..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Soyut > ömer kırat




28 Haziran 2006
Yalnızlık Üzerine Bir Yanılma/yanılsama  
Soyutluktan Soyutlanma: Yalnızlık

ömer kırat


Eski bir yazım... Yalnızlık ve diğer bazı soyut kavramlar hakkında, hiçbir yerde geçen bir öykü...


:DDAF:
Adamımız, oturmuş düşünüyordu: "Kavramların hepsi "soyut" olmalı. Çünkü somut kavram olmaz. Somut şeylerle ilgili kavramlar olabilir. Gerçi somut şeylerin de aslında, duyularımızın beyne gönderdiği elektirik sinyallerinden öte bir gerçekliği yoktur. İnsanlar sadece varolan şeyleri algılayabilir. Bu bile onların "var" olduğunu ispatlamaz. Yani öyledir heralde..."

Bu düşüncelerin içindeki zihni, bir "ses" algılandığı haberiyle birlikte bulunulan ortama geri döndü. Oturduğu yerde “kimsecikler” ve daha büyüğü olan “kimseler” yoktu. Peki az önce duyduğu ses nereden gelmişti? Yavaşça doğruldu. Ayağa kalktı ve sesin gelmiş olabileceği yöne doğru emin adımlarla yürüdü. Görünürde kimse yoktu. Ama bu çıkarım, görünmezde birileri olabileceği gerçeğini yadsımak için yeterli değildi.
- Hey orda birisi mi var göremediğim? Yoksa görünmez birisi mi var, göremediğim ama bundan dolayı suçlanamayacağım... Zira görünmez isen kimse seni göremez. Ve bu, göremememin sorumlusu ben değilim demektir... Tabii sadece benim için görünmez isen bu sadece bana görünmen kadar kötü olurdu. Çünkü sadece bir kişiye görünen şeyler genellikle derin psikolojik sorunların habercisidir. Ve aklımı kaybetme riski, şu an için üstlenmek istemediğim bir risk...
Bu tuhaf yoruma karşın bir cevap gelmedi. Ama etrafta birşeylerin dolaştığı hissedilebiliniyordu. Sanki tuhaf bir esinti gibiydi. Ama adamın üzerindeki etkisi, fırtınadaki rüzgar yüzünden nefes alamamaya benziyordu. Sesin kaynağını anlamaya çalışan adam, bir an için oturup nefes almaya çalıştı. Neler oluyordu? Birden oturduğu masa, birşey çarpmış gibi titredi. Bu sefer duyduğu değil, derisinde hissettiği bir uyaran vardı ortada.... Ne de olsa insanlar aslında orda olmayan şeyleri duyardı. Fakat deri yoluyla bişeyi hissettin mi bunun anlamı orda gerçekten bişey olduğuydu. Boşluğa doğru tekrar seslendi;

- Heey! Ne oluyor burda! Bu da ne demek!

Sesi bu sefer boşa çıkmamıştı. İstediği, ama hiç beklemediği şekilde bir cevapla karşılaştı!

- MERHABA!

"Aman Allahım!" diyebildi. Onu da ancak içinden söylemişti. Çünkü vücudundaki tüm enerji, şu anda beyninde toplanmış, az önce işitilen uyarıya bir anlam vermeye çalışıyordu. Ağzını açmaya gücü yoktu. Bir kaç saniye sonra gerek kalmadı. Çünkü ses tekrar dile geldi...

- Sanırım az önce "insanların sadece varolan şeyleri algıladığını" düşünüyordun. O halde simdi sana söyleyeceklerim, uzun süredir içinde bulunduğun yalnızlığı açıklayabilir. Ben “YALNIZLIK "!

Adam kafayı yediğini düşünüyordu. Ama bu mantıksızdı. Zira deliler deli olduklarını bilemezdi. Fakat o biliyordu. Ve bildiği için deli olamazdı! Sonra böyle şeyler düşünmesi için deli olmasi gerektiğine karar verip konuyu tatlıya bağladı. Kendisiyle konuşan sese cevap vermek mantıklı olacaktı. (tabi bir deli için)
- Şey? Kimim demiştiniz?
- Yalnızlık! Hani, şu paylaşılamayan! Tabii yanlış anlamanı istemem. Paylaşılamama sebebim çok sevilmem değil. Tam tersine hiç sevilmeyen bir şeyim ben... Hem de popülerim. Zira herkez kendini yalnız hisseder. Sanırım evrendeki "En popüler, sevilmeyen" şeyim...

Adam, ne olduğunu bilmediği bu sesle konuşmakta bir sakınca olmadığını hissetti...
- Bilmem... Ben onun hep "SAVAŞ "olduğunu düşünürdüm. Sevilmemesine rağmen bu kadar yaptığımıza göre... Sanırım ıspanak gibi bir faydası olmalı. Yoksa, insanlık tarihini onunla doldurmamızın ne anlamı olurdu ki?
- Haklısın. Savaşmanızın nedeniyle, ıspanak yemenizin ki aynı; İkisinde de bolca DEMİR var.
Bu espiri ikisininde sırıtmasına neden oldu...
- Peki ne istiyorsun benden. Yani bişey mi istiyorsun? Yoksa ne?
- Ohh! Hayır düşündüğün gibi değil. Sadece konuşmak istedim.
- Ben yalnızlığın yani sizin, soyut bir kavram oldugunuzu sanıyordum. Ve soyut kavramlar pek konuşma ihtiyacı duymaz.
- Hayır hayır! Bu tamamen insanların yanlış anlaması. Aslında her kavram soyuttur. Mesela "ağaç" dediğimde, senin aklına, zihnindeki soyut "ağaç" kavramı gelir. Dolayısıyla şu anda varolduğumuz evren, somut değil soyut bir evren.
- Soyut evren mi? Ama bunun olması için birinin veya bir şeyin zihninde varolmamız gerekir. Aman Allahım! Yoksa bir yaratıcıdan mı bahsediyorsun!
- Doğru bildin. Ama neden şaşırdın?
- Şey... Ben O`nun yani büyük patronun sadece inanılacak bişey olduğunu sanıyordum. Varlığı kanıtlanacak bişey değil...
- Aslına bakarsan, bu konu dışında konuşmak isterdim. Yani ezeli varoluşumdan bu yana ilk kez birisiyle konuşmak istedim.
- Ezeli mi?
- Evet! Yaratıcının zihnindeki bir soyutluk olduğumuza göre aslında hepimiz ezeli ve ebediyiz, aynen O'nun gibi...
- Ne yani ben otuzuma bastığım konusunda endişelenmek için çok mu geç kaldım?
- Malesef. Neyse... Benim sormak istediğim, neden herkez beni hissediyor. Yani yalnızlığı... Ne tuhaf, kendim hakkında konuşmak için üçüncü tekil şahis zamirini kullanmaya alışmam zor olacak.
- Şey aslında, benim az önce öğrendiğim gerçeği farketseler böyle olmaz. Yani tam olarak anlamadıkları için kendilerini yalnız hissediyorlar sanırım. Belki de, bana yaptığınız gibi herkesle konuşsanız, insanlar artık yalnızlık (yani sizi) hissetmezler.
- Oooh! Bu hiç iyi olmaz!
- Neden?
- Çünkü beni hissetmezlerse yok olurum!

Duyduğu bu son cümle, adamı şaşırttı. Az önce tanrının varolduğu sonucuna varılabilinecek bir tür GERÇEKLİK ile karşılaşmıştı. Ama şimdi eğer bu gerçeğe inanmazsa, onun ve dolayısıyla Tanrının yok olacağı gibi bir sonuç duruyordu aklının ortasında...
- Ama az önce senin ve YARATICI'nın gerçek olduğunu söyledin. Yani tüm evren, yaratıcının zihnindeki bir soyutluktu hani?
- Evet ama benim bahsettigim evrenin sınırları sizin "kafatası" dediğiniz kemik. Yani aslında içinde benim ve tanrının da varolduğu gerçeklik, sadece sizin zihninizde...
- Anlamıyorum! Kim kimin zihninde dedin?
- Ah! Sanırım hatırladım.
- Neyi?
- Neden sizinle konuşmamam gerektiğini.
- Neden?
- Çünkü bu İMKANSIZ!
Bu, sesin, yani "Yalnızlık"ın çıkardığı son sesti. Adam bir süre hiçbir şey yapmadan oturdu. Sonra "oturmanın" da bişey yapmak olduğunu farketti ve usulca yok oldu... Bu da adamın yaptığı son şeydi...
The End



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kuran'a Ayak Basan İlk Türk
Noel Baba'nın Gerçek Hikâyesi
Buzdolabı Adam Elma
Dinlenme Tesisi (Hac - Mahal)
Frank Einstein
A Playlist Story
Ordu Olmayan Adam
Bill Clift'in Karısının Anlatacakları Var!
Mutlu Olmaktan Mutsuz Olan Adam
Bana Ne! (Cinayet Nedeni)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sherlock ve Watson [Roman]
Hâlâ Emekleyen İnsanlık [Deneme]
Dünya Kadınlar Dünü [Eleştiri]
Türban Bağlamında Korunmasız Dinsel İlişki [Eleştiri]
Bir Mayıs İşçisi Gibi Yayılmak Meydanlara [Eleştiri]
Numeroloji [Bilimsel]
Koçların Arabaları & Tanrıların Sessizliği [Bilimsel]
Diyet [Bilimsel]
Repeat After Me: Evren, Evrem, Evre! [Bilimsel]
Ödeme Güçlüğü Çekenler [Bilimsel]


ömer kırat kimdir?

Merhaba edebiyat aşıkları! Edebiyata duyduğunuz aşkın karşılıksız olmasına neden olan kişi, yani edebiyatın gönlünü kaptırdığı, dolayısıyla sizin aşkınıza karşılık vermemesine neden olan kişi olarak, büyük bir sorumluluğum olduğunun bilincindeyim. Bu bilinçle, amatör edebiyata büyük bir katkı sağlayacağına, yeni bir soluk ve beniz getireceğine inandığım bu sitenin üyesi olarak, üyesi olduğum ve edebiyata yeni bir beniz ve soluk getirip, katkı sağlayacağına inandığımı az önce belirttiğim bu sitedeki yazın serüvenime sizleri de davet etmekten kıvanç duyuyorum ve kıvancın kelime anlamını tam olarak bilemediğim için şaşkınlık yaşıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Douglas Adams, Emil Zola, Garcia Marquez, Oscar Wilde, Woody Allen


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer kırat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.