Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
Ama cahiller öyle mi? Bİldikleri, daha doğrusu inandıkları zannı en yüksek perdeden, bağıra bağıra, karşılarında hayali düşmanlar varmış gibi seslenerek adeta kavga ederler. Bunu tutku sanırlar. Bunu "tuttuğunu koparmak" sanırlar. O kadar kolay bilgiye ulaşabilinseydi, bunca yıllık bilim ve felsefe tarihini kaldırıp çöpe atmamız gerekirdi. Çünkü böyle insanlara uzun metinler değil sloganlar lazım gelir. Bütün istedikleri hayvan içgüdülerine benzer bir içgüdüyle ele geçirmeye çalıştıkları sürü liderliğidir. Uzun konuşmalar dinleyerek yaqda uzun metinler okuyarak bir derinlik yakalamak gibi amaçları olmaz. Çünkü temel ihtiyaçları karşılamaktan başka gayeleri yoktur. katman katman fikirleri soyarak özüne ulaşmak, renkli ve ayrıntılı hayaller kurmak onları çok ürkütür ve korkutur. Çünkü sürü ancak korkudan, güç gösterilerinden etkilenir. Hayal kurmak, yorgun zihinlerde yapılan ince analizler diğer bireylerde özgürlük hissini geliştirir. Anlam nedir diye sorsanız, size ezberle geç diyecektir. İnsan ne deseniz gözünün önüne büyük sürüler gelecektir. Ama bir konu varki anlaması gerçekten zor! Gerçekte objektif bir bakış açısı yakalamak imkansızdır. Etrafımızdaki gerçekliği 5 duyu ile algıladığımız için doğadan yaptığımız çıkarımlar her zaman bakış açımızı yansıtacaktır. Çünkü duyularımızı biçimlendiren onların belli uyaran şekillerine diğerlerine daha duyarlı olmamızı sağlayan yetiştirilme süremiz içinde bize öğretilen bilgi, metod ve yaşadığımız tramvalardır. Bu kalıpların dışına çıkabilmek imkansızdır. Doğumdan itibaren annemiz veya annenin yerini tutan bir benlik bize hayat hakkında ilk ipuçlarını verir. Korkular, istekler, bıkkınlıklar, öğrenilmiş çaresizlikler hep o "dünya"yla ilk tanışmadan bugüne kadar birikenlerin eseridir. Yani bir konu hakkında çok objektif kalmak pek mümkün değildir. Yani bir anlamda yargılarımız ister istemez hep politik söylemlerle şekillenir. On seneye yakın bir laboratuvarın sorumluluğunu almış biri olarak hemen aklıma deneyler geliyor. Deney aynı şartlarda aynı sonucu tekraren veren metodların uygulanması sonucu ortaya konan verilerdir. Ama üzülerek belirteyim sosyal bilimlerde deneyler tutarlı sonuçlar veremez. Çünkü aynı şartları sağlayamazsınız. Soyut varlıkların ölçümlenmesini yapamazsınızki deneye aynı oranda katasınız. Bir takım vücut salgı bezlerinin salgıladıkları hormanların kişilik üzerinde ne gibi etkileri olduğunu gözlemleyerek ve insanın gelişim süreci takip edilerek birtakım çıkarımlar yapılmaktadır ve tedavide kullanılmaktadır çok şükür. Ama birbirinden birsürü gen farklılıklarıyla ayrılan ve sosyal olarakta çok farklı hayatlar geçirmiş hastaya bir ilacın ne kadar verileceği doktorların tecrübesine ve ustalığına kalmıştır. Allah'a şükür ben fizik deneyleri yapmıştım. Aslında anlatmak istediğim, insan söz konusuysa deneylerin çok işe yarayacağını düşünmek gerçekçi değil. Zaten sosyal deneyler ne için yapılır; Toplumun daha doğru yönetilebilmesi için. Yani algıdan bağımsız bir çıkarım yapmak yada objektif bir yorum yapmak nerdeyse imkansızdır. Çünkü yaşadıklarımız ve öğrendiklerimizle evreni anlamladıran biziz. Dokunduğumuz, gördüğümüz, duyduğumuz, kokladığımız ve hissettiğimiz şeyleri beyinde elektrik sinyallere dönüştürüp "YORUMLAMA" işidir anlamak yada anlamlandırmak. Dikkat ederseniz anlama temas yok, burada anlamlandırma var. Var olan veriyi tanımak için boyamak gibi birşey. Çünkü arada aracılar var. Göz var, kulak var... Gördüğümüz şey gerçekten öyle mi? Bilmiyorum bana öyle görünüyor. Birde elimle tutayım. Biraz daha tanım yapayım. Pürüzlü, renkli, katı. Ne kadar çok tanımlama yaparsanız yapın kelime hazinenizin zenginliği oranında daha çok kelimeyle ifade ettiğiniz objenin özellikleri her zaman manüpüle edilebilir, yada farklı tanımlanabilir. Yaptığımız şey aslında gerçeğin doğasına ait bir yorumdur. Ama bir yorum olduğuna göre referans alınması gereken bir nokta olmalı; Neye göre yada kime göre ? İşte bu yüzden her insan kendi başına bir dünyadır. Bu yüzden onca roman yazılıyor. Her insanın farklı olduğu savından yola çıkarak empati duygumuzu geliştirebilmek için. Ben hep anlamın kendisine temas etmek istemişimdir aslında. Ne zavallıca bir hayal. Onunla bir olmadan, onu içinde hissetmeden anlaşılamayacak "enel hak" cümlesi gibi. Hallacı Mansur gibi. Olsun insanların hikayeleri bana bu imkanı biraz olsun veriyor. Onlar gibi hissedip onlar gibi bakabiliyorum çoğu kez. Anlam olmadan yada yaşadıklarımızın anlamı olmadan bir robottan farksız olduğumuzu düşünüyorum. İçimizde "istek" diye adlandırılabilecek bir cevherin bu karbon içerikli biyolojik organizmayı "irade" diye tanımladığımız bir mekanizma sayesinde anlamlı eylemler meydana getiren zeki bir varlığa dönüştürdüğünü düşünüyorum. Öyle bir zeki varlıkki davranış ve karar süreçlerinde özgür seçimlerini yapabilecek potansiyeli var. Ama bu bir "POTANSİYEL". Yani köle düzenleri ve düşünmeyi unutmuş toplumların üzerinde aslında bir ağırlık. Zor gelir yani o insanlara. Size öğretilen geçmişinize karşı çıkın, yaşadığınız travmaları yenin, ve algılarınızı değiştirin. Ve unutmayın. Nereden bakarsanız bakın insan olduğunuzu unutmayınki ne kadar acı çekerseniz çekin hassas ruhunuzu iyileştirmenin bir yolunu bulun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gökhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |