014)