eskilerden esti rüzgar
hoyrat kollarında kurumuş bir yaprak
bir tokat gibi patladı yağmur
göz yaşlarımda kaynadı ıssızlığım sımsıcak
silik bir melodinin
küflenmiş notası çınladı
ağlayan her namede
gözlerinden bir iz saplandı yine günüme
yitik bir düşün ardından
kırılan kalemlerde
tükendi yaşanmışlığın izleri
sürrealist bir tabloda geçmiş
ilk kez verilen sözler birbirine
ilk kez tutulmadı
yanan fotoğrafların arasında
duman duman gözlerin…bir fısıltı sözlerin
deli divane yılların kahpe vurgunu
çöreklendi yüreğe
her damlada damarımda zehrin
yandıkça yanıyor/acıyor…canım
eriyen günlerin
eriyen güneşinden
aşk çaldı gece
seviştikçe azaldım…azaldıkça seviştim
namert oldu yıldızlar…sönük geceler
unutulmuş dualar oralarda
ellerde kan damlaları…dilbaz bir sessizlik
densiz bir sözün içinden fırladı(n)
uçuşuyor anılar/kelebeklerin ömrü ne kısa
izninle…bugün kendimi çırılçıplak anılara vereceğim
çığlıkların arasında duyulan…kıpkırmızı
olmazların arasında ateş dansında
küllerin arasından yeniden doğan özlem
yalnızlığın içimi kemirdiği yatağımın soğuğunda küçüldüm bir cenin gibi…yeniden doğmak istiyorum