Ankara’ya gitmek için tüm vesaitler dolu… Bu saatten sonra kendi aracýnýz yok ise ancak yürümek durumundasýnýz… Yürümekten korkan; bu yola hiç çýkmasýn zaten arkadaþlar…

Bu arada; aklý son anda baþýna gelen, ileriyi önceden göremeyen, geleceði rahat yaþamak için plan ve program yapmanýn bilincinden uzak olan, ne düþündüðünü yüksek sesle ifade edemeyecek olan ve bütün bunlara raðmen “ Bende yürüyeceðim “ diyen var ise sahil kenarlarýný tercih etsin derim zira umuyorum ki Ankara yarýn sadece “ Ortak tavrýný alenen ortaya koyan ve demokratik tepkilerin ne þekilde verilmesi gerektiðini bilen Uygar Türk Ýnsanlarý” ile dolu olacak.

Tablo dýþýnda kalan zihniyetlerin; yarýn bu meydandan uzak durarak, kendi tercihlerini baþka platformlarda ortaya koyacaklarýna inanmak istiyorum. Gerçi, üretmek yerine yapýlaný karalamak ile rant yaratýlan bir politik teknik var memlekette ama dedim ya ben gene de inanmak istiyorum.

Bu zihniyette yapýlan propagandalar neye benziyor biliyor musunuz ? A firmasý “ Benim ürünüm ucuz, kaliteli ve saðlýklý” diye reklam yaptýðýnda rakibi olan B firmasýnýn “ A firmasýnýn ürünleri ucuz deðil, kalitesiz ve saðlýksýz ! “ diye reklam yapmaya kalkmasýna…
Ne kadar ucuz, sahtekar, bayaðý ve basit duruyor deðil mi? E ne fark kalýyor karalama siyaseti ile bunun arasýnda?

Sevgiler…