Ben en çok kalemimi kaybettim dünyada. Kim bulduysa, cümlelerimin tekrarýný yazamadý. Ben en çok kaðýdýmý kaybettim dünyada, kim bulduysa buruþturup attý bir kenara. Ben en çok aklýmý kaybettim dünyada. Kim beni bulduysa, hiç acýmadý bana. Ya bir tutanakla kayýt altýna alýndým; kendimi bile hatýrlamadýðým anlarda ya da kalemleri gözüme soktular. Bana kýçlarýyla hesap sordular. Koltuklardan, makamlardan güçlerini alanlar, týpký kýçý ýþýldayan ateþböcekleri gibi karanlýðýma doldular. Ben aydýnlýðýmý kaybettim dünyada en çok. Beni kafasý aydýnlýkla dolu olanlar deðil; kýçý ateþböceði gibi parlayanlar buldu. Bu yüzden þairliðim ve yazarlýðým hep karanlýkta kaldý. Kimse beni anlamadý. Ben en çok kafataslarýna döktüm beynimi de bir kafa dengine rastlamadým. Düþüncelerimin korkulu aðrýlarýnda herkes bana baþ aðrýsý olarak geri döndü. Ben en çok kendimi kaybettim dünyada. Dünya bir pazar yeri oldu, pit pazarlarýnda tezgaha düþtüm. Beni en çok bitler sevdi. Kimse beþ kuruþ vermedi bana. Ben en çok kendimi insanlar arasýnda kaybettim. Ýnsaným diyemedim kimseye, kimse insanýn ne olduðunu bilmiyordu hala. Beni tanýmlayamadý kimse. Kimsenin kendinden haberi yoktu; sayfalar herkesi anlatýrdý oysa. Herkes sokaða dökülmüþ bir kitabýn sayfalarýydý. Kimsenin kimseden haberi yoktu; herkes bir sayfalýk hayata razýydý çoktan. Ben en çok aklýmýn saðlýðýný kaybettim dünyada. Oh diye bir nefes alamadým hiçbir zaman. Dudaklarýmda bir mengene oldu. Kelimelerim yürek sözlüðümde silindi; göðsüm bir kitap gibi yýrtýldý. Dolu dolu baðýramadým dünyada. Bir küfrü hak ettim de, sövmelerin adaletsizliðini sadece ben çektim. Ýstedim ki öfkelerin gazabý bir beni bulmasýn. Acýlarýmýn müsebbibi ben deðildim ondan. Ben en çok kimliðimi kaybettim dünyada. Kimim sorusuna kimse cevap veremedi. Çünkü dünyada kimse yoktu. Bu yüzden yalnýzlýðý yaþadým yýllarca.