Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir.
-Cervantes |
|
||||||||||
|
- Vay Yasin abim! Nasılsınız? Yüzünüzü gören cennetlik, hangi rüzgar attı sizleri Balat'a? - Allah'a çok şükür iyi olmaya çalışıyoruz be Orhun. Asıl seni sormalı. Boğaziçi'nde ortam nasıl, manita filan yaptın mı? - Yok be abim. Kazandık ama zar zor okuyoruz, yeterli zaman yok o dediğiniz işlere. Akşamları restoranlara kuryelik yapıyorum, gündüz de derslere koşturmaca. Siz asıl neden geldiniz buralara? - Hay çocuk! Oldum olası ne meraklısın ya. Ayasofya'ya cumaya gittiydim. Çıkışta da nineme uğrayayım dedim. Kadıncağızın dizleri mi ne kireçlenmiş, istediği emaneti poşette getirdim işte. - İyi inşallah şifa olur teyzeme, dizlerine mi sürecek içindekileri. - Valla bilmiyorum Orhun, ahiret sorularına başladın gene. Kadıncağız istedi getirdim. - Abi kusura bakma bu arada. Düğününe gelemedik, o ara finallerim vardı. Annem de rahatsızdı biraz. Yengeyle harika bir ikili olmuşsunuz ama. Dünyayı geziyonuz, tozuyonuz. Yeni jipiniz de hayırlı uğurlu olsun, Allah kazalardan türlü kötülüklerden korusun. - Amin Orhun amin. Senin de kısmetin açılır inşallah. Gerçi bu devirde çok ama çok zor. Edep, adap sahibi ve namuslu bir hanımevladının karşına çıkmasını çok isterim. Çok şükür işlerimiz de tıkırında. İki sokak ötede yeni bir inşaatımıza başladık. Ultra zengin Arap turistlere otel yapacağız, belki duymuşsundur. - Bilmez miyim abim benim, bütün mahalleli icraatlerinizden gururla bahsediyoruz. Koca koca yazıyor ya "Tongüloğulları İnşaat'ın Proje Alanıdır". Göğsümüz kabarıyor, her önünden geçişimizde. Allah işinizi gücünüzü hep rast getirsin inşallah. - Sağol varol Orhun, haydin bana müsaade. Bir toplantım var gecikmeyeyim. - Tamam abi, instagramda paylaşımlarınızı takip ediyoz. Güzel yorumlarımızı da her daim yazıyoz. Sen mahallemizin fahri muhtarısın ya, canımız kadar seviyoruz seni bilesin. - Tamam Orhun tamam, iyi gazladın gene eşek sıpası seni. Al şurdan bini, birkaç market ihtiyacınızı giderirsiniz. Birgül teyzeye selamlarımı iletirsin. - Allah senden razı olsun abim, gene cömertliğini, yiğitliğini, büyüklüğünü gösterdin. Sen ne bulunmaz bir insansın ya. Ver ellerinden öpeyim! - Dur adam, dur! Yaşıtız be Orhun! Bir gören olacak. Olur mu öyle şey, aaa lütfen. - Bi an kendimi kaybettim, sizi gücendirdiysem affola abim. - Şu karşıdan geçen kız, el sallıyor bize. Bu sarışın kız bize gülüyor be Orhun, o kim? - Ha o mu? Karşı komşumuz Natali abim. Ukrayna'dan zamanında göç ettiler anası ve iki küçük erkek kardeşiyle. O da Boğaziçi'nde okuyor. Temizliğe gidiyor bu saatlerde ikinci öğretim ama o. Akşam dersleri oluyor onun. - La olum ne hödük adamsın! Söylesene daha önceden, böyle genç ve dinamik bir tanıdığım var, işe almayı düşünür müsün, desene sanki yabancıyız. - İşçi aradığını bilmiyordum abi, söylerim akşam ona. - Söyle söyle yarın gelsin bana. Ne yapar la başka bu kız? - Birlikte yaratıcı yazarlık kursuna katılıyoduk. Bütün klasikleri hatim etmiş abi inanamazsın. Zehir gibi kafası var. Bir öyküler yazıyor aklın hayalin şaşar. Üniversitedeki bir hocadan ders alıyoduk salı akşamları. - Çok iyi, kültürlü olması önemli tabi. Ben de uzay programına başvurmuştum. Elemelerin çoğunu geçtik. Allah nasip ederse ilk uzaya çıkan Türk ben olacağım. Tüm sitelerde boy boy fotoğrafım çıkacak yakında. Sen de karalıyor musun yoksa la bi şeyler? - Yazarlık kursundan hocamız bir ay önce Kenya'ya gitmişti. Üniversite oradaki kabilelerin etnik kökenlerini incelesin, diye yollamış. Meğer adamlar yamyammış. - Vay anasını! - Ya abim. Sonra adamı tan vaktinde yemişler. Türkiye nota vermiş Kenya'ya, akademisyenimize neden sahip çıkamadınız, diye. Kenya tutuşmuş hay aksi araştırmacının yenmesine nasıl göz yumduk, reis bizi ayaklarının altında çiğneyecek demişler. - Hay Allah üzüldüm adamcağıza ya. Reis haklarından gelmiştir ama onların, kanımız yerde kalmaz. - Sonra abi Kenya adamdan arta kalanları bir bavula koymuş, Mısır'a yollamış. - Mısır ne alaka ya? - Hikayenin can alıcı noktasına geliyoruz. Mısırlılar Ali hocamızı mumyalamışlar. Adama bir anda can gelmiş. Haftaya dersimiz var. bakalım nasıl olacak? - Vay anasını çok ilginç ben de geleyim ilk dersine merak ettim şimdi, nasıl olur öyle bir şey? - Yok abi yok sen beni yanlış anladın. Sordun ya bir şeyler karalıyor musun, hah işte bu hikayeyi yazdım işte. - Valla bravo gerçek sandım bi an ha! Yalan yok olum bizde. Afferim aslan parçası böyle devam et. Bizim de bir köylümüz geçen kasabaya gidecem demiş, çıkmış yola. Bir hafta boyunca ortalıktan kaybolmuş, sonra bir kümeste ölü bulmuşlar. Çok ilginç değil mi? Bunun da hikayesini yazarsın, kıyağım olsun sana. Yalnız o kızı sallama! Yarın, sabah namazından sonra gelsin ofisimize. - Tamam abim o iş bende, akşam konuşacağım. - Haydi selametle kardeşim. - Allah'ın nurları yolunuzu hep aydınlatsın abim, çok teşekkür ederim yardımınız için. - Sen yeter ki unutma Orhun, ben kaçar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emre Ertuhi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |