Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Buğulu camın ardında bir sokak lambasının sarı, titrek ışığı aydınlatıyor dağınık düşen kar tanelerini. Esen rüzgara esir düşmüş kar tanelerine bakıyorum uzun uzun. İçim ürperiyor, üşüyorum, korkuyorum. Her yer karanlık, sokakta kimsecikler yok, sadece pencerenin önündeki sokak lambası ve düşen karlar. Karanlıktaki bu lambanın benim için ne kadar anlam ve anı yüklü olduğunu hatırlıyorum, içim üşüyor... Pencerenin koluna uzanıyorum, yavaşça çeviriyorum. Bir soğuk tüm vücudumu yalıyor. Yakamı açıyorum, iliklerime kadar üşümek istiyorum bugün. Öylece, hareketsizce bekliyorum, esen rüzgarı ve tenime değer değmez eriyen kar tanelerini hissediyorum. Sonra tüm loş ışıklardaki yalnızlıklarım geliyor aklıma, sessizliğin fısıltılarını anımsıyorum. Sokak lambalarının umutlarını, gülümsetişlerini hatırlıyorum. Hep gülümsetmiştir, düşündürmüştür beni sokak lambaları. Çoğu kez insan hayatına benzetirim bu sarı ışık halkasını. Bir sürü hayat vardır dünyada, her biri sadece kendi çevresinde olan biteni bilir, görür. Bir sürü hayat vardır, diğer hayatları gören. Sokak lambasının ışığında belirir bir sürü kar tanesi, tıpkı insanlar gibi. Bazıları esen rüzgarla bir aşağı, bir yukarı, sağa, sola sürüklenirken, bazıları aceleyle giriyor ve çıkıyor hayatımdan. Bazılarını hiç tanımıyorum bile... Benim küçücük dünyamda benim gözümle aydınlanıyorlar ve gidiyorlar... Başka hayatları düşünüyorum, olmayı istediğim ve olmayı istemediğim... Olduğum ve olmadığım... Pişmanlıklarım... Mutluluklarım... Kar tanelerini düşünüyorum, tenimde eriyen, içimi üşüten... Bugün ay yok gökyüzünde... Bugün kendi hayatımın ışığında, kendi dünyamın karanlığındayım... Pencereden ayrılıyorum. Perdeyi açıyorum tamamen. Oda biraz aydınlanıyor. Işık giriyor, soğuk giriyor odama. Bir sandalye çekiyorum pencerenin yanına ve oturuyorum yavaşça. Rüzgarın uğultusunu hissediyorum içimde. Elime kitaplıkta duran ve tozlanmış bir fotoğraf çerçevesini alıyorum. Gözyaşlarımla siliyorum. Parmaklarımı gezdiriyorum üzerinde. Okşuyorum, öpüyorum, içim üşüye üşüye. Neden bıraktın diyorum, mutlu musun benden uzaklarda merak ediyorum. Sokak lambasına bakıyorum bir daha. Kar taneleri uçuşmuyor artık. Kendi dünyasında aydınlanıyor yalnız başına... Susuyorum uzun uzun... Susuyorum... Sokak lambası sönsün, duvar saati dursun artık... Beni de al yanına...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Funda Doğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |