Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Niye? Kabul ediyorum ve edilmesini de istiyorum. Herkesin; bilgi seviyesi, yaratılışı ve hayata bakışı bir deniz derya değil; o yüzden biraz daha ırmak, biraz daha akarsu tadında satırlarımı sınırlamaya dikkat ediyorum. Bu yüzden de; bu gece de, kaç sene önceki satırlarımda yazdığım şeyleri biraz daha toparlayıp, biraz daha anlaşılır seviyeye getirmek istiyorum. Güzel dostlar… Bizler; Avrupa’da yaşamıyoruz. Bizler; Anadolu denilen topraklarda yaşıyoruz. Tarihe açıp bakarsanız, Dünya’daki en bereketli, en verimli ve çokça savaşın olduğu topraklar, bu topraklar... Bu da haliyle şu demek… Bu topraklarda yaşayan toplum, ne olursa olsun bir bütün halinde kalmalı, birbirini korumalı, aynı çatıda yaşadığını kabullenmeli. Niye? Aksi takdirde her seferinde olduğu gibi özgürlük yalanları gelecek… Ki bunu SSCB’de gördük… Yugoslavya’da gördük ve çok daha öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda da gördük… Tüm milletler; buyundurluğunda olduğu devletler karşısında vakti zamanında özgürlüklerini kazandı… Sonrasında oldu? Bir İngiltere, Bir Almanya, Bir Fransa mı oldular? Bak mesela… Filistin vaktiyle özgürlüğünü kazandı. Sonucu ne oldu? Lübnan, Irak, İran, Suriye… Hepsi özgür ülkeler… Ne oldu sonucunda? İsrail; siz birileri kediye zarar verdi diye ağlarken, binlerce insan öldürdü ve sınırlarını genişlettikçe genişletti. Haliyle… Bu işler sizin bildiğiniz, haliyle size gösterilen şeyler gibi olmuyor… Bu işler kah ahlaken, kah adaleten çürüyen bir Çınar’a, güneş gibi doğan, ibret olsun diye de herkesin gözdesi olan İstanbul yerine, bakir topraklarıyla Ankara’yı başkent yapan, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, Türkiye Türklerindir kafasında oluyor. Aynı zamanda da ekleyeyim, Ne mutlu Türküm diyene… Ne demek bu? İster Yahudi ol… İster Hıristiyan… İster Müslüman… İster günümüzde popüler oldu diye Ateist… İster vaktiyle Rusya’dan göç, istersen Bulgaristan’dan… İster kanında Ermeni, ister Kürt, ister İtalyan kanı dolaşsın. Konu hiçbir zaman köken değildir. Konu; Misak-ı milli sınırlarıyla belirlenen bu topraklar Türk’ün toprağıdır. Bu toprakların sahibi olan ülke de Türkiye’dir. Hepsi bu kadar basitti… Tabi ki sen yine ailenle kendi babaannenden gelen kendi dilinde konuş, kendi geleneklerini yaşat… Bunlar sıkıntı değil ki… Sıkıntı şu… Bazı iyi aile evlatları; özgürlük adı altında bazılarınızı yalnızlaştırmak istiyor, beraberinde de işgal edip, yine bazılarınızı biat eder hale getirmek istiyor. O yüzden evet, her şeyde olduğu gibi hiçbir şey mükemmel değil ama olası tehditler sonrasında, elde tutulan hiçbir şey yapamayacağınızı da düşünürsek, en doğrusu yine bu yüce devletin parçası olmak olacaktır. Dahasını da yazabilirim… Amma velakin kabul edelim ki; ne yazmalarım bir şeyleri değiştirecek ne de sonrasında olabilecekler karşısında, medyaya biat eden sizler, gerçekleri görmek isteyeceksiniz. Haliyle… Bu yazım biraz ara verdiğim bir yazım olacak… Yoruldum çünkü… Defalarca aynı şeyler konuşuluyor ve sonrasında olası sonuçlar hiçbir şekilde görülmüyor… Öylece yaşanılıyor… Öylece var olunuyor… Umutsuz durumlar yoktur evet ama umudunu yitiren insanlar pekala vardır. Fikirler de pekala ölebiliyor, çünkü okumuyorlar… Ki en başta dendiği gibi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |