Yaþam kýsa, sanat uzun, fýrsat aceleci, deney aldatýcýdýr. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Oyunun hiç bir özelliði yok aslýnda, en önemliside bu oyunda kazanan ve kaybeden yok. Uluçýnar babaannem oyunu baþlatmadan önce, iki iki ya da üç üç eþ oluyoruz. Bir tarafta babannem, ben, babam. Diðer tarafta iki amcaoðlu bir de benim birader. Babannem baþ parmaðýný kaldýrarak, ortaya lafý atýyor.''Ha bunuda deyin bakayým kim tututu''. Karþý tarafta cevap hazýr.''Ahmet tututu''.Babaannem lafa hýþýmla tekrar giriyor''O niye tututu''Karþý taraf cevap veriyor''Ya kim tututu''sonra yine restleþme''Bu sefer sen tututu''Ýþte böyle karþýlýklý ayný kelimeler, ayný cümleler, konuþmalarda yer yer hýzlanarak devam edip gidiyor. Sonuç; kazanan yok, gülmek var. Bir de ''El üstünde kimin eli var''oynardýk, bunu da çoðunuz bilirsiniz zaten... Bizim amcaoðullarý, babaanneye sonradan babiþ demeye baþladýlar, o da alýþtý bu isme, çok da hoþuna gider oldu... Televizyonun ilk çýktýðý yýllarda çoðu zaman bakmazdý, sonra sonra bakmaya baþlayýnca, artistlerin öpüþme sahnelerinde''Vuuu toprak baþuza'' der gözlerini kapatýrdý, arada parmaklarýnýn arasýndan bakar, öpüþme sahnesi bitmediyse, tekrar gözlerini açmazdý... Hafta sonlarý çoðu zaman bir evde toplanýr sohbet eder, akordeon çalar, horon oynardýk. Babaanne doksanlý yaþlarda olmasýna raðmen, hadi gel babiþ, barbaþýný sen çek dediðimiz zaman bizi hiç ikiletmez, hem de gözleri parlayarak gelir beþ on saniye bizi oynatýrdý... Çocukluðumuzda bütün namaz dualarýný ondan öðrendik. Bir gün daha onikili yaþlardayýz, sobalý evimizde oturuyoruz, mutfakta bir týkýrtý, bir gürültü, zannerdesin yer gök sarsýlýyor. Dolaplarýn birinin altýnda azman bir fare, görse kedi bile korkar maazallah. Önce anlayamadan hepimiz doluþtuk mutfaða, lakin acayip de korkuyoruz fareden, o arada hareket olunca biraz daha, ben sýçradým mutfak tezgahýnýn üstüne....Babaannem sobanýn maþasýný bir aldý eline, fare önde bu arkada mutfakta dört dönüyorlar. Baðýrýþ, çaðýrýþ, haykýrýþ evi çýnlatýyor gýrýla gidiyor. Neyse babaannem sonunda elinde ki maþa ile fareyi tepeledi de biz de sonunda derin bir oh çektik. Ýþte böyle bizim rahmetli babaannenin hikayeleri...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |