"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
Makarna bu her ne kadar çok kolay pişse de, yine de bazen dikkat etmek gerek. Suyuna bol tuz katmak gerek ki makarnalar birbirine yapışmasın. Süzerken de suyunu iyi süzmek lazım. Üzerine biraz ketçap, hadi buyurun, afiyet olsun... Makarnanın başkenti bildiğinizi gibi İtalya... Orada her çeşit makarna var. Hani bizim Lazların hamsinin her çeşidini, hatta tatlısını bile yapması gibi, makarnanın da sanırım İtalya da tahmin edemeyeceğimiz kadar çeşidi vardır... Spagettisinden tutunda, Lazanyasına kadar... ’’Çinlilerin milattan önce 5000 civarında makarna türü yiyecekler imal edip yedikleri düşünülüyor. Bazı araştırmacılar 1271’de Çin’e bir yolculuk yapan Marco Polo’nun makarnayı 13’üncü yüzyılda İtalya’ya getirdiğini savunuyor.’’ Dünya üzerinde 600 den fazla da çeşidi varmış bu güzel yemek makarnanın. Amerika’nın üçüncü başkanı Thomas Jefferson, 1789 yılında Amerika’ya makarna getiren kişi olarak bilinir... Yapılan araştırmalar makarnanın, beyaz ekmek gibi diğer karbonhidratların eşdeğer bir yüküne kıyasla, bir yemekten sonra insanlarda kan şekerindeki artışı azalttığını ortaya çıkardı. Makarna kelimesinin evrensel olduğunu düşünürsünüz. Aslında değil. Farklı dillerde farklı bir anlamı vardır. Yunancada “Arpa Lapası” anlamına gelirken, Latince’ de “hamur böreği” anlamına gelir. Dünya’nın en kolay yemeklerinden birisi at suya, yapışmasın diye hafif tuzunu ekle, suyun kaynamasını bekle, daha sonra suyunu süzdür, biraz beklet, tabaklara koy, afiyet olsun. Hele de öğrenci mutfaklarının baş tacıdır ki benim öğrencilik yıllarımda da öyleydi... Ha onu da biliyorsunuzdur mutlaka, bu makarnalar, normal buğdaydan değil de, durum buğdayından yapılıyor bildiğim kadarıyla... Ben spagettisini severim bazısı da fiyonk makarnayı sever. Yalnız makarna ile ekmek yememenizi tavsiye ederim, bunu da ben değil beslenme uzmanları söylüyor, zararlıymış, ikisinin de içeriği nişasta olduğu için. Esprili bir vatandaşta ’’Fırında makarna yiyecektim fırına sığmadım.’’ demiş... Ne iyi etmiş...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |