..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Geçmiþ ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar > Ömer Faruk Hüsmüllü




19 Kasým 2016
Ömer Rasih Öztürkmen  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Muhtelif gazete ve dergide yazýlarý çýkmakla beraber, Yeni Ýstanbul ve Tercüman gazetelerinde yazý iþleri müdürlüðü yaptý. Orta Doðu gazetesinin kurucularýndandýr. Anadolu Ajansý'nýn Beyrut muhabirliðini yaptýðý sýralarda, 1965 yýlýnda seçimlere katýlarak Adalet Partisi’nden Bursa milletvekili seçildi.Daha lise öðrencisi iken þiir ve yazý yazmaya baþladý. Ýlk þiirlerini, 1950 yýlýnda “KERKÜK” adlý kitabýnda neþretti. Þiirlerinde Kerkük sevgisi burcu burcu tütmekteydi.


:AIFG:




O'NU 1 KASIM 2010 GÜNÜ KAYBETTÝK...

O ÖMRÜNÜ BÝLÝME ADAMIÞ BÝR AKIL SAVAÞÇISIYDI...

Derleme: Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ

UNUTULMAYAN ÝSÝMLER
Ömer Öztürkmen Kimdir?
1929 yýlýnda Kerkük’te doðdu. Liseyi Kerkük’te bitirdi. Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun oldu.

1949 yýlýnda gazeteciliðe baþladý. 1950 yýlýnda Tanrýdað Dergisini çýkardý.

1951 yýlýnda Galip Erdem’le birlikte haftalýk “Karakedi” mizah gazetesini çýkardý.
1952’de Büyük Doðu Gazetesi yazý iþleri Müdürü oldu.
1953’de Ýngiltere’de Daily Ekspres gazetesinde çalýþtý.
1958 -1960 döneminde Türk Yurdu Dergisi’nin yeni bir mizanpaj ve muhtevayla hazýrlanmasýnda Galip Erdem’le birlikte çok emeði geçti.
1960 yýlýnda Tercüman, 1961 yýlýnda Yeni Ýstanbul Gazetesinde Genel Yayýn Müdürü oldu.
1962’de Anadolu Ajansý Ortadoðu muhabiri.
1965’te Adalet Partisinden Bursa Milletvekili
1973 – Ortadoðu Gazetesini çýkardý. (Beþ yýl)
1982 – Türkiye Gazetesinde köþe yazarlýðý ( 20 yýl)
1984 – Ýnsan ve Kâinat Dergisini çýkardý (On yýl)


Muhtelif gazete ve dergide yazýlarý çýkmakla beraber, Yeni Ýstanbul ve Tercüman gazetelerinde yazý iþleri müdürlüðü yaptý. Orta Doðu gazetesinin kurucularýndandýr.
Anadolu Ajansý'nýn Beyrut muhabirliðini yaptýðý sýralarda, 1965 yýlýnda seçimlere katýlarak Adalet Partisi’nden Bursa milletvekili seçildi.
Daha lise öðrencisi iken þiir ve yazý yazmaya baþladý. Ýlk þiirlerini, 1950 yýlýnda “KERKÜK” adlý kitabýnda neþretti. Þiirlerinde Kerkük sevgisi burcu burcu tütmekteydi.
En olgun þiirlerini 1975 yýlýnda bastýrdýðý; “Taþkent’te Sabah Namazý” adlý kitabýnda yayýnladý. Bu þiirlerinden, “Malazgirt Marþý” adlý olaný kalýcý olmuþtur.
Kerkük’lü þair Mehmet Rasih Bey’in oðludur. Annesi yine Kerküklü bir þair olan Þeyh Rýza’nýn kýzýdýr.
Yazý hayatýna Türkiye gazetesinde devam etti. 1 Kasým 2010 tarihinde Ýstanbul'da vefat etti.
Kaynak:
Irak Türkleri,
Enver Yakuboðlu,
Boðaziçi Yayýnlarý, Ýstanbul 1976,sf. 125-126

***
HAKKINDA YAZILANLAR
Ömer Öztürkmen için...
Ýsmail Kapan
3 Kasým 2010
Ýki yýl öncesine kadar, haftada bir de olsa gazeteye gelirdi.
Odalarýmýz yan yana olduðundan, her geldiðinde mutlaka bizi de teþrif ederdi. O günkü ruh hâline göre, bazen rahmetli annesinin sabah-akþam okuduðu “Hayy-el ðafûr, Hayy-el ðafûr; Heþtâ hezâr perdeyle nûr...” virdini terennüm eder, bazen de Rasihî’nin; “Süzme çeþmin gelmesin müjgan müjgan üstüne/Urma zahm-i sineme peykan peykan üstüne...” beytiyle baþlayan çarpýcý þiirini seslendirirdi.
Kendisi müzmin þeker hastasý idi. Ama her geliþinde mutlaka bizlere ikram olarak tatlý getirirdi... Otururduk ve esas tatlý olan o muhteþem sohbetleri baþlardý. Genellikle Resul Ýzmirli, bazen Metiner Sezer ve baþkalarý da katýlýrdý. Zamanýn nasýl akýp gittiðini fark etmezdik bile. Saðlýk durumu aðýrlaþýnca, gazeteye geliþleri iyice seyrekleþti. Daha sonra da tamamen kesildi.
Ömer Aðabeyin ardýndan yazý yazmak çok ama çok zor!..
Ara sýra ziyaretine giderdik... Bir keresinde, “GÖZYAÞI MEDENÝYETÝ” kitabýnýn BKY’den çýkan yeni baskýsýný, kendisine götürmüþtüm. Kitabýnýn yeni baskýsýný görünce ne kadar memnun olduðunu, nasýl sevindiðini anlatamam!.. Kendi hastalýðýný filan unutup, hemen “KARINCALARDAN ÖZÜR DÝLERÝM” kitabýnýn yeni baskýsý için yapýlmasý gerekenleri konuþmaya baþladýk. Ömer Aðabey, her þeyden evvel hakiki bir idealistti. Ömrünün son demine kadar da, yüksek ideallerinin gerçekleþmesi için çýrpýndý.
Ömer Öztürkmen büyük bir gazeteci-yazar, þair, mütefekkir; kýsacasý hakiki bir münevver, günümüzdeki ifadesiyle gerçek bir entelektüeldi.
Ama hepsinden önce Ömer Aðabey, tam bir “Beyefendi” idi. Sözüyle, özüyle, sohbetiyle; insani iliþkileri, misafirperverliði ve cömertliði ile tam bir “Ýstanbul Beyefendisi” idi. En son Ramazan-ý þerifin ikinci gününde, Sayýn Dr. Enver Ören’in de hazýr bulunduðu iftar sofrasýnda bizleri aðýrlamýþtý. Ne yazýk ki, böyle kýymetli insanlar çok azaldý!
Ömer Aðabey, gazeteciliðe altmýþ küsur yýl önce, üniversitede talebe iken baþlamýþ; dönem dönem çok zor þartlarda ama Bab-ý Ali’de derin izler býrakan kýymetli hizmetler ve eserler býrakan nadide isimlerden biridir. Þüphesiz onu böyle bir sütunluk yazýya sýðdýrmak mümkün deðildir.
“GÖZYAÞI MEDENÝYETÝ”nden bir paragraf aktararak, merhum Ömer Öztürkmen’in tefekkür dünyasýndaki istikameti hakkýnda bir nebze bilgi edinelim:
“... Bugün özerk bir bilim dalý olarak kabul edilen psikoloji, diðer bilimlerde olduðu gibi, hem tecrübe ve müþahedeye dayanan, hem de kendine has araþtýrma metotlarý olan bir disiplindir. Fakat en þaþýrtýcýsý, incelediði konularýn ruhsal olaylar olduðu iddiasýdýr. Öyle ki, ruha baðlý kabul ettiði, daha doðrusu, ruhtan kaynaklandýðýný ileri sürdüðü bu konular arasýnda, Freud’un cinsî içgüdüleri, Adler’in üstün gelme hýrsý, Jung’un baþtan çýkarýcý arketipleri gibi her türlü kötülüðü yansýtan olaylar var. Kin, intikam, nefret, kýskançlýk duygularý da bunlar arasýndadýr. Batý’nýn bir bakýma insan hakkýndaki bilimsel düþüncesini de açýklayan psikoloji, tabir caizse ruhu bir mezbele haline getirmiþtir. Oysa ruh, Ýslam’a göre Yüce Allah’ýn nurundan kaynaklanan, her türlü kötülükten münezzeh bir varlýktýr. Psikolojinin araþtýrma konusu olan mezbele ise yine Ýslam’a göre, nefsin tâ kendisidir (Nefs-i Emmâre).”
Bu paragraf öncesinde Merhum Öztürkmen, “psykhe” kelimesinin etimolojik detayýný vererek, bu kelimenin Yunanca’da aslýnda üflemek, nefes, nefes almak anlamýna geldiðini, hayatý ve ölümü çaðrýþtýran bu kelimelerin daha sonra ruh karþýlýðý olarak kullanýldýðýný, oysa Arapça’da nefes kökünden nefs-nefis, rîh kökünden de ruh kelimelerinin türetildiðini, birbirine zýt iki kavramýn iki ayrý kelime ile karþýlandýðýný, Arapça’daki bu (nefs) kelimesinin Batý dillerinde karþýlýðýnýn bulunmamasýnýn dikkat çekici olduðunu, Batý’da iki zýt kavramýn bir tek kelime ile ifade edildiðini dikkatlerimize getiriyor...
Hasýlý kelam, bir ulu çýnar daha göçüp gitti!..
Baþta muhterem eþi Sevim Abla olmak üzere, deðerli oðlu sevgili Rasih’e, hanýmefendi kýzlarýna, bütün akrabalarýna, Kerküklü hemþehrilerine ve basýn camiasýna sabýr ve baþsaðlýðý diliyorum.
Ömer Öztürkmen -1-
Rahim Er
3 Kasým 2010 Çarþamba
“Ölüm þu karþýki beyazlýklarda/Ýpekten
dualarla kanatlanacak
Bir anne titriyor öteki uçta/Ha uçtu
ha uçacak...”
Þair Ömer Öztürkmen, “Taþkent’te Sabah Namazý” isimli þiir kitabýnda böyle diyor. Ömer aðabey, bu þiiri belki de annesi için ve annesini ötenin güzelliklerine uðurlamadan az önce veya biraz sonra yazmýþtýr.
Ömer Öztürkmen’in annesinin nasýl aðzý dualý bir Osmanlý kadýný olduðunu Emin Garbî Arvas Bey’den birkaç kere dinledik. Garbî aðabey, o Kerkük anasý için kanaatini þöyle hülasa eder: “Ömer Öztürkmen, her neye kavuþtu ise anasýnýn duasý ile kavuþtu.”
Merhume haným, sabahýn seherinde kalkarak sonu gelmez abdestlerden sonra kýbleye yöneldiði seccadesinde, “Yarabbi Ömer’ime...” diye baþlayan niyazlarda bulunurmuþ.
Kim bilir yüreði yanan ananýn “Ömer’i” o sýrada talebe midir, yeni evli midir, darda mýdýr? Bilmiyoruz. Bilinen bir þey var ki, o zamanlar Ýstanbul-Ankara arasý çok uzaktýr.
Ömer Öztürkmen aðabey, “Taþkent’te Sabah Namazý”ný “Rahîm kardeþime sevgi ile” notunu düþerek 28 Ekim 1981’de imzalamýþ...
Kendisi ile gýyabî tanýþmamýzsa daha eskilere gidiyor.
“Ömer Öztürkmen” ismi bizde zengin hatýra çaðrýþýmlarý yapmakta.
1975’te Sarýkamýþ’ýn her tarafý beyaza bürüyen uçsuz-bucaksýz kýþýnda askerlik yaparken bizi ýsýtan, bizi yalnýz býrakmayan sýcaklýklardan biri de Ortadoðu gazetesi idi.
O yýllarda yeni yayýna baþlamýþ fikir aðýrlýklý siyah-beyaz bir gazete.
15 bin kadar bir tirajý olduðu halde Bülent Ecevit’in sol iktidarýna kök söktürüyordu. Öyle ki Ecevit, gazetenin muhalefetinden bunalarak bazý þehirlerdeki -mesela Antalya- mitinglerde elinde sallaya sallaya onu, halka þikâyet ediyordu.
Ömer Öztürkmen bu gazetenin sahibiydi.
Erol Güngör de baþyazarý.
Merhum Erol aðabey, dehþetli bir kan ve kavga ortamýna raðmen yazýlarýný büyük bir serinkanlýlýkla yazma maharetini gösterebiliyordu.
Gazete ayrýca bir yenilik yapmýþ Muharrem Ergin, Necmettin Hacýeminoðlu gibi akademisyenlere birinci sayfada yer vermeye baþlamýþtý. Ýkinci sayfada bugün dahi emsaline rastlamadýðýmýz kalitede kitap tahlillerine yer veriliyordu. Üstelik her gün.
Sarýkamýþ’ýn ýssýz pazar beyazlýðýnda parkamýza sarýnarak bir kilometre ötedeki gazeteciden “Ortadoðu” satýn almak için yokuþlarýn buzlarýnda düþe kalka yürümemiz bugün gibi hatýrýmýzda...
Bununla birlikte, ne gün Ömer Öztürkmen ismi geçse hayalimizde hep Taþkent ve saf saf namaza durmuþ müminler canlanýrdý.
Kendisi ile tanýþmadan þiir kitabý ile tanýþtýk. Taþkent de komünist iþgalindeydi. Bu yüzden esir bütün Türk illerine olduðu gibi, Taþkent’e de önüne geçilmez özlemlerle doluyduk.
Ne gariptir ki, Özbekistan’a yaptýðýmýz bir seyahatte Taþkent’e bir sabah namazý vakti ve ezanlar okunurken inmiþtik. O alaca karanlýkta “Taþkent’te Sabah Namazý”ný ve Ömer aðabeyi bir kere daha hatýrladýk...
.....
Bu yazý “Hayatýn Rengi Ýnsan” adlý kitaptan alýnmýþtýr.
Acýmýz büyük!
Resul Ýzmirli
3 Kasým 2010 Çarþamba
Ömer Öztürkmen Aðabeyi kaybettik. Kalbimiz gerçekten kan aðlýyor. Çünkü ‘O’ bizden önceki ‘Çile’keþ neslin son temsilcilerinden biriydi. Necip Fazýl Kýsakürek Üstadýn yanýnda yýllarca çalýþmýþ, baskýlarýn zirveye týrmandýðý kýrklý yýllarda hapishaneye düþmek dahil her türlü ‘Çile’yi çekmiþ, Üstad’ýn ‘Çile’ þiirine ilham veren olaylarýn canlý þahidi olmuþ, hayatý fizikî çileler yanýnda özellikle ‘Fikir Çileleri’ içinde yoðrulmuþ bir ‘düþünen insan’dý.
Ondan tam olarak istifade edebilecek fikrî kapasiteye sahip olsaydým, daðarcýðýma neler neler katardým. Ama yine de ondan çok þeyler öðrendim. Özellikle yakýn tarihi ve son yýllarýn birçok fikir ve siyaset adamýnýn ‘kaç kýratlýk’ olduklarýný özel sohbetlerimizde derinlemesine dinlemek imkânýna kavuþtum. Kendisiyle gazetede yýllar boyu ayný odayý paylaþma lütfunda bulunmasý bana hem þeref hem de ona yakýn olma imkânýný verdi.
Onunla en çok ‘Bilim Tarihi’ konusunda konuþmayý severdim. Bilim konusunda öyle derinlemesine dalardý ki, bazen gerçekten boðulduðumu hissetmiþimdir. Özellikle milletimize arýz olan ‘paradigmalar’ konusunda zirve bir bilim adamýydý. Þu anda üniversitelerde olan bitenin sebeplerini o kadar güzel izah ederdi ki.
Batý dünyasýnda çekirdek fizikteki muazzam geliþmelerden sonra 1900’lü yýllardan itibaren Üniversite-Kilise arasýnda saðlanan ‘konsensüs’ün temel dayanaklarýný kendisinden uzun uzun dinleme imkânýmýz oldu. ‘Karl Popper, Thomas Kuhn ve benzeri bilim tarihçilerinin eserlerini sanki gizli bir el yüzyýl bu milletten saklamýþ’ derdi. Avrupa’dan Jön-Türklerin ithal ettikleri ‘Ýlim-Din’ çatýþmasýnýn, aslýnda bizim dünyamýzda söz konusu olmadýðýný hem ilmî hem de dinî boyutlarýyla en doyurucu þekilde açýklardý. Tasavvuf konusunda gerçekten kendini çok iyi yetiþtirmiþti. Bilim Tarihi konusunda yýllar boyu mücadele vermiþ, bu gayretlerini birçok kitapla ve son olarak da ‘Karýncalardan Özür Dilerim’ isimli eseriyle taçlandýrmýþtý.
Hakikî ilim sahiplerinin mütevazý olduklarýnýn en güzel örneklerinden biri olarak yaþadý. Nezaket, samimiyet, cömertlik, güler yüzlülük... daha nice güzel huylarýn sahibiydi.
Ömrünün sonuna kadar bir þeyler üretme gayretindeydi. Bundan yýllar önce topoðrafik çalýþmalarýný bile yaptýrdýðý Haliç’i Karadeniz’e baðlayýp ikinci bir Ýstanbul Boðazý oluþturup memleketin bütün borçlarýný birkaç katýyla ödeme projesinin gündeme gelmesinden son derece sevinçli olduðunu söylemiþti en son ziyaretimizde. Bir de ‘Ölüm çok iyi bir ilaçtýr’ tekerlemesini sýkça tekrarlamýþtý.
Onu çok ama çok özleyeceðiz. Allahü teâladan kendisine gani gani rahmetler, Ablamýza ve evlatlarýna ve tüm sevenlerine sabr-ý cemiller niyaz ederiz...
HABER
Ramazan Aydýn: Ýmaný olmayan aklý reddetti
Elif Sönmezýþýk
23 Aralýk 2013
Ömer Öztürkmen anýldý
Basýn Ýlan Kurumu ve ESKADER’in birlikte düzenlediði “Matbuat Dünyasýndan Sanatkâr Çehreler” programýnda Ömer Öztürkmen’i anlatan Ramazan Aydýn, “Vahiy kavramý ile düþünceyi bir araya getiren ilk mütefekkirdir. Ýmaný olmayan aklý reddetmiþtir” dedi.
Basýn Ýlan Kurumu ile Edebiyat Sanat ve Kültür Araþtýrmalarý Derneði (ESKADER)’nin birlikte organize ettiði “Matbuat Dünyasýndan Sanatkâr Çehreler” program serisinde bu ay, gazeteci, yazar, mütefekkir Ömer Öztürkmen yâd edildi. Gazeteci yazar ve ESKADER yöneticilerinden olan Hüseyin Sarýkoç’un idare ettiði toplantýda hayattayken kendisine en yakýn isimler arasýnda yer alan Ramazan Aydýn, Öztürkmen’in mütefekkir yönünü anlatýrken fikir hayatýmýzda ve bilimsel geliþmeler alanýnda son derece aktif rol oynadýðýný vurguladý. Kalabalýk bir dinleyici topluluðunun takip ettiði programda, Basýn Ýlan Kurumu Baþkaný Mehmet Atalay, Ýhlas Vakfý Mütevelli Heyeti Baþkaný Mehmet Okyay, Basýn Ýlan Kurumu Ýstanbul Þube Müdürü Mehmet Köþker, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreter Yardýmcýsý Ahmet Özdemir, Ýstanbul Türk Ocaðý Baþkaný Cezmi Bayram, yazar Kemal Çiftçi, Prof. Dr. Suphi Saatçi, Ömer Öztürkmen’in eþi Sevim Öztürkmen ve oðlu Rasih Öztürkmen, Mehmet Âkif Ersoy Kültür ve Sanat Vakfý Baþkaný Mehmet Cemal Çiftçigüzeli ve yayýncý Mümin Çevik de dinleyiciler arasýnda yer aldý, hâtýra ve fikirleriyle katkýda bulundular. Cibali Lisesi edebiyat öðretmeni Ýlyas Dirin ve öðrencileri ile kültür sanat dünyasýndan bir çok kiþi toplantýyý sonuna kadar takip edenler arasýndaydý. Toplantýya, Öztürkmen’le birlikte Türkiye Gazetesi’nde çalýþmýþ bir çok gazeteci de iþtirak etti.
ÖZTÜRKMEN’ÝN 4 IÞIK ADAMI
Açýlýþ konuþmasýný yapan ESKADER Baþkaný Mehmet Nuri Yardým, bu programýn mütefekkir yazar Ömer Öztürkmen için ESKADER’in gerçekleþtirdiði üçüncü toplantý olduðunu hatýrlatarak bu seride basýn dünyasýnda çalýþan, ama edebiyat, fikir ve sanat dünyasýnda da isim yapmýþ þahsiyetleri andýklarýný belirtti. Yardým, 2014 yýlýnda Öztürkmen için bir üniversite ile birlikte bir sempozyum yapýlmasý ve aydýnýmýzýn bütün cepheleriyle ele alýnmasý gerektiðini söyledi. Daha önce gerçekleþtirdikleri “Ömer Öztürkmen’e Saygý Günü”nde yazarýn yaptýðý teþekkür konuþmasýný hatýrlatan Yardým, “Ömer aðabey orada yolunu aydýnlatan ve kendilerini yetiþtiren dört isimden bahsetmektedir. Bunlar Ahmet Hamdi Tanpýnar, Peyami Safa, Necip Fazýl Kýsakürek ve Nurettin Topçu’dur. Ýþte Öztürkmen’i yetiþtiren dört dev üstat. Ama Öztürkmen de Mehmet Emin Alpkan, Ýrfan Atagün ve Ahmet Kabaklý gibi þahsiyetlerle büyük hizmetler etmiþlerdir. Allah’tan bütün bu büyüklerimize rahmet diliyorum.” dedi.
BÝLÝME ADANMIÞ ÖMÜR
Programý yöneten Hüseyin Sarýkoç, ESKADER tarafýndan hazýrlanan bu programa destek verdikleri için Basýn Ýlan Kurumu ve Basýn Müzesi yetkililerine teþekkür etti. Sarýkoç, Öztürkmen hakkýnda biyografik bilgiler aktardý. “Zihniyet inkýlabý gerçekleþtirmeden diðer medeniyetlerle rekabet þansýmýzýn olmayacaðýna þair, gazeteci, yazar, mütefekkir, Öztürkmen inanmýyordu.” diyen Sarýkoç, çalýþtýðý ve yazýlarýna yer veren basýn yayýn organlarýndan bahsetti. Öztürkmen’in Ortadoðu gazetesinin kurucularýndan olduðunu kaydeden ESKADER Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Sarýkoç, siyasi hayatýndan, darbeler ve muhtýralar ile olumsuz etkilenen çalýþmalarýndan, Ýnsan ve Kâinat dergisinden söz etti. Öztürkmen’in son 25 yýlýný bilime adadýðýný belirten Sarýkoç, bilim alanýnda birçok proje geliþtirdiðini ve uyguladýðýný söyledi.
Öztürkmen’in Mehmet Emin Alpkan ve Ýrfan Atagün ile birlikte olduðunu bu üçlü aydýna Ýhlas Holding Yönetim Kurulu Baþkaný merhum Enver Ören aðbeynin de her zaman destek verdiðini belirten Sarýkoç, Öztükmen ile uzun yýllar birlikte gazetecilik yaptýklarýný ifade ettikten sonra þöyle devam etti:
“Nobel ödüllü Kolombiyalý yazar Gabriel Garcia Marquez, ‘Gazeteci, yaþadýðý çaðýn tanýdýðýdýr.’ der. Bu, tam da Ömer aðabeyi ifade eden bir sözdür. Çünkü 1950’de çok partili hayatla baþlayan, 27 Mayýs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Þubat 1997 ve 27 Nisan 2007 E muhtýra dönemlerini fiili olarak yaþamýþ bir gazetecidir. O, Ortadoðu Gazetesi’nde Prof. Dr. Erol Güngör’e baþyazý yazdýrarak ilklere imza attý. 1985 yýlýnda Ýnsan ve Kâinat dergisini hayata geçirdi ve ülkemizde o yýllar, genetik, temiz enerji, nano teknoloji, mikro-cerrahi, organ nakli, canlýlarýn klonlanmasý ve füzyon enerjisi gibi, dünyadaki en uç bilimsel ve teknolojik geliþmeleri ülkemizin fikir hayatýna tanýttý. Ýnsan ve Kainat Dergisi ve Ýstanbul Teknik Üniversitesi’nin 1986 yýlýnda ortaklaþa gerçekleþtirdikleri 2000’li Yýllarda Türkiye / Bilim ve Teknoloji Sempozyumu’nun fikir babalýðýný yaptý. Ayný þekilde, 1989 yýlýnda, Ýhlas Grubu bünyesinde “Bilim ve Teknoloji Vakfý”nýn kuruluþunu gerçekleþtirdi.
BÝR DÜÞÜNÜR OLARAK ÖZTÜRKMEN
Yazar Ömer Öztürkmen’den bahseden Sarýkoç “O, yazýlarýnda ve konuþmalarýnda sýklýkla sözünü ettiði yazarlara baktýðýmýzda karþýmýza Batý dünyasýndan Karl Popper, Thomas Khun, Louis Pierre Althusser, Bertrand Russel, Einstein, Carl Gustav Jung, Erich Fromm, Fritjof Capra, Roger Garaudy gibi isimler çýkmaktadýr.
Doðu, bizim dünyamýzdan ise, Þeyh Galip, Baki, Fuzuli, Mumtaz Turhan, Erol Güngör, Peyami Safa, Necip Fazýl, Cemil Meriç, Yahya Kemal ve Sezai Karakoç gibi isimleri bize sunar. Bu yazarlardan bazen bir alýntý yaparak, yazýsýný, bunun üzerinden günümüz konularýna temas ederek yazar, bazen de yaptýðý alýntýyý (Marksist Althusser örneði gibi), tenkit ederek yazýsýný tamamlar. Yazýlarýnda, komünizm, mateyalizm vb gibi lâ-dîni anlayýþlardan toplumumuzun çok büyük sýkýntýlar çektiðini ifade eder.”
KÜLTÜR COÐRAFYAMIZIN SINIRLARI
Öztürkmen’in, “Ýnanç ve kültür dünyamýzýn, devlet sýnýrlarý ve siyasi bakýþla sýnýrlý olmadýðýný anlamayanlar, Balkanlar, Orta Asya, Orta Doðu ve Afrika ile neden bu kadar yakýndan ilgilenmemiz gerektiðini de anlayamazlar.” sözüne dikkat çeken Hüseyin Sarýkoç, “25 yýl birilkte çalýþtýk. Ondan çok þey öðrendik. Kendisini her zaman þükranla ve rahmetle andýk, anmaya da devam edeceðiz. Cenab-ý Allah, af ve maðfiretini, rahmetini esirgemesin, mekânýný cennet eylesin.” diyerek sözlerini tamamladý..
BATI’YA KARÞI BÝR AKIL SAVAÞÇISI
“Bizim entelektüel kiþiliðimizin oluþmasýndaki temel noktalardan biridir.” dediði Öztürkmen’in fikir hayatýný anlatan Ramazan Aydýn, þair ve sanatkâr yönünün aðýr bastýðýný anlatarak sözlerini þöyle sürdürdü:
“Gözyaþý Medeniyeti isimli eseri, zemin oluþturmasý bakýmýndan önem arzeder. Müslüman Türk milletinin sahip olduðu deðerlerle nasýl rekabet oluþturabileceðini anlatmaya çalýþmýþtýr. Batý medeniyetinin yapýsal karakterine Ýslâmî ve millî perspektiften ciddi yaklaþýmlar getirmiþtir. Gazalî’den büyük ölçüde etkilenmiþtir. Batý ülkelerinin bilgi ve teknoloji kaynaðýnýn Müslüman bilim adamlarýna dayandýrmýþtýr. Bilim teknolojilerinin felsefeye felsefenin bilime yansýmalarýný deðerlendirmiþtir. Batý medeniyetini tenkit ederken onun yerine ne yapabileceðimizi göstermeye çalýþtý. Alternatif düþünce sistemleri ortaya koydu. Maddeye dayalý medeniyet anlayýþýnýn Müslüman toplumlarda doðru bir yaklaþým olmayacaðýný anlatmýþtýr. Ýmaný olmayan aklý reddetmiþtir. Vahiy kavramý ile düþünceyi bir araya getiren ilk mütefekkirdir.”
Kemal Çiftçi de yaptýðý kýsa konuþmada, “Kýsa bir ömre çok þey sýðdýrdý. Proje insanýydý. Kýsa zaman içinde çok büyük adýmlar attý. Ýnsan ve Kâinat dergisi baþta olmak üzere ortaya koyduðu her çalýþma çok önemliydi.” dedi. Program hatýra fotoðraflarý ve ikram ile son buldu.
HAKKINDA YAZILANLAR
Tanrýdað - II (05.11.1950-20.01.1951)
Türk Gençlik Teþkilâtý üyesi gençlerin Ýstanbul’da çýkardýðý “Siyasî Türkçü dergi”.
35x25 sm. boyutunda 8 (son iki sayýsý 4) sayfa olarak çýkarýlan derginin ilk sayfasýnýn tepesinde, renkli olarak, büyük harflerle yazýlmýþ ad logosu, onun altýnda da “Tanrýdaðý kadar Türk - Hýra daðý kadar Müslüman” söylemi yazýlý idi. “Her ayýn beþinde ve yirmisinde” çýktýðý belirtilen bu “on beþ günlük” yayýn organý, 05 Aralýk 1950-20 Ocak 1951 arasýnda, 7 sayý yayýmlanabildi.
Metin Ören, Ömer Öztürkmen ve Necati Tanrýkulu, Tanrýdaðý sahipleri olarak görünüyordu. Bunlardan Necati Tanrýkulu “yazý iþlerini fiilen idare eden”, Ömer Öztürkmen “müessese müdürü” olarak görev yapacak, Metin Ören ise “teknik iþler” ile uðraþacaktý. 3. sayýda N. Tanrýkulu görevlerinden ayrýlmýþ, yazý iþlerini fiilen idare eden’liðe Cahit Çakmak getirilmiþti. 4. sayýda bu görevi Orhan Özar, 7. sayýda Kubilay Ýmer üstlendi.
Derginin yazarlarý Ârif Nihat Asya, Nurettin Topçu, Osman Yüksel, Cevat Rifat Atilhan, Ziya Uygur, Mustafa Müftüoðlu, Hüseyin Namýk Orkun, Nejdet Sançar, Gökhan Evliyaoðlu, Tanrýdaðlý Nurettin Öz- demir, Ömer Öztürkmen, Orhan Özar, Reha Oðuz Türkkan, Fethi Tevetoðlu, Þadi Pehlivanoðlu, Yusuf Ýnan, Kemal Uysal (Cabýoðlu), Mehmet Akýncýoðlu, Çömezoðlu, Abdullah (Battal) Taymaz, Ýlhan Darendelioðlu, Hasan Ferit Cansever, Ýzzet Mühürdaroðlu, Kubilay Ýmer, M. Yaþar Aþkýn, Mahmut Esat Bozkurt, Orhan Türkdoðan, Vecdeddin Benderli, Saffet Engin, Besim Atalay, Faruk K. Demirtaþ (Timurtaþ), Yavuz Türkcan, Yusuf Boztan, Mevlânaoðlu, vb. idiler. Rýza Nur ve Ahmed Aðaoðlu'dan da alýntýlar yapýlmýþtý.

Tanrýdað, kâðýt saðlayamamak (ve elbette malî imkânsýzlýklar) dolayýsýyla, yayýnýna, 27 Þubat 1951 günlü 7. sayýsý ile son vermek zorunda kaldý.
Kaynak: http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=3637
**
O Türkiye'nin fikir harcýydý
Ömer Öztürkmen ölüm yýl dönümünde yâd edildi.
Basýn Ýlan Kurumu ile Edebiyat Sanat ve Kültür Araþtýrmalarý Derneði'nin (ESKADER) birlikte organize ettiði "Matbuat Dünyasýndan Sanatkâr Çehreler" programýnda bu ay, Babiali'nin unutulmaz simalarýndan, gazetemizinin eski yazarý merhum Ömer Öztürkmen yâd edildi. Basýn Müzesi'nde, gazeteci yazar Hüseyin Sarýkoç'un yönettiði toplantýya Ömer Öztürkmen'in ailesi, eski çalýþma arkadaþlarýnýn yaný sýra akademisyenler medya mensuplarý ve üniversite öðrencileri katýldý.
BÝLÝME ADANMIÞ ÖMÜR
Konuþmasýna Ömer Öztürkmen'le birlikte çalýþtýðý yýllarý anlatarak baþlayan Hüseyin Sarýkoç, hayatýnýn son 25 yýlýný bilime adayan Öztürkmen'in Mehmet Emin Alpkan ve Ýrfan Atagün ile birlikte olduðunu, bu üçlü aydýna Ýhlas Holding Yönetim Kurulu Baþkaný merhum Enver Ören'in de her zaman destek verdiðini ifade etti. Sarýkoç þöyle konuþtu:
"Nobel ödüllü Kolombiyalý yazar Gabriel Garcia Marquez, 'Gazeteci, yaþadýðý çaðýn tanýðýdýr' der. Bu, tam da Ömer aðabeyi ifade eden bir sözdür. Çünkü 1950'de çok partili hayatla baþlayan, 27 Mayýs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Þubat 1997 ve 27 Nisan 2007 e-muhtýra dönemlerini fiili olarak yaþamýþ bir gazetecidir. 1985 yýlýnda Ýnsan ve Kainat dergisini hayata geçirdi ve ülkemizde o yýllar, genetik, temiz enerji, nano teknoloji, mikro-cerrahi, organ nakli, canlýlarýn klonlanmasý ve füzyon enerjisi gibi, dünyadaki en uç bilimsel ve teknolojik geliþmeleri ülkemizin fikir hayatýna tanýttý."
ÖZTÜRKMEN'ÝN 4 IÞIK ADAMI
Mehmet Nuri Yardým ise, 2014 yýlýnda Öztürkmen için bir üniversite ile birlikte bir sempozyum yapýlmasý ve aydýnýmýzýn bütün cepheleriyle ele alýnmasý gerektiðini söyledi. Daha önce gerçekleþtirdikleri "Ömer Öztürkmen'e Saygý Günü"nde yazarýn yaptýðý teþekkür konuþmasýný hatýrlatan Yardým, "Ömer aðabey orada yolunu aydýnlatan ve kendilerini yetiþtiren dört isimden bahsetmektedir. Bunlar Ahmet Hamdi Tanpýnar, Peyami Safa, Necip Fazýl Kýsakürek ve Nurettin Topçu'dur. Ýþte Öztürkmen'i yetiþtiren dört dev üstaddýr" diye konuþtu.
BATI'YA KARÞI BÝR AKIL SAVAÞÇISI
Çalýþma arkadaþlarýndan Ramazan Aydýn da, Ömer Öztürkmen'in, Türkiye'nin fikri ve bilimsel geliþiminin harcý olduðunu belirterek, "Yeri doldurulamayacak" dedi. Aydýn, þöyle konuþtu: "Gençliðe bütün entelektüel birikimini öðreterek, batýnýn manevi anaforunu deðil, bilimsel düþüncesi ile ilerleyen teknolojisini örnek almak gerektiðini vurgulayan iki farklý düþünceyi bir araya getiren bir mütefekkirdir. Ýmaný olmayan aklý reddetmiþtir. Öztürkmen'in þair ve sanatkâr yönü daha aðýr basmaktadýr. Gözyaþý Medeniyeti isimli eseri, zemin oluþturmasý bakýmýndan önem arzeder. Müslüman Türk milletinin sahip olduðu deðerlerle nasýl rekabet oluþturabileceðini anlatmaya çalýþmýþtýr. Batý medeniyetinin yapýsal karakterine Ýslâmî ve millî perspektiften ciddi yaklaþýmlar getirmiþtir. Ýmam-ý Gazalî'den büyük ölçüde etkilenmiþtir. Batý ülkelerinin bilgi ve teknoloji kaynaðýný Müslüman bilim adamlarýna dayandýrmýþtýr. Bilim teknolojilerinin felsefeye; felsefenin bilime yansýmalarýný deðerlendirmiþtir."
Kemal Çiftçi de, "Kýsa bir ömre çok þey sýðdýrdý. Proje insanýydý. Kýsa zaman içinde çok büyük adýmlar attý. Ýnsan ve Kâinat Dergisi baþta olmak üzere ortaya koyduðu her çalýþma çok önemliydi." dedi.

Ömer Öztürkmen'i anma programýna, Basýn Ýlan Kurumu Baþkaný Mehmet Atalay, Ýhlas Vakfý Mütevelli Heyeti Baþkaný Mehmet Okyay, Basýn Ýlan Kurumu Ýstanbul Þube Müdürü Mehmet Köþker, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreter Yardýmcýsý Ahmet Özdemir, Ýstanbul Türk Ocaðý Baþkaný Cezmi Bayram, yazar Kemal Çiftçi, Prof. Dr. Suphi Saatçi, Ömer Öztürkmen'in eþi Sevim Öztürkmen ve oðlu Rasih Öztürkmen, Mehmet Âkif Ersoy Kültür ve Sanat Vakfý Baþkaný Mehmet Cemal Çiftçigüzeli ile gazetemizin Yazý Ýþleri Müdürlerinden Mustafa Bilim de katýldý.
26.12.2013
Kaynak: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/kultursanat/119074.aspx

EVET, ÇOK DOÐRU; “DÜNYÂ ÝÞTE BU!”
Zaman Gazetesi’nden Mehmet Niyâzi ÖZDEMÝR, geçen hafta ebediyete göçen, ünlü yazarlarýmýzdan Ömer ÖZTÜRKMEN’i anlattýðý Ömer aðabey baþlýklý dünkü yazýsýna þöyle baþlamýþ:
“Ömer Rasih Öztürkmen, neslimizin birkaç has aðabeyinden biriydi. Mehmed Emin Alpkan, Ýrfan Atagün, Vecihi Ünal, Ömer Öztürkmen,Türkiye Gazetesi'nin onlara tahsis ettiði odada çalýþýrlardý.
Bizler onlarý haftanýn belirli günlerinde ziyaret ederdik. Ömer aðabey kalp ameliyatý olunca üçünün de dünyasý kararmýþtý. Ömer aðabeye sezdirmeden, birbirlerine ve yakýn dostlarýna sýk sýk, "Ömer aðabeyimizin durumu iyi deðil; Allah gecinden versin." derlerdi. Üçü de birbirlerinin ardý sýra rahmete kavuþtular. Onlarý bu dünyadan tek tek uðurlayan Ömer aðabeyimiz ise geçtiðimiz çarþamba günü bu fani âleme veda etti.”
Atalarýmýz boþuna dememiþler; “Yatan deðil, yeten ölür!” diye. Bunun örnekleri çevremizde de pek çoktur. Ýþte dün, yine böyle bir durum yaþadýk.
Hepimizin yakýndan tanýdýðý TEDAÞ Müdürümüz Halil MERMER Bey’in eþinin cenâzesi vardý. Yýldýzlý Köyü, daha önce böyle bir manzara yaþadý mý bilemiyorum. Halil Bey hizmette sýnýr tanýmadýðý, sinir bilmediði ve de kederde sevinçte insanlarla berâber olmayý görev olarak telâkkî ettiði için katýlým olaðanüstüydü. O hep gitmiþti ve insanlar da hep gelmiþlerdi sanki. Acýsýný paylaþmýþlar, yapýlan güzel duâlara âmin demiþlerdi.
Ýþte hizmet, samîmiyet ve ünsiyet bereketini daha bu dünyâda göstermeye baþlamýþtý. Ýnþâllâh bundan sonrasý da, bunca insanýn ve uzak-yakýn herkesin umduðu lütuf ve ihsanlar doðrultusunda cereyân eder.
Daha bir ay önce kýzlarýný gelin ederken de kalabalýk bir törene þâhit olmuþtuk. Bu gün de tevâfukan havalar çok müsâitti. Evlerinin yaný da ayrýca öyle, yerleþim olarak. Câmiyle evin arasý tamâmen çayýr-çimen. Cemaat câmiden taþtýðý gibi, brandalarla örtülen meydana da sýðmamýþtý. Bu, ayný zamanda, insanlarýn vefâsý ve kadirbilirliðinin de bir göstergesiydi. Milletimizin birlik-berâberlik ve kardeþlik rûhunun tezâhürüydü.
Ýnsanlar akýn edip gelmiþlerdi. Ýlçeler dâhil emekli, çalýþan tüm bürokrasi neredeyse oradaydý. Ýktidarý, muhâlefetiyle siyâsî çevrelerin katýlýmý da iyiydi. Yýllar sonra bir araya gelip kýyýda-köþede hasret giderenlerden tutun da, yakýn komþu olmasýna raðmen burada görüþmeye fýrsat bulanlara kadar, nice insanlar vardý.
Çoðu insan öbeklerinden yansýyan birbirine benzer cümlelerin özeti þuydu: “ÝÞTE DÜNYÂ BU!” Çünkü, her þeyden önce yaþý îtibârýyle ve de herhangi bir hastalýðý da mevzûbahis olmadýðýndan, ölüm haberi herkes için sürpriz olmuþtu. Hattâ, her cenâzede olduðu gibi burada da, “þöyle olmuþ, böyle gitmiþ” türünden sözler konuþuluyordu saðlýk ameliyeleriyle ilgili olarak. Ama, sonuçta; “ecel gelmiþti cihâne ve baþaðrýsý bahâne”ydi! Bunu kabul etmek gerekir. Gerisi, ne dense boþ!
Tüm bunlarýn hepsi bir yana; asýl önemli olan bundan sonrasý. Rabbimiz makâmýný cennet eylesin. Halil Bey’i tanýyoruz. Her hayýrlý faaliyete iþtirak eder. Uzak-yakýn, kaþ-bayýr, zor-kolay demez gider. Üzerine düþen bir þey varsa, ya da bir þey istenirse yapar. Çaðýrsan koþar. Eþinin de, hanýmlarca yürütülen hizmetler noktasýnda ayný þekilde olduðu ifâde ediliyor.
Sonuçta ne oldu? Hizmete sýcak bakmasa, hayýr yolunda koþmasa da gününü gün etmeye baksaydý ölmeyecek miydi? Peki o zaman, þimdi ne olacaktý? Ah, vah etmenin neye faydasý var? Ama, þimdi; iþte hizmet, iþte bereket. Hayýr koþusu bir ümit olarak gidenlere de, kalanlara da yeter. Hele bir de bu kadar cemaatin, konu-komþunun iyi þehâdeti! En büyük hazîne bu. Baþka, hangi servet geçer ki bundan sonra?
Dostlar saðolsunlar. Bâzen hatimler tertipliyorlar da, bizlere de cüz ayýrýyorlar. Bu sabah okuduðum 20. cüzde Neml sûresinin son âyetleri iyilik ve kötülük yapanlarla ilgili. Ýyilik yapanlarla ilgili olaný bir müjde olarak sizlerle paylaþmak istiyoruz:
“Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalýrlar.” Neml:89
Rabbimiz cümlemizi bu lûtfa mazhar olanlardan eylesin. Sayýn Halil MERMER Bey’e ve çocuklarýna, yakýnlarýna Yüce Rabbimizden sabýrlar, merhûme eþlerine de ganî ganî rahmetler diliyoruz. Son söz olarak da diyoruz ki, Rabbim onlarý cennetinde buluþtursun inþâllâh... Ve cümle ehl-i îmâný da cennetiyle, cemâliyle ve Efendimiz(sav)in þefaatiyle müþerref olanlardan eylesin ves'selâm...
ORDU HAYAT GAZETESÝ
08.11.2010

**


Ömer Öztürkmenin Ardýndan
Irak Türkleri, 1 Kasým 2010 tarihinde deðerli evladý Ömer Öztürkmen’i kaybetti. Rahmetli uzun zamandýr Ýstanbul’da tedavi gördüðü hastanede Hakk’ýn rahmetine kavuþmuþtur. Na‘þý 3 Kasým Çarþamba günü Fatih Camiinde kýlýnan öðle namazýný müteakip, kendisini sevenlerin, Kerküklü hemþerilerinin, basýn ve iþ dünyasýnýn tanýnmýþ simalarý ve kederli ailesinin katýldýðý hazin bir törenle Edirnekapý Þehitliðinde topraða verilmiþtir. Yeri doldurulmayacak bu büyük ve acý kayýptan dolayý Türk Dünyasýna, davalarýný bütün kalbi ile
son nefesine kadar savunduðu Kerkük’le sembolleþen Irak Türklerine ve kederli ailesine baþsaðlýðý,kendisine de cenab­ý Hak’tan gani gani rahmetler dilerim.
Öz kardeþim kadar sevdiðim ve 60 yýlý aþkýn bir müddetten beri Irak Türkleri davasýnda beraberce çalýþtýðýmýz Ömer Öztürkmen’le ayný tarihlerde (1929) dünyaya gelmiþiz. Babasý deðerli Kerküklü Þair Mehmet Rasih, annesi Osmanlý döneminin meþhur hiciv þairlerinden Kerküklü Þeyh Rýza’nýn kýzý, iman ve fazilet sahibi olan rahmetli Rabia Hanýmefendi idi. Merhum Mehmet Rasih Bey, Atatürk zamanýnda, millî
davalara üstün hizmetlerinden dolayý mükâfatlandýrýlmýþ ve 1. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Kerkük Mebusu olarak atanmýþtý. Fakat ne yazýk ki 1938 yýlýnda genç yaþta (36) vefat ederek, Ýstanbul Edirnekapý Mezarlýðýnda defnedilmiþtir.
Bu elim kayýptan sonra Rabia Haným, küçük yaþtaki oðlu Ömer ile Zahide ismindeki kýzýný yanýna alarak Kerkük’e gitmiþtir. Fakat orada da zalim kader Öztürkmen ailesinin peþini bir türlü býrakmýyor ve Ömer’in ablasý Zahide bir yaz gecesi henüz hayatýnýn baharýnda iken damdan düþerek vefat ediyor ve Rabia Haným tek çocuðu Ömer’le baþ baþa kalýyor.
1938 yýlýnda merhum Ömer’le Kerkük’te Korya semtindeki Gazi Ýlkokulu ikinci sýnýfta beraber okuduk.Millî hisleri güçlü olan sýnýf öðretmenimiz Mehmet Ali (Beyatlý) Efendi, Öztürkmen ailesinin acýklý hikâyesini bildiði için küçük Ömer’e diðer öðrencilerden farklý bir ihtimam gösterir ve adeta kutsal bir emanet gibi üzerine titrerdi. O zaman kendisini göbek adý olan “Doðan” diye bilirdik. Baba tarafýndan
Neftçizadeler’e akraba olduðu için Begler mahallesinde bir evde otururlardý. Ablasýnýn ani vefatýndan sonra Ömer’in okulu deðiþtirilerek anne tarafýnýn bulunduðu Kerkük’ün Karþý (Eski veya Kale) yakasýnda baþka bir okula nakledildi. Birkaç yýl sonra da annesiyle birlikte tekrar Ýstanbul’a döndüler. 1948 yýlý sonlarýnda yüksek tahsil için Ýstanbul’a geldiðimde, tekrar rahmetli ile buluþtuk. O sýralarda Beyoðlu Lisesinde son sýnýf öðrencisiydi. Harbiye’de Vali Konaðý caddesinde kendilerine ait apartmanýn birinci katýnda kalýyorlardý.
Rahmetli Rabia Haným Teyzeden bizzat duymuþtum; Ömer’in babasý bir erkek çocuðu olmasýný çok isterdi. “yeter ki bir oðlum olsun, varsýn ben ölmeyim” diyecek kadar arzulu idi. Hakikaten Ömer dünyaya geldikten bir müddet sonra Rasih Bey vefat ediyor. Rabia Haným Teyze eþinin ve kýzýnýn vefatýndan sonra matem simgesi olarak devamlý siyah renk elbise giyerek hiçbir düðün veya toplantýya katýlmazdý. Sadece 1953
yýlýnda, eþim Sabriye ile evlendiðimiz zaman: “Ýzzettin’in annesi burada yok, ben onun annesi sayýlýrým” diyerek bizim düðüne katýlmýþtý.
Evlendikten sonra eþimle birlikte devamlý Rabia Haným Teyzeyi ziyaret eder, ellerinden öperdik. Bizi çok sýcak karþýlar, piþirdiði Kerkük yemeklerinden ikram ederdi. Hayattaki tek varlýðý ve yegâne ümidi biricik çocuðu Ömer olduðu için onun üzerine çok titrerdi ve nereye gidip geldiðini yakýndan izlerdi. Ömer kardeþimiz ise, genç yaþýnýn verdiði uçarýlýk ve arkadaþ çevresinin etkisiyle çok hareketli ve ele avuca
sýðmayan bir dönem yaþýyor, Pangaltý ve Harbiye’deki arkadaþlarýna uyarak yaz aylarýnda annesinden habersiz Boðaz’da denize girerdi. Rabia Hanýmýn içine bir korku düþüyor. Maazallah biricik oðlu denizde boðulursa “benim hâlim ne olur” diye kara kara düþünmeðe baþlýyor.
Bir gün Rabia Haným, anne olmanýn içgüdüsüyle, Ömer’in durumundan þüpheleniyor ve onun tenini dili ile yoklayarak, deniz suyunun býraktýðý tuzun tadýndan denize girdiðini anlýyor ve bir daha böyle bir þey yapmamasý için yemin ettiriyor. Ömer, kýsa sürede kendini toparlýyor ve Harbiye­Pangaltý hayta arkadaþlarýndan koparak, milliyetçi ve
maneviyatçý gençlerden oluþan bir gruba katýlýyor. Bunlardan bir kýsmý ile ben de tanýþýp iyi dostluklar kurmuþtum. Çoðu rahmetli olan bu arkadaþlardan þunlarý sayabilirim: Galip Erdem, Metin Ören, Þadi Pehlivanoðlu, Hami Tezkan ve Ýrfan Atagün.
Ömer Öztürkmen’in Harbiye’deki evi, baþta rahmetli Rýza Demirci olmak üzere, biz Kerküklülerin karargâhý olmuþtu. Orada toplanýp sorunlarýmýzý görüþürdük.
1949 yýlýnýn sonlarýnda Ýstanbul Üniversitesi Kýbrýs için büyük bir miting düzenlemiþti. Yürüyüþ Beyazý’tan baþlayýp Taksim’de sona ermiþti. Ömer Taksim’de Irak Türklerinin Kýbrýs konusundaki duygularýna tercüman olarak, heyecanlý bir konuþma yapmýþtý. Ýstanbul’daki Irak Konsolosluðu nasýl oldu ise bundan haberdar oluyor ve bu yüzden Ömer yýllarca Irak’a giremiyor. Ecdat diyarýný görmek için can atan Ömer, o
zaman Türkiye’ye dost görünen Irak Hükümetinin bu tutumundan dolayý çok üzülüyor. Ayný þey daha sonra bizlerin de baþýna gelecek, uzun yýllar ailelerimizi ziyaret edemeyecektik.
1950 yýlýnda Ömer’in “Kerkük” isimli bir þiir kitapçýðý yayýnlandý. Rahmetli Kerkük’e olan hasretini bu kitapçýkta dile getiriyor.
1951 yýlýnýn yaz ayýnda Ömer, Rýza Demirci, Cevdet Kadýoðlu, Naci Akkoyunlu ve benim de aralarýnda bulunduðum 5 kiþilik bir ekip, Harbiye’deki evde toplanarak “Irak Türkleri Birliði” adý altýnda bir örgüt kurduk. Örgütün amacý, anavatanda sesi hiç duyulmayan Irak Türklerini tanýtmak ve haklarýný barýþçý yollarla savunmak idi. Zamanla üyelerinin sayýsý 40’a yaklaþan “Birlik” sinesinde Kerkük, Erbil, Telafer,
Kifri, Tuzhurmatu, Karatepe ve Musul (Yunus Peygamber)’den yüksek tahsil yapmak için Türkiye’ye gelen idealist gençleri barýndýrmýþtýr. Birlik, Türkmen öðrencilerin üniversite ve yurtlara yerleþmelerinde yardýmcý olmak, Kerkük geceleri düzenlemek, Millî Türk Talebe Birliði ile iþbirliði yaparak, Irak’ta Türkmenlere yapýlan mezalimi protesto için mitingler organize etmek gibi pek çok baþarýlý faaliyette bulunmuþtur.

Genç yaþta gazetecilik hayatýna baþlayan Ömer Öztürkmen, Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde henüz öðrenci iken “Kara Kedi” isimli bir mizah dergisinin yazý iþleri müdürlüðünü yaparken birkaç ay basýn suçundan hapis bile yatmýþtýr. Dergi defalarca kapatýlmýþtýr ise de baþka isimlerle çýkmýþtýr. Bu uðurda Ömer mal varlýðýný ve sermayesini de galiba Kara Kedi’ye yüklemiþtir. Daha sonralarý Yeni Ýstanbul gazetesi ve Türk Yurdu dergisinin yazý iþleri müdürlüðü ve Anadolu Ajansý’nýn Beyrut Muhabirliðini de ifa etmiþti. Bir dönem milletvekilliði de var. Son yýllarda Türkiye Gazetesi’nde köþe yazarlýðý yapan Ömer’in Türk fikir dünyasýna büyük katkýlarda bulunmuþtur. Gözyaþý Medeniyeti, Taþkent’te
Sabah Namazý, Karýncalardan Özür Dilerim adlý kitaplarý yayýmlanmýþtýr.
Ömer Öztürkmen özel hayatýnda gayet nazik ve kibar bir insandý. Bonkör ve arkadaþ canlýsý idi. Sohbetine doyum olmazdý. Hayatýndan hiç þikâyet etmezdi. Saðlýk durumunun en bozuk olduðu zamanda bile “Allaha çok þükür iyiyim” derdi.
Nur içinde yatsýn ve mekâný cennet olsun sevgili Ömer’in…
Ömer Öztürkmen’in Irak Türkmenleri hakkýndaki yazýlarýnýn bibliyografyasý:
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük” (þiirler), Ýstanbul, (basýldýðý matbaa ve yýl yazýlý deðil), 18 s.
ÖZTÜRKMEN, Ömer Rasih: “Irak Türklerinin Maarif Dâvasý”, Yeþilada Dergisi, Yýl: 3, Cilt: 2, Sayý: 8­9­
10­11 (umumî sayý 20­21­22­23), Ýstanbul, Temmuz­Aðustos­Eylül­Ekim 1951, s. 29.
ÖZTÜRKMEN, Ömer Rasih: “Türk­Irak Dostluðu”, Türk­Irak dostluðunun ýþýðý altýnda Irak Türkleri adlý
kolektif eser, Þehir Matbaasý, Ýstanbul, 1956, s. 7­8.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük” (þiir), Kerkük Üzerine Söylenmiþ Þiirler, Türk Kültürünü Araþtýrma
Enstitüsü yayýnlarý, Seri: 4, Sayý: 1, Ayyýldýz Matbaasý, Ankara, 1963, s. 30­31.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Altunköprü” (þiir), Kerkük Üzerine Söylenmiþ Þiirler, Ankara, 1963, s. 32.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Tepe” (þiir), Kerkük Üzerine Söylenmiþ Þiirler, Ankara, 1963, s. 33.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Baba­gûrûr” (þiir), Kerkük Üzerine Söylenmiþ Þiirler, Ankara, 1963, s. 34.
02.11.2016 Irak Türkleri Kültür ve Yardýmlaþma Derneði ­ Yazdýr
http://www.irakturkleri.org/yazdir.php?makale=33 3/5
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Biraz ilgi azýcýk insaf”, Türkiye Gazetesi, 19 Mart 1990, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük faciasý”, Türkiye Gazetesi, 11 Þubat 1991, s. 1 ve 11, Ýstanbul.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Türkleri ve Ýnsan Haklarý”, Türkiye Gazetesi, Ýstanbul, 12 Þubat 1991, s. 1 ve
11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Baþbakan’a açýk mektup”, Türkiye Gazetesi, 18 Þubat 1991, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Türkmenler eþit hakka sahip olmalý”, Türkiye Gazetesi, 16 Mart 1991, s. 1 ve 11,
Ýstanbul.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Ýkinci cephenin açýlmamasý tarihi bir hata olmuþtur”, Türkiye Gazetesi, 17 Mart
1991, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Þimdi Irak’ta olabilirdik”, Türkiye Gazetesi, 3 Nisan 1991, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Baþkan eðleniyor”, Türkiye Gazetesi, 8 Nisan 1991, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “36. Paralel”, Türkiye Gazetesi, Ýstanbul, 19 Nisan 1991, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kart”, Türkiye Gazetesi, Ýstanbul, 22 Nisan 1991, s. 1 ve 11.
(Resmi makamlarýmýzca nisyana terk edildiði ifade olunan Irak’taki Türklerin hal­ý hazýr durumlarý ve
gelecekleri ile ilgili olarak Dýþiþlerimizin kartlarý olup olmadýðý sorulmaktadýr, Týpký Kürt Kartý, Kýbrýs Kartý,
Gap Kartý gibi)
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’taki Türkmenistan: Kerkük”, Türkiye Gazetesi, 24 Nisan 1991, Ýstanbul, s. 1
ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Beni kýzdýrmayýn”, Türkiye Gazetesi, 21 Mayýs 1991, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Tarýk Aziz’e Ýlk Þart”, Türkiye Gazetesi, Ýstanbul, 10 Haziran 1991, Ýstanbul, s. 1
ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Biz devleti arýyoruz”, Türkiye Gazetesi, 30 Temmuz 1991, Ýstanbul, s. 1 ve 11
(Saddam’ýn zulmünden kaçan Kerküklü Türklerin sorunlarý ile ilgili).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Ýþte skandal buna derler”, Türkiye Gazetesi, 12 Haziran 1991, Ýstanbul, (s. 1 ve
11).
(Ýstanbul’da toplanan Sosyalist Enternasyonele Iraklý Kürtler davet edildiði halde Türkmenlerin davet
edilmeyiþi dolayýsýyla yazýlmýþtýr).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük Ne Olacak?”, Türkiye Gazetesi, 25 Þubat 1992, Ýstanbul, s. 1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Nizamettin Neftçi’yi kaybettik”, Türkiye Gazetesi, 18 Nisan 1992, Ýstanbul, s. 1
ve 14.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Yine Musul Meselesi”, Türkiye Gazetesi, 5 Aðustos 1992, Ýstanbul, s. 1 ve 15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Göçmen Kerküklülerin dramý”, Türkiye Gazetesi, 20 Nisan 1992, Ýstanbul.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’ýn toprak bütünlüðüne saygý kompleksi”, Türkiye Gazetesi, 29 Temmuz
1992, Ýstanbul, s.1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Yine Musul Meselesi”, Türkiye Gazetesi, 5 Aðustos 1992, Ýstanbul, s.1 ve 15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Saddam’ýn adamlarý”, Türkiye Gazetesi, 6 Eylül 1992, Ýstanbul, s. 1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bize birkaç Doðramacý gerek”, Türkiye Gazetesi, 3 Ekim 1992, Ýstanbul, s. 1 ve
15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük’te Referandum”, Türkiye Gazetesi, 11 Ekim 1992, Ýstanbul, (s.1 ve 10).
02.11.2016 Irak Türkleri Kültür ve Yardýmlaþma Derneði ­ Yazdýr
http://www.irakturkleri.org/yazdir.php?makale=33 4/5
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Saddam’la iþbirliði yapýlmaz”, Türkiye Gazetesi, 12 Ekim 1992, Ýstanbul, s. 1 ve
16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bir Ortadoðu Uzmanýnýn anlattýklarý”, Türkiye Gazetesi, 14 Ekim 1992, Ýstanbul,
s. 1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Eski ve Yeni Ýçiþleri Bakanlarýmýzla birkaç dakika”, Türkiye Gazetesi, 16 Aralýk
1992, Ýstanbul, s. 1 ve 15.
(Türkiye’ye göç eden Iraklý Türkmenlerin ikâmet sorunlarý ile ilgili).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Türkmeneli Türkmeneli”, Türkiye Gazetesi, 1 Ocak 1994, Ýstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Türkmenleri ve Nahit Menteþe’den ricamýz”, Türkiye Gazetesi, 7 Þubat 1994,
Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Fuzûlî’nin 500.yýldönümü ve Ýhsan Doðramacý”, Türkiye Gazetesi, 29 Ekim 1994,
Ýstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Milli Türkmen Partisi”, Türkiye Gazetesi, 27 Kasým 1994, Ýstanbul, s. 1 ve
16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Çekiç Güç hikâye”, Türkiye Gazetesi, 27 Ocak 1995, Ýstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Türkmenleri’ne bir üs verilmeli”, Türkiye Gazetesi, 28 Ocak 1995, Ýstanbul,
s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kuzey Irak’tan çekilirken”, Türkiye Gazetesi, 2 Mayýs 1995, Ýstanbul, s. 1 ve 12.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “2.5 milyon Türkmen’in geleceði ne olacak?”, Türkiye Gazetesi, 22 Aðustos 1995,
Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük Kan Aðlýyor”, Türkiye Gazetesi, 11 Eylül 1995, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bu ne zulüm ki Zehra kendisini yakýyor”, Türkiye Gazetesi, 23 Ocak 1996,
Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Türkmen soydaþlarýmýzýn günahý ne?”, Türkiye Gazetesi, 1 Mart 1996, Ýstanbul, s.
1 ve 15; Türkmen (Irak Türkleri Kültür ve Yardýmlaþma Derneði Ýzmir Þubesi Haber Bülteni), Yýl: 1, Sayý:
4, Eylül 1997, Ýzmir, s. 7.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Habitat’da bir Türkmen”, Türkiye Gazetesi, 19 Haziran 1996, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Çekiç Gücü gören var mý”, Türkiye Gazetesi, 4 Eylül 1996, Ýstanbul, s. 1 ve 15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Biz neredeyiz”, Türkiye Gazetesi, 9 Eylül 1996, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kuzey Irak’ta var mýyýz yok muyuz?”, Türkiye Gazetesi, 13 Eylül 1996, Ýstanbul,
s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Osmanlý bizim bugünkü halimizden daha milliydi”, Türkiye Gazetesi, 15 Eylül
1996, Ýstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bize benzeyen 3 milyon insan”, Türkiye Gazetesi, 25 Eylül 1996, Ýstanbul, s. 1 ve
17.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Ambargoyu delmeliyiz”, Türkiye Gazetesi, 4 Kasým 1996, Ýstanbul,
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Tarlam gam, çiftim hicran”, Türkiye Gazetesi, 18 Aralýk 1996, Ýstanbul, s. 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’ta Türk Varlýðý”, Türkiye Gazetesi, 22 Aralýk 1996, Ýstanbul, s. 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’ta Türk Varlýðý”, Türkiye Gazetesi, 15 Mayýs 1998, Ýstanbul, s. 11.
02.11.2016 Irak Türkleri Kültür ve Yardýmlaþma Derneði ­ Yazdýr
http://www.irakturkleri.org/yazdir.php?makale=33 5/5
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Onlarýn “A” dosyalarý var, peki ya bizim?”, Türkiye Gazetesi, 6 Kasým 1998,
Ýstanbul, s. 14.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Necdet Koçak’ýn aziz ruhuna”, Türkiye Gazetesi, 1 Ocak 1999, Ýstanbul, s. 14.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Þehit Nejdet Koçak’ýn Aziz Hatýrasýna”, Þehit Nejdet Koçak Albümü, Türk
Ocaklarý Genel Merkezi, Türk Yurdu Yayýnlarý: 55, Ankara, 1999, s. 27­29.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “36. Paralel bir Anglo­Amerikan kazýðýdýr”, Türkiye Gazetesi, 9 Mart 2001,
Ýstanbul, s. 8.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük, Kerkük…”, Türkiye Gazetesi, 23 Aðustos 2002, s. 1 ve 11.
(Ýktibas: Kardaþlýk Dergisi, Yýl: 4, Sayý: 15, Temmuz Eylül 2002).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Ýkinci petrol pazarlýðý”, Türkiye Gazetesi, 14 Mart 2003, Ýstanbul, s. 2.
ÖZÜRKMEN, Ömer: “Kerkük ve Musul kurtlar sofrasýnda”, Türkiye Gazetesi, 18 Nisan 2003, Ýstanbul, s.
2.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Erþat Hürmüzlü”, Türkiye Gazetesi, 26 Aralýk 2008, Ýstanbul, s. 2.
KARDAÞLIK 48

Yazar : Ýzzettin KERKÜKhttp://www.irakturkleri.or
Kaynak: http://www.irakturkleri.org/yazdir.php?makale=33

***



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yazar Gabriel Garcia Marquez'in Veda Mektubu
Türk Dünyasýna Adanmýþ Bir Ömür Turan Yazgan
Tarihçi Araþtýrmacý Yazar Necat Çetin'i Kaybettik
Yusuf Ziya Ortaç ve Kaybolan Kelime
Eþekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz
Tolstoy ve Eserleri
Trakya Rüzgarý
Oktay Sinanoðlu'nun Gençlere Vasiyeti
Seferberlik Hikayeleri - Ýbret Almak Ýçin Okunmalý
Klasik Mantýðýn Kurucusu Aristo'yu Kýsaca Tanýyalým

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kim,ne Demiþ? (Ýsimler Alfabetik Sýraya Göredir... )
Sevgi - Gönül - Umut ve Mutluluk Üzerine Aforizmalar
A'dan Z'ye Güzel Sözler
Baþöðretmen Atatürk Öðretmenler Hakkýnda Ne Söyledi?
Barýþ ve Özgürlük Üzerine Özlü Sözler
Dostluk Üzerine Aforizmalar
Erkek ve Kadýn Üzerine Aforizmalar
Acý - Haz - Elem - Üzüntü Üzerine Aforizmalar
Dünya Atatürk'ü Konuþuyor
Atatürk’ün Özgürlük ve Baðýmsýzlýk Konularýndaki Sözleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.