|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
9 Aralık 2004
Concerto Grossi No: 1 B Minor Opus: 37
Faik Murat Müftüler
Birinci keman, ikinci keman, viyola ve çellolar, flütler, obua, klavzen... Hepsi hazır. Şef bagetiyle nota sehpasına çift tıkladı. Son bir iki öksürük. Sessizlik...Şşşşşt. |
|
Lento Assai
(Pianissimo) Yalnızlık, son nefesimde sonsuza dek ruhuma sahip olacakken, koskoca dünyada neden peşimi bırakmaz? (MezzoForte) Kabir toprağıyla kaburgalarımın çevresini sarıp bedenimin, hiçbir sevgilimin sahip olamadığı kadar derinliklerine işleyebilecekken, neden daha bu günden köprücük kemiklerimin kavşağına düğümlenip kalıyor? (Forte) (Accelerando) O kavşaktaki yutamadığım fazlalık her neyse, illaki göz pınarlarımdan mı çıkması gerekiyor? (Fortissimo) Bu Allah’ın cezaları hiç ağlayan adam görmemiş mi? (DeCrescendo) (Rallentando) Neden herkes bana bakıyor? (Teneramente) (Point d’orgue) Neden? (Fine)
Andante Non Troppo
(MezzoForte) Evin dışında hapismişim meğer. Ağlama özgürlüğüm bile alınmış elimden. (Crescendo) Duvarları yumruklama, kanepedeki kırlenti koparırcasına ısırarak ıkınır çığlıklar atma, (Forte) en sevdiğim bira bardağını duvarda parçalama özgürlüklerim sadece evimdeymiş. (Pianissimo) (Ritardando) Başımı dizlerimin arasına sıkıştırıp temposunu yürek çırpıntılarından alan bir metronom gibi ileri geri sallanma özgürlüğüm de yokmuş burada. (A Tempo) (Crescendo) Yarım saat önce velayetini bana bıraktığın aşkımızın, (Tek ucu apansız bırakılıp suratımın ortasında patlayan gergin bir paket lastiği gibi) göğsümün üzerine inen ağırlığını karşılayabilme adına göstermek isteyeceğim her türlü akıl dışı reaksiyonu evime saklamam gerekiyormuş meğer.
Allegro Vivace
(Staccato) Neden diye sormayacağım (Staccato) Nedenlerin senin olsun. (Staccato) Beni aptal yerine koyan “Çünkü”lerin de (Staccato) Cehennemin dibine kadar yolun var. (Staccato) Bana verdiklerin de sana verdiklerim de toprağın olsun. (Staccato) Bana acı veren sen değilsin. Ben yarattım aşkını. Sen sadece esinimsin. (Ritardando) Şimdi kendi süslediğim dünyamı dağıtıyorum. Bu kadehteki ruj izin kadar. (Fortissimo) Ah! (Forte) Ah! Ah! Tanrım!
(Es)
(Pianissimo) Avucumda kırık cam parçaları şimdi ruj izinden de kızıl. Parmaklarımdan yer seramiğinin üzerine damlayan kanlara sormalı (Teneramente) “Kalbimden geliyorsunuz. Güzel gözlümü gördünüz mü orada?” diye. (MezzoForte) Alacağım yanıttan korkuma, buldukları cam kesiği tünelden sızan firarilere bir şey diyemedim. (Animado) Belli ki senden kaçıyorlar; bana bile aldırmadan. Sen de gitsen onlarla. Sonra seramiklerin üzerinden kağıt havlu ile silip tamamen gittiğinden emin olana kadar yastığımın altında saklasam pıhtılaşmış, kurumuş güzelliğini. (Accelerando) Sonra buzdolabımın üzerinde duran bakır sahanın içinde, üzerine şarap döküp yaksam. Şarabın kalanını içip kan ve kâğıt tütsüsüne boğulsam. (A Tempo) (Pianossimo) (Estinto) Yararı olur mu ki?
Adagio
(Ritenuto) Beş saattir midemin, hayvani güdüleriyle gurul gurul çığrındığını duyuyorum. (Forte) Bağırsın hayvan. (Sforzando) Umurumda bile değil. (Saltato) O ne anlar aşktan, sevdadan, ayrılıktan? (Diminuendo) Böyle gözlerim kapalı durunca, çenemden sızan göz yaşlarımı sanki saçların değiyormuş gibi duyumsuyorum. Silmiyorum. (MezzoForte) Gün doğuyor olmalı. Yüzümde bir sıcaklık var; eminim güneşindir...
Moderato
(MezzoForte) Seni mi sevdim yoksa seni sevmeyi mi? (Piano) Çikolatayı mı severiz yoksa çikolatayı yemeyi mi? (Forte) Demek ki seni sevmeyi sevdim. (MezzoForte) Terk edişinle benden mi kaçtın, yoksa aşkımdan mı? (Forte) Yağmurdan mı kaçarız, ıslanmaktan mı? (Piano) Demek ki aşkımdan kaçtın.
(Fortissimo) Neden böyle cevap aramalarıma batmışım gırtlağıma kadar? (Accelerando) Bulsam gerçeği geri getirebilir mi seni? (Staccato) Ya da ben ister miyim dönüşünü. (A Tempo) (Staccato) Çaresizlikten başka nedir ki aşk?
Larghetto Affetuoso
(Marcato) (Rinforzando) Çiklet kağıtlarına kadar düşmüş aşk edebiyatının neresinde olduğumu bilmeden yazıyorum aşkın anlamını. (Crescendo) Aman ne büyüksün MuratHoca. İşin sırrını çözmüşsün de belli etmezsin kendine bile. Terk edilmeseydin eğer, yarinin elleri mi olurdu elinde şimdi sarhoş tembelliğiyle sevdanın; (Sforzando) yoksa kış uykusundan uyandırdığın kalemini mi oynatırdın saman kağıtlarının üstünde; hamamda karıların nasıl bayıldığını göstersin diye? (Morendo) Dilini ve elini çözen acılarından başka ne ki? (Point D’orgue)
(A Tempo) Çaresizlikten başka nedir ki aşk? (Accelerando) Yokken ulaşılamazlığın, varken anlatılamazlığın çaresizliği. Ne çok acı çektim insan evladının icat ettiği en zavallı sözü “Seni seviyorum”u söylerken sana. (Prestosimmo) Acizliği sözün özünden değildi tabii ki. Körler diyarının kralıdır tek gözü gören. Ben iki gözümle krallarını da alaşağı etmişim tahtından. Sözün özü değil körün gözüymüş aczi anlatamazlığın. (Piano-Forte) İşte o kör sensin.
Grave
(MezzoForte) Kırksekiz saattir gelmeyen sen değilsin; uyku... (Spiccato) (Morendo) Kolum masada, alnım kolumda, yazım alnımda, sen yazımda, aklım sende, hepsi aklımda. (Pianossimo) Her şey hazır ama uyku yok. (Es) (Diminuendo) (Rallentendo) Ders saat onda. Buket de biliyor muydu? (Molto ritardando) Kedinin mamasını vermedim. (Piano Pianossimo) Başlat, bilgisayarı kapat, tamam, “Kaydetmek istiyor musunuz?”,hayır , windows kapatılıyor, karanlık, hhhhhh. (Point D’orgue) (Da Capo Al Fine)
:: Uyudum...(!) |
Gönderen: Burcu Yıldızer / Ankara/Türkiye
|
6 Ocak 2005 |
|
| "Avucumda kırık cam parçaları şimdi ruj izinden de kızıl. Parmaklarımdan yer seramiğinin üzerine damlayan kanlara sormalı"
Güzel bir derinlik var cümlelerinizde.. Gerçi alıntılayabileceğim birçok cümle var.. Bu cümleler nedense çok daha fazla ilgimi çekti.. Kanatarak mı yaşanır sevda dedikleri? Kanayınca mı aldatılır ruhun çömezliği? Söylenecek nice cümle var; söylenmemesi gereken kadar...
Seslerin titreşimi sevdanızın ritmi olsun her daim...
Işık ve sevgiyle kalın |
:: ev hapsi |
Gönderen: peri sim eldivenoğlu / Ankara/Türkiye
|
2 Ocak 2005 |
|
| bilirim kafanı duvarlara vurmanın, topuklarını parkeye çarpa çarpa yürüyüp hiç acı hissetmemenin, duvarlara fırlattığın telefonlar yüzünden işittiğin azarların, attığın çığlıklar yüzünden kim ölüyor diye gelen komşulara kapıyı açmamanın
evine/eve/evlere mahsus olduğunu.. |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
Faik Murat Müftüler kimdir? |
|
|
Profesyonel hayalperest , amatör yazar
Etkilendiği Yazarlar:
Orhan Pamuk'u çok beğenirim . Etkilenmeye çalıştım , beceremedim . Taklit bile edemem .
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|