Geçmiş ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner |
|
||||||||||
|
Hayvanistan adlı bir ülkede Kedix ve Köpex adlı iki arkadaş yaşıyordu. Adlarından da anlaşılacağı gibi bunlar bir kedi ve bir köpekti. Aynı evde kalıyorlardı. Güzel bir gündü. Köpex kitap okuyordu. Kedix de televizyon izliyordu. Dog Wars’ın yeni bölümünün reklamı yapılıyordu televizyonda. O sırada Kedix dalgın dalgın mırıldandı: -Hey Köpex! Baksana.. Dog Wars’ın yeni bölümü gelmiş! -Vaay! Ne zamandan beri gelecek diyorlardı... İyi olmuş gelmesi... -Evet bence de.. Sence bu gün izlemeye gidelim mi? -Iıı... Güzel fikir! -Hadi o zaman! Daha sonra hazırlandılar. Yanlarına harcamak için de biraz para aldılar. Sonra da yola çıktılar. Yolda tartışa tartışa ilerlediler. Tartışmalarının nedeni de sinemanın olduğu yere yani şehirin ortalarındaki alışveriş merkezine nasıl gidecekleriydi. Kedix otobüs istiyordu. Ama Köpex trenin çok daha iyi olacağı konusunda ısrar ediyordu. Sonunda Köpex Kedix’e dişlerini biraz da olsa gösterince Kedix de trenin çok daha rahat, iyi ve konforlu olduğuna karar verdi. Neyse... Biletlerini aldılar ve trene bindiler. Dalgın dalgın ilerlerken yanlışlıkla gizli bir görev nedeniyle yalnızca dedektiflerin oturduğu bir vagona geldiler. Boş koltuklar bulup oturduklarında yanlarına kimse gelmedi. II. Bölüm Aslında vagonda sadece dedektiflerin bulunduğunu anlamaları gerekirdi.. Çünkü ilkbaharın sonları olmasına rağmen vagonda kot pantolon ve ince kazak giyen sadece ikisi vardı.. Geri kalanların hepsi açık kahverengi upuzun pardösüler giymişlerdi. Ve içerde sürekli olarak Karabaş Kemikçalan diye birinin nasıl yakalanacağında bahsedip duruyordu pardösülüler. Kompartmanın kapısı açıldı ve içeri normal bir köpek girdi. Diğer köpekler, kediler, kuşlar ve ayıların hepsi yeni gelene pis pis baktı. Köpex içeri yeni giren köpeğe bakakaldı. Bu köpek ona çok tanıdık geliyordu. Fazlasıyla tanıdık. Ve farkında olmadan seslendi: -Benex? Köpek kimin bağırdığını anlamak için çevresine bakındı.. Köpekler, kediler, kuşlar ve ayılar bu kez de Köpex ve Kedix’e pis pis baktı.. İçeri giren köpek bir dalmaçyaydı. Çevresine bakındı ve Köpex’i gördü. Ona doğru bakıp bağırdı. Sesi şaşkınlıkla titredi: -Kö... Köpex?! Sen misin? -Yok ben değilim! Öteki! Daha sonra Benex hemen yanlarındaki boş koltuğa oturdu. Kedix’le tanıştı ve üçü birlikte konuşmaya başladılar. Bir espirinin ardından üçü de yüksek sesle gülerken sabrı taşmış bir kuş kalktı. Pardösüsünü çekiştirerek onlara yaklaştı. Kompartman sessizliğe gömüldü. Diğer bütün kediler, köpekler, kuşlar ve ayılar bu sefer üçüne de pis pis bakmaya başladı. Sonunda sanki onlarla konuşmaktan tiksinirmiş, onları zavallı ve eğitimsiz görürmüş gibi sordu: -Kaçıncı sınıf okuyorsunuz? Üçünün de sesi çıkmadı.. Ama kuşun suratlara bakıp da ne düşündüklerini anlaması beş saniye bile sürmedi... ‘ ?! ‘.. üçünün de yüzü bunu anlatıyordu. Kuş başka bir soru sormaya karar vermiş gibi tekrar baktı onlara.. Aynı kasıntı sesle başka bir soru sordu: -Siz dedektif misiniz? Suratları yine aynı biçimi aldı.. Ve pencere yavaş bir şekilde açılmaya başladı. Onların yanındaki pencere gıcırdamıyordu. Ama başka bir pencere daha açılıyordu sanki.. O anda biri haber vermiş gibi tren yavaşladı... III. Bölüm -MEAUV!!! Üç arkadaş trenden atılmışlardı. Dedektifler onları başka kompartmanlara göndermeyi uygun bulmamıştı anlaşılan... Trenden atılmışlardı ama geleneksel yöntemlerle trenden indirilmemişlerdi. Pencereden çıkartılmışlardı dışarıya. Ve dosdoğru küçük bir tepenin dibindeki kaktüslerin üzerine inmişlerdi. (Hayvanistan’da yemyeşil bir ormanda bile tek tük kaktüs bulunur...) Ama bu kaktüsler çok değişiktir. Ve bunlara ‘Bukalemum Kaktüsü’ denir. Bu kaktüslerin üzerinde aslında bir sürü bukalemum durur. Bu bukalemumlar kaktüsün rengini aldığı için kaktüs yine yeşil görünür. Ama üzerine bir şeyler düşecek olsa hemen onun rengini alır. Yani Kedix, Köpex ve Benex’in düştüğü kaktüsler mor, kahverengi ve yeşil gibi renkler almışlardı.. Ama şanslarına bukalemum kaktüslerinin üzerlerinde bir sürü bukalemum bulunduğu için dikenler çok ender çıkıyordu. Neyse... Sonunda kaktüslerin üzerinden kalkıp bi toparlandılar. Nerede olduklarını anlamaya çalışırken hiç görmedikleri bir ormanın orada olduklarını farkettiler. Sanırım yanlış vagona binmelerinin yanı sıra yanlış trene de binmişlerdi...O sırada Kedix, Köpex ve Benex’in yakınlarında bir şey hışırdadı. Kedix biraz endişeyle geriledi ve sordu: -O.. O da ne?? Yakınlarındaki bir çalılığın kıpırdadığının da görüyorlardı.. Sonra tiz bir miyavlama ve öfkeli birkaç söz duyuldu. Köpex ve Benex de gerilediler. Üç hayvan da çalıya garip garip bakarken bir kedi çalılığın içinden çıktı. Dişi bir kediydi ve her tarafı dallar yüzünden çizilmişti. Ama kedi çok şıktı. Upuzun çizmeleri, turuncu, dar ve kısa bir eteği ve üzerinde de eteğine uyumlu bir kazağı vardı. Köpex ve Benex kediye hala şaşkın bir şekilde bakarken Kedix gülümsedi. Kediyi bir arkadaşına çok benzetmişti. Köpex, Benex’i trende bulduysa o da neden liseden arkadaşını ormanda bulmasaydı? Sordu: -Süs... Süslüx? Köpex ve Benex, Süslüx denen kediye şaşkın şaşkın baktılar. Kedix acaba onu nereden tanıyordu diye merak etmeye başladılar. Süslüx de şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Böyle bir kedi onu nereden tanıyor olabilirdi? Ama düşünmeye başladı. Bu kedinin bakışları ve bıyıkları lisedeki bir arkadaşınınkine çok benziyordu. O da sordu: -Kedix?? Sonra tanışma faslı geldi. Süslüx, Benex ve Köpex’le el sıkıştı.. Ve konuşmaya başladılar. Bir raslantı sonucu Süslüx ve Benex onlar gibi şehir merkezine inmeyi düşünürken tahminlerince hepsi beraber trenin kalktığı reyonun bir yanındaki reyondan trene binmişlerdi. Ve yine fark edemeden sırf dedektiflerin bindiği o özel vagonda oturmuşlardı. Ve sonuçta... Buraya düşmüşlerdi... Dedektifler de herhalde uzaklardaki bir göreve gidiyordu... Ormanda hiç telefon kulübesi yoktu. Ve evleri çok uzaktaydı.. Her gün işe ya da okula gitmek gibi bir dertleri de olmadığı için bir süreliğine burada kalmaya karar verdiler. Ama yaşamak için bir ev kurmaları gerekiyordu.. Bunun için de hemen uğraşmaya başlamalılardı.. Her şeyden önce yanlarında hiçbir çadır malzemesi bulunmadığı için dev ve geniş bir ağacın üzerine ağaçtan bir ev yaptılar. Odunları kesmek için baltayı da yakınlarda boş bir çayırda buldular. Ancak kullandıkları odunlar sert ve pisti. Renkleri de hiç güzel değildi. Ve üzerlerinde bir sürü tırtıl, karınca ve hamamböceği ailesi yaşıyordu. Bu yüzden odunları boyamaya karar verdiler.. Odunlar boyanmadan önce yani ev tamamlanmışken oturmak için getirdikleri kütüğün üzerine yerleşip konuşmaya başladılar. Kedix sordu: “Henüz yapılması gereken çok şey var. Bir iş dağılımı yapsak?” Köpex cevap verdi: “Herkes kendine uygun ve yapabileceği işler seçsin bence..” Benex atıldı: “Bana uyar. Mesela Kedix çevik ve güçlü. Benim de burnum çok iyi koku almaz. İkimiz de boyayı hallederiz o zaman. Süslüx de dikiş dikmesini biliyor olmalı..?” Süslüx başını salladı. Benex devam etti: “O zaman o da gereken örtü ya da örülmesi gereken bir şey olursa?..” Süslüx yine başını salladı. Benex de devam etti: “Süslüx de o tarz işleri halleder işte! Sen de Köpex, hatırladığım kadarıyla en güzel kemikleri sen bulurdun.. Hala öyle mi?” Köpex bunu onayladıktan sonra Kedix: “Tamamdır o zaman.. Boya için bir şeyler düşündüğümüzde de o şeyi bulmaya hep beraber gideriz.. Tamam mı?” diye sordu. Herkes tamam dedi. Ve düşünmeye başladılar. Süslüx mırıldanıyordu: “Yapışkan bir şey olması gerekir... kuruyabilen bir şey... Bende bir şişe dolusu morumsu mürekkep var.. Acaba o bi’ işimize yarar mıydı?...” sonra birden sesini yükseltti: -Balmumu kuruyup sertleşebilir mi? Ya da reçine? Kimse emin olamadı. Ama denemeye karar verdiler. Renk olarak bir tek mor olmasın diye Kedix yanlarındaki mavi mürekkebi sulandırıp kullanmayı önerdi. Ve kabul edildi. Sonunda ormana çıktılar. Kedix sordu: “Bence hem balmumunu hem de reçineyi toplayalım. Bu sayede aralarından işimize en çok yarayabilecek gibi olanını buluruz. Olur mu?” Bir iki saat sonra hepsi yorulmuş, terlemiş ve yapış yapış olmuştu. Ama ellerinde kovalara dolusu balmumu ve reçine vardı. Sonra eve gidip mürekkebi karıştırıp boya oluyor mu diye baktılar. Balmumu iyi çıktı. Ama kuruması da bir hafta aldı. O sıralarda da başka işlerde ilgilendiler. Tahtadan mobilyalar yaptılar. İki – üç hafta sonra ağaç ev gerçek bir eve benzemişti. İki katlıydı. Ve çok şıktı. İçindeki her şey tahtadandı. Ev de tahtadandı, merdivenlerde. Ve çevrede pek halı ya da perde yoktu. Dahası biriki tane vardı... ama onlarda öyle pek ahım şahım değillerdi. Yalındılar. Sonunda bütün işler bitti. Hepsi üzeri kocaman yapraklarla iki üç kat kaplanmış olan yumuşacık, tahtadan koltuklara yayılmıştı. Köpex ortaya bir soru attı: -Ne zamana kadar buradayız? Diğerleri dudak büktü. Kedix konuştu: -Bence burada belli bir süreden fazla kalırsak şehrin rekorlar kitabına girip ünlü oluruz. Ünlü olmayı kim istemez? Tabii ki herkes istiyordu. Özellikle Süslüx bu işi beğenmişti. -Ünlü olunca bize para verirler mi? -Elbette! -O zaman o parayla istediğimizi yaparız sonralarda! -Evet, ne kadar aptal hayvanlar var! Hiç birinin aklına gelmedi bunu yapmak! Sonra yaptıklarından memnun bir şekilde konuşmaya devam ettiler... Hava karardığında da yattılar.. Önce bir hafta, sonra iki hafta, sonra da üç hafta geçti. Artık nerede yaşadıkları biliniyordu. Herkes tarafından. Şehrin belediye başkanı halka onların yanına gitmemeleri için duyuru yaptı. Kabul edildi. Çünkü orman aslında bayağı tehlikeliydi. IV. Bölüm Herkesle birlikte bilen biri daha vardı.. Karabaş Kemikçalan! Dedektifler, polisler herkes ama herkes onu arıyordu. Ama o saklanıyordu. Ve de aklına parlak bir fikir gelmişti. Kendince çok parlaktı.. Ama başka kimsenin bilmemesi gerekiyordu.. Kedix, Köpex, Benex ve Süslüx’ün ormandaki evini soyacaktı!!! Ne yazık ki dedektifler onun her gün yazdığı günlüğünü bulmuşlardı. Ve de o aklına gelen kendince parlak fikirlerinin hepsini günlüğüne yazardı. Tek bir yazmadığı konu vardı. Çaldığı ve bir kenara sakladığı hiçbir eşyanın ya da takının yerini yazmamıştı. Düşünmeye başladı Karabaş Kemikçalan.. Dedektifler Kedix, Köpex, Benex ve Süslüx’e haber veremeden önce küçük bir baskın yapıp bir-iki şey kapıp hemen çıkamaz mıydı? Yine aklına parlak bir fikir gelmiş oldu böylece. Kendince çok parlak olan bir tane hem de. Ama tam evi soyacağı geceden bir önceki gün dedektifler gelip Kedix’lere haber verdiler: Kedix kapıyı açtığında bir dedektif köpek ona sordu: -Bir dakikanızı alabilir miyim? -Tabii ki? -Size söylemek istediğimiz bir şey var.. Birkaç gün önce Karabaş Kemikçalan’ın günlüğünü bulduk. -Hadi yaa? -Evet. Ve günlüğüne son yazdığı şey de.... Durun size günlükten gösteriyim... -Olur.. Dedektif pardösüsünün içinden yırtık pırtık bir defter çıkardı. Kilidine küçük bi anahtar sokup defteri açtı. Günlüğün son sayfalarından birini bulduktan sonra Kedix’e uzattı. Yazı bayağı kargacık burgacıktı. Kedix mırıldanarak okudu: -“Sevgili günlük, bugün aklı ma yie kendimce çok parlak olan bir fikir geldi. Şehir merkezindeki oyuncak dükkânını soymayı düşündüğüm zaman ki kadr çok seviniyorum. Şu Miyaxmıdır Kedixmidir bilmem bir kedi ve arkadaşlarının ormadaki bir ev de kaldııını duydum. Günlükçüğüm ‘Gel de bizden bir şeyler çal!’ demedikleri kaldı yani.. Birkaç gün sonra onların evine gidicem. Duyduğuma göre evde bir dişi kedi oturuyormuş. Dişi kebilerin de güzel takı ve biezikleri olur. Onları da yürütebi lirim diye düşüdüm! Ha ha ha!! Sevgili günlük, belki de bu oyuncak dükkanını soyduum zamankinden bileda ha iylinceli!” Kedix mırıldandı: -Hımm.. Bizim evi soyacakmış ha? Yardım edersiniz bize her halde? Köpek birazcık ıkına sıkına mırıldandı: -Aslında şeyy... biz... tatil için... denize gidicektik... Ama Kedix hiçbir şekilde dedektif köpeğin tahmin ettiği tepkiyi vermedi.. Sadece mırıldandı: -Hımm.. Tamam... oldu... iyi günler! Dedektifin suratına kapı kapandı. Köpek başını sallaya sallaya trene bindi. Giderken tatil planlarını yapıyordu. Plan deyince... Başkaları da plan yapıyordu... O plan yapan kişi de Karabaş Kemikçalan’dı. Hala dedektiflerin Kedix ve Köpex’lere haber vermediğini sanıyordu. Aslında... Sanırım dünyadaki çoğu hayvan plan yapıyordu o gün, o saatlerde.. En azından; Kedix, Köpex, Benex ve Süslüx de yapıyordu bazı planlar... Planlar konuşulurken Süslüx takılarını riske atmak istemediğini belirtince düşünmeye başladılar. Sonunda Benex bağırdı: -Buldum! He he! Nasıl da işleteceğiz onu! Süslüx merak dolu gözlerle Benex’e bakıyordu. Ama Benex biraz sonra devam etti: -Kolyelerinin falan bulunduğu kutunun boyu ne kadar? Pek hatırlayamadım. Süslüx iyice şaşırmıştı. Ama boyunu söyledi: -Aşağı yukarı... ımm.... şu sepet kadardır... dedi Süslüx. Patisiyle de Köpex’in ördüğü piknik sepetini gösteriyordu.. Devam etti: -Dur istersen getireyim... Ama ne alaka? -Yok yok gerek yok! Şimdi... Kutunun içine bir sürü kömür ve dal falan koyacağız. Biriki de zincir... Senin kolyeleri de odunların arasına falan sokarsak... Hırsız nasıl olsa gece gelir, göremez! Kedix sordu: -Acaba hırsızı yakalarsak belli bir ödül verilir mi? Köpex atıldı: -Tabii ki! Ne sandın?! Bütün dedektifler onu arıyor! Ama bir anda durdu... Merakla sordu: -Kedix? O... onu... yakalamayı düşünmüyorsun herhalde?! -Tabii! Neden olmasın? -Kedix o, Karabaş Kemikçalan, hırsız köpek, herkesce aranan köpek!! -Eee? Ayağımıza kadar gelmişken neden yakalamayalım? Süslüx araya girdi: -Yakalarsak verecekleri para yüksek olacaktır Köpex.. Onun da bizim canımızdan çok eşyalarımızla ilgileneceğini sanıyorum. Denemekten zarar gelmez bence Köpex hala şaşkındı: -Ama... ama... o! Anlamıyorsunuz! Kim olduğunu unuttunuz mu onun? V. Bölüm Köpex sakinleştikten sonra Karabaş Kemikçalan’ı nasıl yakalayacaklarını konuşmaya başladılar. Kedix iki kişinin ağaç evin birinci katının pencerelerine dışardan iple sarkmalarını önerdi. Ellerinde tavalarla tabii... Süslüx kendisinin ikinci katta şömineye saklanıp oradan hırsızı ince bir çam dallarıyla aşağı kovalamayı önerdi. Aşağı indiğinde camın dışındakiler yani Kedix ve Köpex camı kırıp bellerindeki ipi çözüp içeri dalacaktı. Benex de Kedix ve Köpex camı kırıp içeri daldığı anda hırsızın üzerine kenarlarına ağırlıklar tutturulmuş sarmaşık bir ağa atacaktı.. Çok çırpınırsa bayıltmak için de kafasına tavalarla vuracaklardı. Hepsini başarır da hırsızı yakalarlarsa da parayı dörde bölüp paylaşacaklardı. Hırsızın geleceğini bildikleri için akşam altıda yatıp alarmı da akşam sekiz buçuğa kurdular. İki buçuk saat uyur uyumaz da kalkacaklardı çünkü. Alarm çaldı... -Lanet saat! Diye öfkeli öfkeli mırıldandı Köpex sonra diğerlerini uyandırdı: -Hadi millet saat sekiz buçuk! -Off o kadar oldu mu? -Başlarım senin saatine de, alarmına da! Saate okunan lanetler bittikten sonra Kedix ve Köpex bellerinde iplerle ikinci katın camından birinci katın camına sarkıp beklemeye başladılar. Tavalar bellerine takılmıştı. Ellerinde de ‘kahvaltı’ları vardı. Süslüx de üzerine siyah giysilerini giyip şöminenin içine girdi. Suratına, patilerine ve kollarına şöminedeki isi sürdü çünkü kendisi sarman bir kediydi ve gözükmemesi gerekiyordu. Benex de birinci kattaki masa yerine geçen fıçıların arkasında elinde sarmaşıktan yapılma ağa ile beklemeye başladı. Ve bir gıcırtı duyuldu.... VI. Bölüm Ağaç eve çıkan salıncağın gıcırtıları bütün evi sardı. Sonra bir köpeğin gıcırtılara lanet okuduğu duyuldu. Ama sonra salıncağın gıcırtılarının kesilmesi ve ağacın dallarından çıkan hışırtılar, Karabaş Kemikçalan’ın salıncaktan ağaca atlayıp tırmanmaya başladığını gösteriyordu. Köpex cama doğru bir atak yaptı. Ama Kedix onu durdurdu. Karabaş Kemikçalan’ın ilk önce yataktaki kabartıları görüp uyuduklarını sanmasını istiyordu. Bu sayede rahat olabilir ve kaçmayı unutabilirdi çünkü. Gerçekten de Karabaş geldiğinde hemen yukarı çıktı. Süslüx baktığında hırsız temkinli temkinli yatağa akıyordu. Ama yataktaki kabartıları görünce derin bir nefes aldı. Ve gözüne yatağın yanındaki küçük mücevher kutusu çarptı. Hemen kutuyu açıp yanında getirdiği çuvala zincirleri, metal parçalarını ve tahtaları koymaya başladı. Sonra gözüne bir ışık ilişti. Baktığında ise odunların arasında bir şey parladığını gördü. Dikkatli bakınca bunun bir kolyenin ucundaki küçük boncuğun neden olduğunu gördü. -Heeey! Diye mırıldandı. Beni iyi işletmişler! Sonra çuvalını pencereden dışarı boşalttığı gibi odunların yanına yöneldi. Bir yandan da bir şarkı mırıldanıyordu.. Kedix 'Aouvç!' diye mırıldandı... Tam o güzel kolyeyi çuvalına sokuyordu ki Süslüx bağırdı: -Onu o pis şeye sokayım deme! Sonra elindeki bir demet uzun çam dalıyla Karabaş’ı gıdıklamaya başladı. Merdivene doğru itti ve Karabaş Kemikçalan büyük bir gürültüyle merdivenlerden yuvarlandı. Henüz kendine gelememişti ki yakınlarda bir şangırtı duyuldu. O sırada biri üzerine bir ağa attı. Ağın altında çırpınırken de bir anda dong diye bir sesle bayıldı.. VII. Bölüm -Aslına bakarsanız ona biraz acımıyor da değilim.. -Süslüx! O bir sürü hayvanın eşyalarını çalmış bir köpek! Hadi şunun üstünü arayalım! -Kedix! Kedix! Bir kâğıt buldum! -Harikasın Köpex! Bakalım ne yazıyormuş! -Bu! Bu bir harita! -Hem de şimdiye kadar çalınan malların yerini belirten bir harita Benex! -Polise nasıl haber vereceğiz? Konuşup duruyorlardı. Köpex en yakındaki köye doğru koşmaya başladı. İki polis ve bir dedektifle beraber de döndü. Karabaş Kemikçalan’ı bu sefer kalın kalın zincirlerle bağladılar. Kedix’in elinde dev bir miktarda para duruyordu. Üstelik harita da hala ondaydı. Çünkü dedektif ona: -Çalınan bütün mallar zenginlerindi. Yani sigortaları vardı. O yüzden yerlerine yenileri geldi. Bu sayede o eşyalar şu anda sizin olabilir. Herhangi bir suç da işlemiş olmazsınız. Demişti. Kedix içerde bekleyen arkadaşlarına haber vermek için eve doğru koştu. Tabii müjdeyi alınca hepsi çok sevindi. Ve sonra bir karara vardılar. Parayı paylaşmak yerine parayla kocaman bir ev ve araba aldılar. İçini de Kemikçalan’ın çaldığı mallarla donattılar. Ve beraber yaşamaya başladılar.. Ha, bu arada... Dog Wars’ın yeni bölümüne de gittiler tabii!..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Esin Yardımlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |