..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Vildan Sevil




1 Mayıs 2015
Ben Her Mayıs Ölürüm (M. Vurgun)  
"Mayıs geceleri anadan doğma çıplaktır ay/ ve ben en çok Mayıs'ta ölürüm"

Vildan Sevil


Ah… Göz göre göre gelindi bu günlere…


:ADJE:
1 Mayıs’ın anlamını öğrendiğim ilk gençliğimden bu yana izinli izinsiz, her türlü kutlamaya katıldım. Katılamadığım bu üçüncü 1 Mayıs. Halk TV’den, Twitter’dan, Facebook’tan izliyorum bı yıl.

Ters kelepçelerle yerlerde sürüklenen, kafası tekmelenen, kan revan içinde gençler… Bileklerim kanlar içinde benim de...

Biber gazı bulutları… Genzim yanıyor, gözlerimden sular seller, boğuluyorum.

Devletin işçiye, emekçiye, gençliğe, halka duyduğu öfkenin, kinin bu denli fütürsuzca… Göğsünü gere gere, adeta pis pis sırıtarak, hiç çekinmeden, utanmadan, arsızca… Hayatın ve evrenin değişmez sahibi yalnızca kendisiymiş gibi müthiş bir özgüvenle püskürtüldüğü ilk 1 Mayıs 2015.
Daha önceki saldırılarda düzenleyenler, emri verenler, kendilerini gizlemeye çalışırlardı, tüm kenti terörize etmekten çekinirlerdi. Şimdi, en geri ideoloji tacirliğinin verdiği güvenden kaynaklanan gözü dönmüş, kitle desteğine güvenen bir sivil iradenin iğrenç saldırganlığı kol gezmekte

1 Mayıs 2015…

İstanbul’umun her yanı TOMA… Gaz bulutu…

Hedef seçerek genç kafalara atılan gaz bombaları… Ah çocuklarım, yine çocuklarım, fırtınalarla boğuşan kırılgan fidanlarım benim…

Mezarlığa sığınan üç beş genç için tüm mezarlığa atılan gaz bombaları…
İstanbul’umun en kadim semtleri, copa, silaha, kelepçeye, seyyar karakola kesmiş, güneş görünmez olmuş.

Yollar kesilmiş, geçit vermez panzerler, TOMAlar… Havada fır dönen helikopterler…

Diktatörlüğün bekası için ülkemin dört bir yanında, etnik, dinsel, mezhepsel, siyasal ayrımcılıklarla insanları ateşlerde yakmanın aralıklarla sahnelenen, bitip tükenmez provalarından biri daha… Çok çok büyük yangınların tekinsiz habercisi…

Ah… Göz göre göre gelindi bu günlere…

“Yetmez ama evetler” le tapış tutarak, gericilikten demokrasi umularak, küresel güçlerin oyunları görmezden gelinerek döşendi bu yolların taşları.
Cumhuriyetin en geri, en yoksul, en elverişsiz koşullarında, bin bir zorlukla elde edilebilmiş aydınlanmanın zayıf ışıkları, sağdan soldan ama aynı sonucu vereceği besbelli saldırılarla köreltirilerek döşendi bu tekinsiz, bu tehlikeli yollar.

Bin nedamet getirseler de tarih aklar mı onları bilemem.

Vakit geçmiş sayılmaz.

7 Haziran 2015 seçimleri bir barikat oluşturabilir belki.
Faşist diktatörlük karşıtı tüm güçler tavrını koymalı bence. Muhalif, muhalife düşmanlığı bırakmalı bir yana. Muhalif muhaliften oy çalmaya çabalamak yerine bu büyük tehlikeye çevirmeli oklarını. Kimin aklı, yüreği hangisine yakınsa mutlaka sandığı gidip muhalif cenahtan bir partiye verilmeli oylar. “İlle benim desteklediğim partiye oy ver” deme dayatmacılığının iticiliği, düşmanlaştırıcılığı yerine, herkes sakince kendi düşündüğünü anlatmalı, derim. Yeter ki tüm ülkeyi kan gölüne çevirmeye kararlı faşizmin önüne bir barikat çekelim.

Tüm işçi ve emekçilerin bayramını/ bayramımızı bu dileklerin yanı sıra sevgili Meral Vurgun’un şiiriyle kutlayalım bu yıl da.

BEN HER MAYIS ÖLÜRÜM

ey özlediğim
beklediğim
geleceksen eğer yaşamak vaktinde gel
yaralı bir serçe gibi okşa yüreğimin tellerini
çünkü anılar da ölüyor insan yüzleri gibi

oysa Mayıs gecelerinde başka parlar yıldızlar
küllenmeyen acılar taşınır tarih sayfalarından
Mayıs geceleri anadan doğma çıplaktır ay
ve ben en çok Mayıs’da ölürüm

bir Mayıs
çoğalır taşarım meydanlardan
çoğaldıkça vururlar beni
ceset ceset düşerim alanlara
ve binler, on binler kalkar ayağa

isyan olurum altı Mayıs’da
yavuklu gibi sarılıp mavzere
düşerim Şarkışla yoluna
asılırım düşlerimden bir sabah
ve gelen gün daha kızıl doğar
daha kızıl bakar insanlığa

onsekiz Mayıs’da başım Munzur kadar asidir
tırnaklarım sökülür
lime lime edilir bedenim
ser veririm, yüreğim altın çağdır
ve Mayıs büsbütün akşamı sabahı kanlı
ölümün erkenciliğidir yani

yani aşkın ateşe dönüşümü
kalkıp kalkıp devrilmesi dağların
yani bam telinde sazın
en güzel nakaratı sevda türkülerinin
duydukça ürperten ağıt sesleri
üretip de bölüşemediğimiz ekmek gibi
her ölümden yeni bir yaşam doğurmaktır yani

Mayıs işte
yani tek ve tekin olmayan oniki ayın baharı
dağ taş uyanırken, börtü böcek sevişirken
sürü sürü kuşlar gökyüzüne serpilirken
bahar bahar bütün aylarda ölürüm ben

yani özlediğim
umduğum ve beklediğim
vazgeçilmez utkum
üreten ellerin nasırlı özgürlüğü
yürek tutkum yani
bağımsızlık sancağında iki namlu
bir al yıldız
doğacak günün müjdecisi yani

kurşun eritiyor avuçlarımın nasırı
gel dağlardan, ovalardan
fabrikalardan, okullardan
çağlaya gürleye
gel dört bir yandan…
Meral Vurgun
01.05.2015
Vildan Sevil



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Referandum Gününden Hoş Sedalar
30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı (Dev, Baş İstiyor/ G. Akın)
Birgün Ben, Belki Bir Sığırcık Kolonisinin İçinde, Belki Yıldızlarla Birlikte Göklerde…
18 Mart 1915. Çanakkale O Gün Geçilmedi. Ya Bugün?
Sultanahmet"ten Femen Geçti Amma!.. Biz Ne Anladık Bu İşten?
Tahir Elçi ve Kendi Masumumuz, Kendi Mazlumumuz
Twetter’dan Esinlenerek 32 Kısım Tekmili Birden Sorular
Almanya, Hollanda, Türkiye Gerginliği ve Ah Şu Benim Şeytan
Ah Sevgilim, Aşkım Benim! 14 Şubat’ta Nerelere Gidelim?
İçeri Alınan Gazeteci Sayısı Altmış Olmuş = Ben Bu Filmi Çok Gördüm

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
N. Ç!.. N. Ç!.. N. Ç"ler!.. Hepimiz Tecavüzcüyüz!..
Geçmişin İzdüşümünde Bir Kısır Döngü
İzedebiyat Üyelerine Açık Mektup: Koşun, Face Dayatmasına Karşı Durun!..
Erkek Egemen Toplumdan Erkek Dininin Egemen Olduğu Topluma
İzedebiyat Yönetimine ve Üyelerine Açık Mektup
Cumhuriyetin Rövanşı Ya da Şeriata Doğru Adım Adım Mı?..
Teslis Sendromu >> Ücretsiz E - Kitap: Hulki Can Duru
Savcı Mehmet Kiraz, Şafak, Bahtiyar, Elif… ve Dün, Bugün, Yarın…
Elsa"nın Gözleri, Yeni Bir Çeviriyle Şiir Dünyamızda = Hulki Can Duru: Fransızca Aslından Elsa"nın Gözleri
Kadın Sorunları, Piyasa ve Üreme Organlarımız/ (8 Mart Yazıları - IV)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Duruşma [Şiir]
Dedem Düşlerime Giriyor [Öykü]
Çocukların Çığlığından Göklerin Tılsımına [Öykü]
Dolunayda Uyku Tutmaz [Öykü]
Oy Madimak, Madimak!.. Sen Artık Türkülerle Değil, Ateşlerle Anılmaktasın [Öykü]
İlk Sosyalist Muhtar Fevzi Ağabey [Öykü]
Düşselin Gerçeğinde, Gerçeğin Düşselliğinde [Öykü]
Ben Ölürken [Öykü]
Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben [Öykü]
Aşk"a Geldin, Hoş Geldin!.. [Öykü]


Vildan Sevil kimdir?

Koşuşturmaktan yoruldu. Altmışından sonra, çok yabancısı olduğu teknolojiyle, sanal ortamda kalem oynatmaya kalktı. İletişim kurmak, duygu, düşünce, birikim paylaşmak, genç kuşaklardan yeni şeyler öğrenmek istedi. Yazarlık deneyimine burada adım attı. İşte böyle sınır tanımaz bir "dinazor ". . . Başarır mı acaba ?

Etkilendiği Yazarlar:
Marx, Engels, Freud, Nietzsche, Adorno, Horkheimer, Foucault, Antik Grek, Rus , Fransız yazını, Amado, Marquez, Llosa, Asturias, Lübnanlı Amin Maalouf...Elbette Nazım, Aragon, Neruda ve nice ozan/şair...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.