Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Thales, bu büyük keşfini paylaşmak istedi. Ama kimse ona inanmıyordu. Onun delirdiğini, saçmaladığını düşünüyorlardı. Onun yerine tanrılara tapıyor, mitolojik hikayelere inanıyorlardı. Thales, bunlara üzülüyordu. Ama yine de vazgeçmiyordu. Bu sırada, iki gence rastladı. Bu iki genç onun en sevdiği dinleyicilerdi. Onlara anlattığı hikayelerle hem onları eğlendiriyor hem de onlara bilgelik aşılamaya çalışıyordu. - Thales amca, nereye gidiyorsun? Bize bir hikaye anlatır mısın? Thales gülümsedi. - Tabii ki anlatırım, dedi. Gel, şu banka oturalım. Gençler sevinçle yanına oturdular. Thales başladı anlatmaya: - Bir zamanlar, çok çok uzaklarda, bir gezegen vardı. Bu gezegenin adı Su idi. Su gezegeni, evrenin en büyük ve en güzel gezegeniydi. Çünkü üzerinde her türlü canlı yaşayabiliyordu. Su gezegeni, kendisini yaratan ve koruyan büyük bir güce sahipti: Arkhe. Gençlerden biri merakla sordu: - Arkhe kimdi? Thales devam etti: - Arkhe, evrenin ilk ana maddesiydi. Her şey ondan doğmuştu. Ateş de, hava da, toprak da... Ama Arkhe'nin en sevdiği şey suydu. Çünkü su, hayatın kaynağıydı. Su, Arkhe'nin yansımasıydı. Gençlerden diğeri heyecanla dinliyordu. - Peki sonra ne oldu? Thales anlatmaya devam etti: - Sonra... Sonra Su gezegeni büyüdükçe büyüdü. Üzerindeki canlılar çoğaldıkça çoğaldı. Ama bu canlılar arasında bazıları vardı ki, Arkhe'ye saygı duymuyorlardı. Onlar, Arkhe'nin gücünü kendilerine mal etmek istiyorlardı. Onlar, suyu kirletiyor, israf ediyor, başka canlılara zarar veriyorlardı. Gençlerden biri üzüldü. - Neden böyle yapıyorlardı? Thales cevapladı: - Çünkü onlar cahildiler. Onlar, Arkhe'nin ne olduğunu bilmiyorlardı. Onlar, suyun sadece bir madde olduğunu sanıyorlardı. Onlar, suyun aslında Arkhe'nin ruhu olduğunu anlamıyorlardı. Gençlerden diğeri kızdı. - Peki Arkhe ne yaptı? Onları cezalandırdı mı? Thales sona yaklaştı: - Evet... Arkhe sabrını yitirdi. Ve büyük bir felaket gönderdi. Su gezegeninin üzerine korkunç bir fırtına çöktü. Şimşekler çaktı, gök gürledi, yağmur yağdı... Ama bu yağmur normal bir yağmur değildi. Bu yağmur, Arkhe'nin öfkesiydi. Bu yağmur, suyu geri almak için gelmişti. Gençlerden biri şaşırdı. - Nasıl yani? Thales bitirdi: - Evet... Arkhe'nin gönderdiği yağmur, su gezegeninin üzerindeki bütün suyu emdi. Suyu, Arkhe'ye geri götürdü. Su gezegeni kurudu. Üzerindeki canlılar öldü. Sadece suya saygı duyanlar kurtuldu. Onlar, Arkhe'nin lütfuna erdiler. Onlar, Arkhe ile birlikte yeni bir gezegene gittiler. Bu gezegenin adı Dünya idi. Gençler hayranlıkla baktı Thales'e. - Vay be... Ne güzel bir hikaye... Peki bu hikaye gerçek mi? Thales gülümsedi. - Belki... Belki de değil... Ama siz yine de suya saygı duyun. Çünkü su, Arkhe'nin ruhudur. Su, hayatın kaynağıdır. Su, evrenin sırrıdır. Thales, bu sözlerle kalktı ve yürümeye devam etti. Gençler de onun arkasından bakakaldılar. Thales, evrenin ilk ana maddesi olan Arkhe'yi bulmuştu. Ama bunu kimse anlamıyordu. Oysa Arkhe, her şeyin kaynağı ve evrenin sırrıydı. ---- Merhaba arkadaşlar, bu öykümüz ile felsefenin doğuşunu konuşacağız. Felsefe, insanın varlık, bilgi, değer, ahlak, siyaset gibi temel sorunlara akılcı ve sistematik bir şekilde cevap arama çabasıdır. Felsefe, her şeyi sorgulayan ve eleştiren bir düşünce tarzıdır. Felsefe, mitoloji ve dine dayalı açıklamalardan sıyrılarak, akla dayalı bir düşünce sistemi olarak gelişmiştir. Felsefenin ilk olarak M.Ö. 7. yüzyılda İyonya uygarlığında, Milet kentinde ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Milet kenti, ticaret ve kültür merkezi olan işlek bir liman kentiydi. Burada yaşayan insanlar, farklı kültürlerden etkilenmiş ve bilgi birikimi kazanmışlardı. Bu elverişli ortam, felsefenin kurucusu olarak kabul edilen Thales gibi düşünürlerin çıkmasına olanak sağlamıştır. Thales, evrenin ilk ana maddesi olan Arkhe'yi araştırmıştır. Arkhe, her şeyin kaynağı ve evrenin sırrıdır. Thales, Arkhe'nin su olduğunu bulmuştur. Çünkü su, her şeyin içinde var oluyordu. Su, hayatın kaynağıydı. Su, Arkhe'nin yansımasıydı. Thales, bunu akıl yürütme ve gözlem yoluyla bulmuştur. Thales'ten sonra gelen Anaksimenes ve Anaksimandros da Arkhe sorununa farklı cevaplar vermişlerdir. Anaksimenes, Arkhe'nin hava olduğunu söylemiştir. Anaksimandros ise Arkhe'nin belirli bir madde olmadığını, sınırsız ve belirsiz bir ilke olduğunu söylemiştir. Bu üç düşünür, doğa filozofları olarak adlandırılır. Çünkü onlar doğal olayları ve oluşumları açıklarken tanrılara değil, ateş, hava, toprak, su gibi gözlemlenebilir elementlere başvurmuşlardır. Felsefe böylece İyonya'da başlamıştır. Daha sonra felsefe başka yerlere de yayılmıştır. Sokrates ile birlikte felsefe insan ve toplum sorunlarına yönelmiştir. ----
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yaver ARANCIOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |