Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet |
|
||||||||||
|
Eski fotoðraflara bakmayý seversiniz deðil mi? Bir baþkasýnýn bakmanýz için uzattýðý albümünden söz etmiyorum, elbette. Bahsettiðim, sizinkiler. Çocukluðunuzun siyah beyaz fotoðraflarýndan size bakan tanýdýk yüzler… Elimde bir fotoðraf var þimdi. Yirmi beþ yýl öncesine ait . Annem, babam, babaannem, dedem (rahmetli), halam, eniþtem ve ben. Beþ yaþýndayým. Halamýn niþan günü evde çekilmiþ fotoðraf.. Halam nasýl da güzel, masal prensesleri gibi. Açýk, elma yeþili , organze kumaþtan niþan tuvaleti nasýl yakýþmýþ… Boðazýný ayný renk ve kumaþtan bir gül süslüyor. Filmlerin Filiz Akýn`ý mý desem, Emel Sayýn`ý mý? Hayýr, ikisinden de daha güzel benim halam! Resmin arkasýný çeviriyorum. Çünkü okuma yazma öðrendikten sonra bütün resimlerin arkasýna, o resimle ilgili bir þeyler yazmýþtým, sanýrým sekiz yaþlarýnda filandým. Fotoðraflar kadar arkalarýna düþtüðüm bu çocukça notlar da gülümsetiyor beni. Bir tanecik, dünya güzeli, caným halamla Atilla`nýn niþaný.. (Annem, babam, ben…) diye resimdekileri sýralamýþým sonra. Halamý tanýmladýðým sözcükler ne kadar çoksa, eniþteme ‘eniþte’ bile demeyiþim güldürüyor beni: Atilla! Atilla tabii. Fazla söze ne gerek var? O beni sevgili halamdan ayýrmadý mý? Zavallý eniþtem, ne hediyeler almýþ ama bir türlü kendini bana sevdirememiþti o günlerde. O benim halamý almýþtý iþte, gerisi boþ! „Çocukluðunun en önemli kahramaný kim?“, deseler: „Halam!“ diye atýlýveririm hiç düþünmeden. Upuzun, düz, sarý saclarý, sütun gibi düzgün bacaklarý, o zamanýn modasý mini etekler ve apartman topuk terliklerle; þimdinin Barbie bebeklerine benzerdi halam. Beni çocuðu gibi severdi., hiç ayrýlmazdýk. Çocukken babaannemlerle beraber oturduðumuzdan, halam evlenene dek hiç ayrýlmadýk birbirimizden. Hiç üzmezdim onu. Yaþýtý gibi olgun davranýrdým, o da arkadaþýymýþým gibi davranýrdý bana. Oysa on altý yaþ büyüktü halam benden. En büyük zevkimiz camýn önündeki tek kiþilik koltuðun üzerine çýkýp kollarýna karþýlýklý oturarak dýþarýdan gelen geçenleri izlemekti. Bir de erik mevsimiyse, mutlaka bir tabak yeþil erik ve çay tabaðýna koyulmuþ tuz olurdu yanýmýzda.. Halam erikleri tuza batýrýp yemeye bayýlýrdý.. Ben de ona bayýlýrdým. Her ne kadar tadýný sevmesem de erikleri ben de halam gibi tuza batýrýr, yüzümün ne þekillere girdiðinden habersiz, tuzlu erikleri yemeye çalýþýrken halamla bir sýrrý paylaþýyormuþçasýna gizli bir mutluluk duyardým. Sonra Atilla çýktý ortaya! Kýrmýzý kurdeleye baðlanmýþ yüzüklerini dedem takmýþtý, o fotoðrafýn çekilmiþ olduðu gün. O günden sonra sýk sýk gelir olmuþtu Atilla bize. Babaannem, beni hep halamla niþanlýsýnýn oturduðu odaya yollar,“ git yanlarýnda otur“ diye tembihlerdi.Ama ben zaten halamý ona býrakma niyetinde hiç deðildim. Gider, ortalarýna kurulurdum büyük bir zevkle… Evde telaþlý günler yaþanýyordu aylar sonra. Annemin benim için aldýðý gelinliðe benzeyen elbiseyi giydirdiði gün, halamýn nikahý olduðunu öðrenmiþtim. Onunla ayný arabada, tabii Atilla`yla ikisinin ortasýnda gitmiþtim nikah salonuna. Zavallý eniþtemi düþünüyorum da þimdi.. Sanýrým kabusuydum o günler de.. Ama o da benim! Ne çok insan gelmiþti salona. Halamý bir masaya oturttular. Annem beni belimden kavramýþ vaziyette, bütün davetlilerle beraber oturuyorduk halamýn karþýsýnda. Ben çaresiz bir þekilde halama bakýyor, bir þeyler yapmasýný bekliyordum. Halam bana gülümsedi ve beyaz eldivenli elini hafifçe kaldýrýp “gel” iþareti yaptý. O anda annemin beni sýmsýký kavramýþ ellerini bütün gücümü kullanýp açmamla…kendimi þahitler için ayrýlmýþ olan sandalyede buldum. Herkes gülmeye baþlamýþtý. Derken sandalyenin asýl sahibi geldi. O ne? Çocukluðumun korkulu rüyasý: Þeref dayým! Beni görünce, azarlayacak mutlaka bir þey bulur, aðlatýrdý. O zamanlar „ aðlamam“ hoþuna gittiði için bana takýldýðýndan habersizdim tabii ve onu görünce ilk iþim „her zaman kontrol ettiði „ ojeli týrnaklarýmý, görmemesi için avuçlarýmýn içine gömmek olurdu. Ve ne olursa olsun, ellerimi ve gözlerimi sýmsýký kapalý tutar, göz yaþlarýmý salýverirdim. Þeref dayým, her zamanki çatýk kaþlarýyla sandalyeden kaldýrýp annemin kucaðýna verdi beni. Nikahta neler olduðunu anlayamamýþ sadece deliler gibi aðlamýþtým ve halam giderken-Atilla´yla beraber- „halaaa!“ diye umutsuz bir çýðlýk koparýp peþlerinden koþmuþtum. Beni zar zor zaptedenler arasýnda aðlayanlar vardý. Ve söylendiðine göre o gün o salondaki herkesi aðlatmýþ halama olan baðlýlýðým. En kötüsü halamýn bir arabaya binip uzaklaþmasýydý. Bense baþka bir arabadaydým..yanýmda annem vardý.. o da aðlýyordu. Arka cama ellerimi vurup „halaaaa“ diye aðladýðýmý hatýrlýyorum. Halamýn bindiði araba ayrý yöne gidiyordu, bizimkisi ayrý yöne. Arabaya ilk bindiðinde dönüp arka camýndan bana bakmýþtý halam. Aðlamýþtý o da.. Halam baþka bir arabada aðlayarak giderken, beni ne annem teselli edebilirdi ne de bir baþkasý… Zorla götürdüklerini düþünüp koþup kurtarmak istemiþtim halamý.. kurtaramamýþtým.. Sonrasýnda çok hasta olmuþum. Kýrk derece ateþle yattýðýmý söyler annem birkaç gün boyunca. Halamýn çok sevdiði hiçbir yemeði -özellikle köfteyi- aðzýma koymamýþým günlerce „Bunu halam çok severdi, benim boðazýmdan geçmez þimdi“ deyip aðlarmýþým yemek sofrasýnda. Ama halam beni hiç ihmal etmedi balayýndan döndükten sonra. Sýk sýk gelirdi. Beni de sýk sýk yanýna alýrdý kalmaya. Aradan bir sene geçmeden karný kocaman þiþti halamýn..elleri ayaklarý da.. Ayaklarýný koltuða uzattýrýr, küçük ellerimle ovalardým þiþkinlikleri.. O da ellerimin çok iyi geldiðini söyler, sarýlýp öperdi beni.. Halamý doðuma götürdüler sonra.. Babaannem ve ben halamýn evindeydik. Aradan saatler geçmiþti; ben bir yandan bebeklerimle oynuyor, bir yandan da babaannemin ellerini açýp sürekli dualar etmesine bir anlam vermeye çalýþýyordum. Derken kapý çaldý. Ýkimiz de koþtuk: Halamýn kayýnvalidesi Safiye Teyze kapýdaydý, elinde bir poþet… „kýzýnýn elbisesi“ deyip poþeti babaanneme uzattý.Babaannem þaþkýn bir þekilde poþetten çýkarttý elbiseyi.. Kan lekeli deðil…tamamen kanla kaplý bir elbise… Eflatun kol ve yaka biyelerinden anýmsadým elbiseyi.. bu, halamýn doðuma giderken üzerinde olan elbiseydi! Babaannem olduðu yere yýðýldý. Ben eðilip babaannemin elinden aldým elbiseyi.. O an ne düþündüðümü, ne hissettiðimi hatýrlamýyorum ama tek hatýrladýðým, elbiseyi sýký sýký tuttuðumdu. Kadýn telaþla babaannemin üzerine eðildi. Bir iki sarstý.“Seher Haným, Seher Haným!“ „Koþ su getir, kolonya yok mu?“ Elimdeki elbiseyi hiçbir yere býrakmadan gidip istenenleri getirdim. Babaannemin yüzüne, boynuna kolonya sürdük, koklattýk.Yavaþ yavaþ gözünü açtý…suyunu içti. Safiye Teyze çok telaþlýydý: “Seher Haným“ dedi tekrar, „Kendine gel..Kýzýn iyi..bir kýzýmýz oldu..çok zor oldu doðum ama þimdi iyi, korkma!“ Babaannem çabucak toparlandý. Kadýnýn ellerine sarýldý:“ Doðru mu söylüyorsun, ölmedi deðil mi yavrum?“ Babaannem sonunda ikna olmuþtu. Halamýn „çatýlarýnýn“ çok dar olmasý nedeniyle bir türlü çýkmayan bebeði, vakumla almak istemiþti ebe ama vakum yaralamýþtý halamý ve çok kan kaybetmiþti. Kan kaybýndan ölecek duruma gelmiþ ama tanrý baðýþlamýþtý onu bize ve tabii bebeðine! Babaannem kendine geldikten sonra elbiseyi elimden alýp banyoya koymuþtu. Safiye Teyze, elbisenin artýk iflah olmayacaðýný söyleyip poþete geri koydu ve balkondaki çöp kovasýnýn içine býraktý. Ýçim cýz etti. Gece herkes yatýnca ilk iþ gidip çöpten poþeti aldým. Kanlý elbiseyi çýkartýp katladým… Yataðýma dönüp halamýn elbisesini göðsüme bastýrdým. Aðlarken uyumuþum. Sabah koynumda elbiseyi gören babaannem, beni uyandýrmadan yavaþça çekip almýþ.. Yýkamýþ, kaynatmýþ..lekelerinden tamamen arýndýrmýþ. Ertesi gün balkondan kuruyan elbiseyi alýp ütüledi ve halamýn dolabýna astý. Ýçim rahattý artýk… Eflatun, kollarý ve yakasý minik dantel biyeli, þirin hamile elbisesini, halam ikinci bebeðine hamileyken de giydiðinde ben dokuz yaþýndaydým ve halamýn kýzýyla evcilik oynuyordum. Ona duyduðum o tarifsiz sevginin bir hediyesi belki, halama inanýlmaz derecede benziyorum ve “ayný halasýnýn gençliði “ dediklerinde de gizli bir gurur duyuyorum. Ona sevgim bugün de deðiþmedi. O, hala benim çocukluðumun sarý saçlý, sütun bacaklý, mini etekli Barbie bebeði! Nilay Aksu Not: Bu yazi yazildiktan bes ay sonra Canim Halam'in Atilla'sini kaybettik :(
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nilay Aksu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |