Bir zamanlar bir film izlemiþtim. Afrikada bir þarkýcýnýn peþine düþen yetenek avcýsý, öyle çok zorlukla karþýlaþýyorduki, sonunda hapisaneye düþüyor, o þarkýcýya yaptýðý kaseti bir volkmene takýyor ve tek baþýna yattýðý hücrede dinliyordu.
Sonralarý birisi ona deðdi mi diyordu. Þarkýcýnýn sesini duyduðunda meleklerin sesini duymuþ gibi olduðunu söylüyordu. Tutku böyle birþey olmalý derim zaman zaman kendime. Tutkunun elinden bir kez tuttunmu, seni nerelere sürükleyeceðini bilemezsin. Durduramazsýn. Yön veremezsin. Bazen müzisyenlerin dinledikleri þarkýnýn etkisiyle parmaklarýný hayali bir enstruman çalar gibi kýpýrdattýklarýný görürüm. Onlarý ne kadar kýskandýðýmý tarif edemem. Aðýzlarýndan fýþkýracak bir volkanýn onlarý nasýl kývrandýrdýðýný gördükçe, gýptayla gördükleri parlak hayallerin etkisiyle, yüzlerinin gözlerinin nasýl soluklaþtýðýný, bu dünyanýn dýþýnda bir yerlerden aldýklarý o nefeslerin onlarý nasýl boðduðunu anlarým. Tutku böyle birþeydir çünkü. Ayaklarýn yeryüzü gerçekliðine dokunurken bedenin ve hayallerin baþka bir hayal dünyasýnda yer alýr. Ne o hayal dünyasýnda nefes alabilirsin, ne de gerçek dünyaya dönebilirsin. Bu trans hali bitsin diye dua edersin, ama gerçek dünyaya döndüðünde hayat o kadar yavan ve basit gelirki...Yine pervane gibi dönmek istersin ateþin etrafýnda, yine nefes alamadýðýn o gezegene dönmek istersin. Bu öyle bir acýdýrki ne gerçek hayatta yaþamana izin verir, nede o hayal dünyasýnda ilelebet varolmana. Göðsünden gökyüzüne doðru uçurduðun özgürlüðün sesi ancak bir aný varedebilir. Daha fazlasýný deðil. Ama öyle bir anki, maddeyi yakýp kül eder ve sen o yangýnla tükenirken ve yeniden kendini yaratýrken, hayretle hayallerin yeniden yarattýðý kendine bakarsýn kendin gibi kýrýk aynalarýn yüzlerinde. Sadece bir an için sana verilen özgürlüðü etrafýndakilere duyurmak için çýrpýnýrsýn. Ellerini ayaklarýný baðlayan zincirleri tutup savurmak istersin. Ne yazýkki yapamazsýn. Sana verilen sadece bir andýr çünkü. O kadar! Sanat bir yanýlsama mýdýr sizce? Belki sadece durduðumuzu sandýðýmýz bir yerde olduðumuzu hayal ediyor olabiliriz. Ama sorarým size elimizde algýlardan baþka ne varki? Hissedebildiðimiz kadar insan deðil miyiz? Sorulardan baþka neyimiz varki? Kelimelerden baþka nereye sýðýnabiliriz.
Salonumda Van Gogh'un Yýldýzlý Bir Gece tablosunun kopyasý var. Bazen uzun uzun bakýp sanatçýnýn çektiði ýzdýrabý düþünüyorum. Hissetmenin bedeli çok aðýr deðil mi? Yinede insan kalmanýn tek yolu bu. Umutsuz kalmayýn. Ýnsan kalýn.