Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Bu işin normali tabi ki değişiyor bünyeye ve cinsiyete göre ama 70 bpm civarlarında. Haliyle kalp; kendini fazlasıyla hissettirdiğinden, Azrail de ‘’Naber lan? Ahanda şimdi burada alayım mı?’’ kafasında kapımı çaldığından, diyorum ki bu yaşananlar normal değil. Beraberinde ilk olarak alkolü kesiyorum. Öyle ya… Hep suçlu o… Gözler hep onun üzerinde… Nitekim bir - iki gün geçiyor, alkol de olmasa durduramıyorum. Bir tık daha arttırıyorum. Yemiyorum, içmiyorum… Muazzam dikkat ediyorum. Yok… Umurunda değil… İnat etti kalp, öldürecek beni… Durmuyor, durduramıyorum. Haliyle diyorum ki bu iş beni aşar… Ben bir bilime, okumuş etmişe görüneyim diyorum. Bakıyor ‘’özel’’ hastanede üstüne doktor cübbesi geçirenler… Senin bu kalp atışları diyor, normal değil diyor. Evet diyorum, çok güzel bir tespit, bence de bu normal değil diyorum. Cevap olarak; hafif de Kıbrıs şivesiyle kafanda kuran abim sen… Psikolojiktir seninki diyorlar. Yapıştırıyorlar sakinleştiriciyi… Haliyle sakinleşiyor, yorgun oluyorum ama kalp durmuyor. Kalp bangır bangır atarken, sakinleştiricinin de etkisiyle sızdığımdan çok da umursamıyorum olan biteni… Sabah kendime bir geliyorum… Kalp; yine koç burcu tadında… Naber? Naber? Vuhuu! Uyandığın iyi oldu, haydi güne hızlı başlayalım, patlatalım lan, patlatalım buraları kafasında takılıyor. Defalarca ya… Defalarca acil, acil, uzman, uzman geziyorum. Sadece ama sadece biri beni dikkate alıyor. Diyor ki evet bu normal değil. Yapıştırıyor holteri… Allah razı olsun, kalp de iş birliği yapıyor. Her isyanı, her durdurulamayışı kayıt altına alınıyor. Sonra? Çare bulunuyor. Diyor ki Hipokrat’ın öz evladı; Ümitsizliğe kapılma. Sende şu var, şunu al, bitti gitti diyor. Hakikaten de öyle oluyor. Buradan selam çaktım kendisine. Şimdi nereye geliyorum? Bakıyorsun kimi kimi bazı siyasi liderlerde ansızın, yok yere çarpıntılar olur olmuş. Geçmiş olsun tabi… Ama niye oldu? Ne oldu da, belki de vücuduna ne enjekte etti de, bilim gözüyle bakarsak, ansızın başladı kah çarpıntıcık, belki de pıhtıcık… Yine de en güzel mesaj Salakdaroğlu’ndan gelmiş. Bol bol dinlensin diyor. Değil mi ya? Dinlenince geçer, hatta belki de psikolojiktir. İşte bu kafayı dinleseydim ben, bu satırları yazamayacaktım. Haliyle olay; ait olduğun yerler, mevkiler değil birader… Liyakat… Hepsi bu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |