Hikmetli Adamın Dersi

Bu öykü, felsefe ve hikmet arasındaki ilişkiyi anlatan bir metni, deneysel bir biçimde sokratik yöntemi kullanarak yeniden yazmaktadır. Sokrates, Atinanın en ünlü filozofu, kendisine hikmetli bir adam diye tanıtılan biriyle karşılaşır. Bu adam, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye sahip olduğunu iddia etmektedir. Sokrates ise onu sorgulamaya başlar ve ona gerçek hikmetin ne olduğunu gösterir. Bu öykü, felsefenin sorgulama, eleştiri ve özgür düşünme temellerini vurgulamakta ve okuyucuyu kendi bilgisini sınama ve geliştirme konusunda teşvik etmektedir.

yazı resimYZ

Sokrates, Atinanın en ünlü filozofu, bir gün pazar yerinde yürürken, kendisine hikmetli bir adam diye tanıtılan biriyle karşılaştı. Bu adam, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye sahip olduğunu iddia ediyordu. Sokrates, merakla yanına yaklaştı ve ona sordu:

Sen kimsin?

Ben hikmetli bir adamım.

Hikmet nedir?

Hikmet, bütün olan bitenlerin esasını bilmektir.

Peki, sen bütün olan bitenlerin esasını biliyor musun?

Evet, biliyorum.

Nasıl biliyorsun?

Çünkü hikmet tümel bir bilgidir, yani her şeyi kuşatan bilgidir.

Her şeyi kuşatan bilgi nasıl elde edilir?

Akıl yoluyla elde edilir.

Akıl yoluyla her şeyi bilebilir misin?

Evet, bilebilirim.

Öyleyse bana şunu söyle: Bu elma nasıl oluştu?

Bu elma, tohumdan oluştu.

Tohum nasıl oluştu?

Ağaçtan oluştu.

Ağaç nasıl oluştu?

Topraktan oluştu.

Toprak nasıl oluştu?

Su ve ateşten oluştu.

Su ve ateş nasıl oluştu?

Havadan oluştu.

Hava nasıl oluştu?

Adam, bu soruya cevap veremedi. Sokrates, gülümseyerek devam etti:

Görüyorsun, sen hikmetli değilsin. Sen sadece akıl yoluyla ulaştığın sonuçları tekrarlıyorsun. Ama bu sonuçlar tam ve bütün bir bilgi değildir. Çünkü her şeyin nedenini ve sonucunu açıklayamazsın. Senin bilgin parçalı ve sınırlıdır. Felsefe ise böyle bir iddiada değildir. Felsefe, hikmete ulaşma amacında değildir. Felsefe, hikmeti sevme ve ona yönelme anlamında bir bilgidir. Felsefe, sorgulamayı esas alır. Felsefe, kendini ve dünyayı tanımaya çalışır. Felsefe, her zaman daha fazlasını öğrenmek ister. Felsefe, hiçbir zaman kendini hikmetli sanmaz.
Adam, Sokratesin sözleri karşısında şaşırdı ve utandı. Sokrates ise ona dostça bir tavsiyede bulundu:

Eğer gerçekten hikmetli olmak istiyorsan, önce kendini tanımaya çalış. Çünkü kendini tanımayan hiçbir şeyi bilemez.

----
Bu metni öyküyü de gözönüne alarak şöyle bir sınıfta ders verir gibi anlatabilirim:

---

Bu öykümüz ile felsefe ve hikmet arasındaki ilişkiyi konuşacağız. Felsefe, bildiğiniz gibi, varlık, bilgi ve değer gibi temel kavramları sorgulayan bir bilimdir. Felsefe, bu kavramlar hakkında kesin ve nihai bir bilgiye ulaşmayı amaçlamaz. Felsefe, bu kavramları anlamaya ve yorumlamaya çalışır. Felsefe, bu kavramlar üzerine düşünmeyi ve tartışmayı sever. Felsefe, bu kavramlarla ilgili farklı görüşleri ve teorileri eleştirir ve karşılaştırır. Felsefe, bu kavramlarla ilgili yeni sorular ve problemler ortaya koyar. Felsefe, bu kavramlarla ilgili bilgisini sürekli geliştirmeye ve güncellemeye çalışır.

Hikmet ise, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye ulaşılmasına denir. Hikmet, bütün olan bitenlerin esasını bilmektir. Hikmet tümel bir bilgidir, yani her şeyi kuşatan bilgidir. Hikmet, bu kavramlar hakkında kesin ve nihai bir bilgiye sahip olduğunu iddia eder. Hikmet, bu kavramları açıklamak için tek bir ilke veya yasa kullanır. Hikmet, bu kavramlar üzerine düşünmeyi ve tartışmayı gereksiz bulur. Hikmet, bu kavramlarla ilgili farklı görüşleri ve teorileri reddeder veya yok sayar. Hikmet, bu kavramlarla ilgili soru ve problemleri çözülmüş kabul eder. Hikmet, bu kavramlarla ilgili bilgisini değiştirmeye veya güncellemeye ihtiyaç duymaz.

Gördüğünüz gibi, felsefe ve hikmet arasında önemli bir fark vardır. Felsefe, hikmete ulaşma amacında değildir. Felsefe, hikmeti sevme ve ona yönelme anlamında bir bilgidir. Felsefe, hikmete ulaşmanın mümkün olmadığını veya en azından çok zor olduğunu düşünür. Felsefe, hikmete ulaştığını iddia edenleri şüpheyle karşılar. Felsefe, hikmete ulaşmak yerine, hikmete yaklaşmaya çalışır.

Bu öyküde Sokrates adlı ünlü bir filozofun pazar yerinde kendisine hikmetli bir adam diye tanıtılan biriyle yaptığı sorgulayıcı diyalog anlatılıyor. Bu adam, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye sahip olduğunu iddia ediyor. Sokrates ise onu sorgulamaya başlıyor ve ona gerçek hikmetin ne olduğunu gösteriyor.
----

Başa Dön