BU GECE DE BÖYLE BİTMİŞTİ


Gazetede resmin vardı yine. Koyu kestaneye boyanmıştı saçların. Sarı saçların yoktu. Gözlerinin yeşili fersiz bakıyordu. Sanırım yine alkollüydün. Alkollü olduğunu kahpe gülüşünden anlamıştım. Ben anlardım. Senin alkollü iken nasıl baktığını en iyi ben bilirim. Seni benim kadar kimse tanıyamazdı. Damarında dolaşan kanı bilirdim.

Neden etkilenmiştim yine. Alt tarafı bir resmindi gazetedeki. Bana da ne oluyordu? Beni ilgilendirmezdi ki...İstersen çıplak pozlar verirdin, istersen şuh bir kahkaha atardın, istersen kahpece gülümseyerek pozlar verirdin. Geçen gece tv'de paparazzi programında yine sen vardın. Yanındaki orta yaşlı adam her kimdiyse seni zapt edemiyordu. Basını görmüştün ya, yine şovunu yapacak, ortalığı birbirine katacaktın ve kendinden söz edilmesini sağlayacaktın. Düşündüğüm gibi oldu, bağırdın, çağırdın, yanındakini sevgilim diye tanıttın...

Bunlardan bana neydi? Sahi bana ne oluyordu? Biz ayrılmadık mı? Herkes yoluna gitmedi mi? Sonra adamın arabasına bindin ve gecenin karanlığında kimbilir nerelere gittin ve kimin koynunda sabahladın...Bana neydi bunlardan. Taktım yine, evden uzakta olursam takarım böyle. Ne arıyordum İstanbul'da, zırt pırt geliyorum, ne işim var? Ne imiş, bir arkadaşımın açtığı sergiye gelmişim! Açılışa katıldın, dönsene! Hayır, ille de bir gece kalacak Erden bey, eski barları, eski yaşantısını özlemiş. Bursa'da istediği gibi fink atamıyor, çünkü herkes tanıyor orada. En azından böyle rahat davranamaz.

Gece gece değil sanki bilmeceydi. Ne yapsam, ne etsem, boştur ne desem...Arabayı sanki ben değil de başkası kullanıyordu. Direksiyondaki gizli bir el aracılığıyla Etiler'e doğru gittiğimi anımsıyorum. Nişantaşı-Nispetiye caddesindeyim, Nispet Bar'ın önünde durdum. Arabanın kapısını açan görevliye anahtarı uzattım. Kapıdaki görevliler kapıyı açıp içeri buyur etti. İçeriye girdim.

Uzun zamandır buraya gelmemiştim. Bilinçaltımda seni mi arıyordum burada; kimbilir? Barda oturdum. Barmene bir viski ısmarladım. Barın aynasından pistte tepinenleri izledim bir süre. Ne olduğunu anlamadığım hergün değişik türleri çıkan müziği dinledim. Müzik çok gürültülü ve berbattı. Galiba yaşlanıyorum. Bu müzik ancak sarhoşken ve pistte tepinirken çekilirdi.

Hayret, bu gece bir tanıdık yoktu buralarda. Garsonlar, komiler, barmen bile değişikti. Kadınlı erkekli gruplar durmadan tepiniyorlardı. Göbeği açık kadınlar, genç kızlar durmadan kalça sallıyorlar, erkekler de ağızlarının suyu akarak onlara tempo tutuyorlardı. Ben asla tepinmezdim. Yaşamım boyunca pistte tepinmedim. Sadece dans ederim. Eğer barlarda çalışan ve bateri, gitar vebenzeri tür enstrümanları çalan bir dostunuz varsa sorun, bu tepinenler için, 'ayıları oynatıyoruz' diyeceklerdir size. Bunu bildiğimden midir nedir asla pistte tepinmem.

Ben bunları düşünürken, barmenle koyu bir sohbete koyulduk. Barmenler en büyük sırdaşınızdır. Ancak unutmayın ki, en gizli bilgilerinizi basına gizlice veren yine barmenlerdir. Ben bunu çok iyi bildiğimden barmenlerle genel konuşurum, bu kez onlar ilgi çekmek için başlarlar anlatmaya. Kim kimdir, kimin eli kimin cebinde, kim neresini gerdirmiş, kim kiminle yatmış, kim batmış, kim kalkmış, kim çarpmış, kim dolandırmış...Bir çırpıda herşeyi öğrenirsiniz. Hele bir de barmen size güvenirse, ömrünüzde duyamayacağınız çok gizli ilişkileri de duyarsınız.

O sırada ayakta duramayacak derecede sarhoş bir kadın yanımdaki tabureye oturdu.

"Hadi bir viski söyle bana!" dedi. Barmene işaret ettim. Barmen viskiyi bir kadehe doldurup kadına uzattı. Kulağıma eğildi, "Abi, iş bu, istersen götür, bu kıyağımı da unutma!"

"Ben böyle ilişkilerden nefret ederim," dedim. Hesabı istedim. Barmen de, yanımdaki tabureye oturan kadın da bozulmuştu.

Hesabı ödeyip çıktım.

Bu gece de böyle bitmişti.


ERDEN ERKİN