"Yumuþak olma ezilirsin, sert olma kýrýlýrsýn." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yaðmur çiselemeye baþlýyor. Güç bulmak niyetiyle baston gibi sapýna dayandýðým þemsiyeme gerçek görevini hatýrlatmak için öne doðru uzatýp açýyorum. Kocaman simsiyah bir gölge kaplýyor üstümü. Islanmaktan kaçýnýyormuþum gibi biraz öne eðiyorum þemsiyeyi ve karþýmda duran insanlarla göz temasýný gizlice engelliyorum. Þimdi tek baþýnayým ve sanki bu yüzden içim biraz daha rahat. Gözlerim ister istemez eðik duran baþýmýn kontrolü dahilinde, karþýmda dizilmiþ ayakkabýlara kayýyor. Yaðmurla yumuþamýþ topraða gömülen topuklar, üstünde su damlalarýnýn durduðu pýrýl pýrýl parlayan rugan ayakkabýlar, ince bileklerden yukarý týrmanan siyah çoraplar ve hemen yanýnda bacaklarýn gerisini görmek istermiþ gibi uzun topuklara yanaþmýþ geniþ erkek ayakkabýlarý. Bu sefer gözlerim kýyaslama yapmak için kendi ayakkabýlarýma kayýyor. Çok þýk olduklarýný söyleyemem. Kenarlarýna çamur bulaþmýþ, evden çýkmadan önce parlasýnlar diye fýrçalamama raðmen þimdi toprakla karýþýk sýçrayan yaðmur suyundan matlaþmýþ duruyorlar. Genel bir görünüm olarak kendimi düþündüðümde, bu doðanýn bile þýklýklarýna gölge düþüremediði insanlarýn yanýnda oldukça mütevazý kaldýðýmý fark ediyorum. Bugünün rengi siyah; bu duruma ayak uyduran kara bulutlarýn baþýmýzda toplanmasýndan da anlaþýlacaðý gibi. Karanlýðýn lordlarý ve leydileri karþýmda portreleri yapýlmaktaymýþ gibi poz verirken, gözüm karanfillerin kýrmýzý rengine takýlýyor. Hayatta bu kadar çok renk varken, bizim fakirliðimize bak diye geçiriyorum aklýmdan. Babam olsaydý… susuyorum. Þemsiyemin üstüne vuran küçük trompetçi yaðmur damlalarýnýn senfonisini dinliyorum. Arka fonda bir uðultu var. Konuþanlar bandosu; fýsýltýlar ve hýçkýrýklar. Hepsi rahatsýz edici sesler. Kulaklarýma ulaþmadan kovuyorum elimin tersiyle, görgüsüzce. Saatime bakýyorum þemsiyemin demirlerine dokunuyormuþ gibi kaldýrdýðým kolumu yan çevirerek. Kýrk üç dakikadýr burada olduðumu hesaplarken, saatin koyu kahverengi yýpranmýþ kayýþýna gözüm takýlýyor. Eski bir saat; camý çizilmiþ, içi sararmýþ. Babamýn kolundayken, her baktýðýnda zamanýnýn hýzla tükendiðini gösteren saat. En azýndan yýllarýn nasýl geçip gittiðini ellerinde bir bardak konyak ve puro eþliðinde anlatan dostlardan daha sadýk. Toprak eþeleniyor. Adýmlar eziyor aðýrlýklarýyla ýslak çimleri. Acaba bu þemsiye, bana yaklaþanlarla aramda bir mesafe oluþturmama yardýmcý olur mu? Yoksa kabalýk mý etmiþ olurum teselli dokunuþlarýndan kaçýnarak? Bir iki gölge deðmeden geçiyor gölgeme teðet. Ama o kadar da þanslý deðilim bu akþam. Þemsiyemi geriye çekmem gereken yaklaþýmlar oluyor. Omzumda tanýmadýðým eller ve karþýmda dinlemediðim dudaklar kýpýrdanýyor. Sadece donuk gözlerle seyrediyorum olanlarý kendi dünyamýn yüksekliðinden. Onlar ise bu soðukluðumu taze acýma veriyorlar. Ýstediklerini yapsýnlar, mesaileri bitti , artýk ayrýlabilirler. Çevrem gitgide tenhâlaþýyor. Bu kasvet kokusunu üstünden atýp etrafý seyrediyorum. Gardolaba belki bir daha neþeli bir partide giyilmek üzere yerleþtirilecek olan takým elbiseler geçiyor yanýmdan. Evet, onlar sadece pahalý elbiselerden baþka bir þey deðiller benim için. Sadece iluzyondan ibaret yaslý kuklalar. Babam olsaydý da bunlarý görseydi…susuyorum. Uzun kapkara arabalar konuklarýný almak için yanaþýyor sýrayla yol kenarýna. Annem yaklaþýyor, yüzüme bakmýyor. Yanýmdan geçerken duruyor, eliyle sadece dokunmak isterken tüm aðýrlýðýný veriyor omzuma. Ve baþka eller geri çekiyor onu, yorgunluðunu arabaya taþýyorlar. Yavaþ yavaþ siliniyor havadan sesler. Arkama dönüp bakmama bile gerek yok. Biliyorum artýk yalnýz olduðumu. Artýk þemsiyeye ihtiyacým yok. Görevini baþarýyla yerine getirdi. Þimdi tek baþýma, saklanmadan ýslanabilirim. Suskunluðumu bozabilirim belki. Ýçimden konuþsam da nasýl olsa duyar beni. Babam þu halimi görse… gülerdi. Artýk koca bir adam olmuþken hâlâ aðladýðýmý saklamaktan nasýl utanmadýðýmý sorar, suçu boþu boþuna masum yaðmur damlalarýna atmamam gerektiðini söylerdi. Her þeyi boþver, sadece burada olsaydý… Güliz Dülgeroðlu
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © güliz dülgeroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |