..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir önyargýyý yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > Nezihe ALTUÐ




25 Ekim 2008
Sihirli Kutular, Sihirli Deðnekler  
Nezihe ALTUÐ
Gerçekten kutusuz-deðnek, deðneksiz-kutu olmaz! Ne güzel bir hikayeydi o!…


:BBJG:
Sihirli Kutular!…, Sihirli Deðnekler!…

“Çaðrý: pencereden dýþarýyý seyrederken, düþüncelere daldý”.

Bu gece gökyüzü ne kadar da siyah; az önce saðanak vardý, sonra bulutlarý kovdu, ay göründü, her yan pýrýl pýrýl oldu. Ay gülümsüyor!… ama baktýðýmda, yamuk yumuk bana bakýyor!… Sanki hiç yamuk ay seyretmemiþimde bu gece onu öyle görüyorum gibi… Hint bilginlerinin söylediði geldi aklýna “…Gökte bir ay var, akisleri sonsuz…. Her testinin suyunda baþka bir ay, o testilerden birinde sensin…”. Bu dizeler; kendi aksini görmek ve makyajýný silmek için aynanýn karþýsýna götürdü… onu… Baktý!… Aynadaki yansýyan yüzüne… Yüzünü seyre daldý!… Gülümsüyordu. Mona Lisa gibi!… Söylenildiði gibi… “…Da Vinci’nin kadýn kýlýðýnda kendi resmi…” miydi? Gerçekten… Erkekle, diþi arasýndaki dengeyi vurgulayan o müthiþ gülüþ… insan ruhunun erkek ve diþi unsurlar bir olmadan aydýnlanmayacaðýný düþündüren…. Aynadaki yüzüm parýldýyor. Aynanýn doðasýnda parýldamak olduðu gibi bende içsel aynamdaki ýþýðý görmeliyim dedi.

Ancak bugün tutkularým aynayý karartýyor…! Ayý yamuk görüyorum… üzeri sanki tozla kapanýyor. Yanlýþ düþüncemi yok etmeli, tutkularýmý geri plana çekmeliyim. O zaman kalbim de, doðasý gereði aydýnlanýr… bilinmedik bir þey kalmaz. Bu týpký bir aynayý parlatmaya (SIRLAMAYA) benzer düþünceyle…. Tutkularýnýn nedenini araþtýrdý.

Bugün 18 yaþýna basmýþtý. 14 þubat sevgililer günü için düzenlenen bir geceden arta kalanlardý bunlar… Bugün nasýl görülmek istemiþti. Görenin ve görünenin birleþtiði; yüzden yüze, bir yolculuk yapmak istemiþti…. Görünen yüzlerden saklý kalan yüze, aþkla…, yürümüþ.… sevilen yüzü bulamamýþtý… “…Bakýþa ulaþan kulak vermez habere ve bakýlmasý gerekene ulaþan, aldýrmaz bakýþa!…” sözleri onu teselli etmedi. En keskin sözler en delici bakýþlar onu yakalayamamýþtý. Yakalayamadýðý yüzdeki anlamadý!…

Oysa, insanýn yüzü içinde yüzler yüzünün göründüðü sýrlý bir ayna deðil miydi?… bakýþlarýn gücüne kendini kaptýrmýþ, o güce kendini býrakmýþ, kendi yüzü ile onun yüzünün üst üste çakýþýp örtüþtüðünü görememiþti. Görmeyi baþaramazsa insan, kör gelmiþ kör gitmiþ olacaktý bu dünyadan…

Eðer; dokunduðumuz ve adlandýrdýðýmýz her þey anlamla doluyor ise, eðer; bütün bu anlamlar geçici, farklý çeliþkili anlamlar, hemen anýnda anlamlandýrýlýþlarýný kaybediyorlarsa o zaman bize kalan nedir?… Sorusu geldi aklýna. Felsefe okuyordu… ya!… Bilmeliydi!… Yeniden baþlamalýydý, anlamlandýrmaya…

Gittiði toplantýda; karþý masadaki gence saatlerce bakmýþ! Karþýlýk alamamýþtý, fark edilmemiþti!…, kuþku duymuþtu kendinden!… bugün fark edilmediðimden kuþku duyuyorum, kuþku duyu yorumdan yola koyulup düþünüyorum… aracýlýðý ile varlýðýma ulaþmalýyým. Kuþku; yanýlma, kaygý ve korkusunu dile getiriyor. Ýnsanýn kendi dýþýndaki dünyaya iliþkin, güçsüzlük duygusunun, yalnýzlýktan ileri geldiðini düþündürüyor insana!

“Makyajýný silmek için masanýn üzerindeki dedesinin vitraydan yaptýðý kutunun kapaðýný açtý. Kapaktaki gül yapraklarý beþli idi.” Babaannesi; gülün, kadýnýn evrelerini simgelediðini, her yapraðýn anlamý olduðunu anlatmýþtý. Sýrasý ile doðum, adet, menopoz, ölüm… demiþti! Birden içine mutluluk doldu… Babaannesi, kendi sýkýntýlarýnýn hikayesi ile baþkasýný teselli etmek isteyen bir kiþinin, sözünün bir türlü bitmeyeceðini bilenlerdendi.
Ben henüz yaþamýmýn ikinci evresindeyim, daha çok zamaným var… “deyip” Babaannesi ile oynadýklarý oyunun tekerlemelerini söylemeye baþladý. “…Kutu kutu bense, elmayý yerse…”diye mýrýldanýrken, babaannesinin, 14 Þubat sevgililer günü için yazdýðý Hollanda’daki bir yarýþmaya katýldýðý hikaye geldi aklýna.

Gerçekten kutusuz-deðnek, deðneksiz-kutu olmaz! Ne güzel bir hikayeydi o!… diyerek hatýrlamaya baþladý.

Söz konusu hikaye þöyle baþlýyordu:

Gri bulutlarýn sessizce sokulup, sürünerek geçip gittiði, bulanýk, hatta ölçüsüz bir uzaklýkta görkemli gökyüzü, gece ve gündüzlerle sürekli deðiþiyordu. Bugün, dünyanýn merkezinde hissediyorum kendimi “…Zaman bilen için durur derler ya…”.

Son bahar mevsimi, doðanýn en güzel hali idi. Bu mevsimde sararan yapraklarýn düþüþü; solan gönüllere denk düþüyordu. Ay çok az görünüyordu geceleri bu mevsimde, zaman akýp gidiyor, ne garip! Bu gece, akýp giden zamanýn kutlamasý vardý. Arzu’nun yaþ günü kutlamasý için hazýrladýðý kutuyu poþete koydu. Sarý saçlarýnýn buklelerinden sýkýlýp bu gece toplarým diyip, telaþla…, geç kalma korkusu ile yola koyuldu. Yaþ günü Moda deniz kulübünde kutlanacaktý. Elindeki kutu onu küçüklüðüne götürdü.

Ayýn deðnek, kendisinin de kutu olduðunu keþfetmiþti küçükken. Bir gün Ay’ýn deðneðini uzatýp kutusunu açmaya çalýþacaðýný düþündü. Ay erkekti!… yaþlanýnca ay dede olmuþtu. Ay ýþýðýnda bahçede oynadýklarý oyunda kýzlar, el ele tutuþup:

“Kutu kutu bense,
elmayý yerse,
en güzeli kimse,
arkasýný dönse…”,
diyip þarký söylerken, yolculuk olarak algýlanan yaþamýn dairesel halkalarýný oluþturuyorlardý. Erkeler, beðendiði kýzlarý deðnekleri ile dürtüp, bir bir seçiyorlardý! Ben… en son seçilen olmayý isterdim her nedense payýma düþene razý olmayý daha küçükken öðrenmiþtim. Erkekler en güzeli göremiyorlardý. Gece ay ýþýðýnda oynanan bu oyunda, yüzler gözükmüyordu. Güzellik, göreceli bir kavram deðil miydi zaten…? Bu gece ay gözükmüyordu. Ayýn gökyüzünde gözükmesi ile gece olunca kutularlar deðneklerin savaþý baþlýyordu onun için…

Yürüdü toplantý salonuna doðru. Herkesin her þeyi hep bir aðýzdan konuþtuðu, çatal, tabak, bardaklarýn ayný aralýklarla ayný þangýrtý-þungurtu týnlamalarý verdiði, orta geniþlikteki salona girerken, cesur-soðukkanlý, atak-ürkek kadýn ve erkeklerin bir aralýðýna þöyle bir baktý.…

     Ýçine büzülmüþlüðünden, çözülmeye baþlayan tüylerinin aðýr aðýr dikenlendiðini, diken uçlarýndaki duyarlýlýðýný hissetti. Böyle yerlerde tedirgin oluyorum…! Neden? Bu ürpertiyi her zaman hissediyorum… “diye düþündü”.

     Karþý masadaki kadýnýn; elindeki kadehi ile dudaklarýný hafifçe aralamýþ, aðýz içi karanlýðýnda birkaç milim dýþarý seçilebilen küçük kýrmýzý dil ucunu saða sola oynatmasýna karþýlýk, adamýn da; kadýnýn kendi kendine doyuma ulaþmasýný seyirci durumda izleyecek biri olduðunu keþfetti. Kadýnýn hafifçe sulanmýþ o lezzet ustasý aðzýna bir deðnek gri verecekmiþ!… gibi “dedi içinde”. Ne tuhaf!… adamýn ellerinin ikisi de görev baþýnda, sol el çatal tutuyor, sað ele gelince oda yemek listesini tutuyor. Aðýz tadýna düþkünlüðü, listedeki yiyecek-içeceklere göz gezdirmesinden, birazcýkta kadýnýn dolgunlaþýp, ýþýldayan dudaklarýna doðru kýsa, keskin ve cesur bir hamle yaparak bakmasýndan belli!… “diye düþünürken” arkadaþlarýnýn masasýna doðru ilerledi.

     Kutularla dolu bir masa… herkes henüz gelmemiþ. Tüm bayanlar bu gece birlikte olacaðýz, erkekler yok derken, yan masadan elinde küçük bir kutu ile yanýmýza yaklaþan beyin sözcükleri ile irkildi. Adam hepimize bakarak “Yýllanmýþ þarap gibisiniz!… masadaki kutularýnýzý açan olmamýþ herhalde…” “diyip küçük kutusunu arzunun önüne koymuþtu”. Arzu; önüne konulan soðuk, buðulu kadehine bakarak konuþuyordu: “Aþký severim, yani bedenimde sever, ama artýk kayýp eþyalar kýsmýnda arýyorum onu…! O’nunla yaþadýðým zamaný kötüye kullanýlmýþ tarihler arasýna kattým.” diyerek adamýn getirdiði kutuyu açmaya baþladý. Tüm gözler kutuya çevrilmiþti. Kutular kadýna geçmiþi araladý.

Bir gün adamýn biri yanýna yaklaþarak “Yýllanmýþ, kokusu çok güzel bir sihirli kutu arýyorum!” demiþti. Kutularla dolu idi anlattýklarý… ne çok kutularý vardý adamýn… Adam sanki kadýnýn kutularý çok sevdiðini biliyor gibi sürekli kutlarla ilgili konuþuyordu. Sonra sýkýlýp ona kadýnlarý, erkekleri ve evlilikleri anlatmaya baþladý. “Sen hiç konuþmuyorsun, keþke, kadýnlarýn erkeklere sorduðu sorularý sende bana sorsan!” demiþti. Adam, sorularý kendi kendine soruyormuþ gibi yapýp sormaya baþlamýþtý. “Nereye gidiyorsun? Ne zaman geleceksin? Beni seviyor musun?”. Halbuki bilmiyordu ki ben, içimden ona þu cevabý vermiþtim: “Kimim ben…?! gibi cevap verilmesi imkansýz bir soruda, toplanmasý mümkün olan kavramlarla uðraþmaktansa, teslim olmak ve yenilgiyi kabul etmek çok daha iyi diye susmuþtum. Adam konuþuyordu: “Evlilikle ilgili deðiþmez trajedi þudur: Aþký geçici ama kavgasý ebedidir”. Tüm bu düþüncelerden sýyrýlýp, hepimiz Arzu’nun açtýðý kutudan çýkan altýn küpenin üzerindeki Ýskender’in resmine bakmaya baþlamýþtýk. Arzu ile göz göze gelmiþtik. “Ne düþünüyorsun Nez?” demiþti. Bende “Tarihe gömdüðün Ýskender’ini düþünüyorum” dedim.

     Arzu: “Nasýl yani diyince?” ona anlatmaya baþladým.

     “Ýskender’in aydan uzattýðý deðneðin ucundaki kutlarda hepimizin dünyadan görünen fotoðraflarý var… onlara bakýyorum, elimde senin fotoðrafýn var, seninle göz göze geldik” dedim. Arzu: “Hadi benim aydan bakýnca dünyadan görünen fotoðrafýmý bana anlat” dedi. Bende anlatmaya baþladým:

-“Çok güzel görünüyorsun, týpký çaðrýþtýrdýðýn adýn gibi”.

“Nasýl yani” dedi Arzu.

-“Kalýcý bir þey istiyorsun. Bir istekten daha fazla bir þey. Temelde; istediðimiz þeyin ne olduðunu adlandýramadýðýmýzý ve istediðimizle iliþkimiz açýsýndan kim olduðumuzu bilemediðimizi yansýtmaz mý Arzu?… Bak!… þu salona…tüm deðnekler… seni iþaret ediyor!… Biraz önce; kötüye kullandýðým tarihler arasýna kattým demiþtin ya onun için…”dediðimde Arzu’nun kahkahasý ile tüm salon çýnlamýþtý. Arzu’nun kahkahasý þakadan, alaydan ve gülümsemekten ötede, su götürmez bir sevincin gülüþünü, gülmenin sevincini yaþatmýþtý hepimize, salondaki tüm deðnekler ve kutular bize bakýyordu.

Gözelerimiz, zaman ilerlediði halde gelmesini beklediðimiz Benson’un geliþine takýlmýþtý. Ýsmi gibi en son gelen benim mesajýný veriyordu. Bizde… Benson’a “Aydan dünyadaki görünen fotoðraflara bakýyoruz, seni görememiþtik!”dedik ve hep beraber gülüþtük. O’da bize; “Hiçbir sözle ifade edilmeyen, bu cinsten cümleler sonsuzda kavranabilirler, çünkü; sonsuzluk…hiçbir sözle ifade edilemez… Benim için bu geceden arta kalacak ne sevgilim ne de evim olacak, eþimden ayrýlýyorum!… Biliyorsunuz?… Ýki kere denedim… olmadý!… Her deneyiþimde küller altýnda boðuldum. Tarihin izini taþýmayan kesintisiz bir þimdiki zaman içinde yaþýyorum. Yaþamýn gerçek biçimi geçmiþ ve gelecekte deðil þimdi de arýyorum, onunun için fotoðrafýmý göremezsiniz!” demiþti.

Aliye: “Sýra benin fotoðrafýmda Nez… çabuk anlat!” demiþti. Bende : “Senin fotoðrafýný tek olarak göremedim, Birsen’le birliktesin. Fotoðrafta, ikinizin de elleri gökyüzüne doðru yakarýþ halinde. Sanki bize bugün yüz binlerce yýl içinde elde edilen þey, bir anlamda dünyada ‘yeni’ bir þey olmamaktadýr, zira her þey ayný ilk örneðin tekrarýndan ibaret. Bu tekrar dünyayý süreli baþlangýç altýnda tutar. Zaman þeylerin ortaya çýkýþýný ve varoluþunu mümkün kýlýyor, siz Birsen’le… onun yakarýþýný yansýtýyorsunuz fotoðrafta.” dedim.

Masadakiler hep bir aðýzdan: “Kutularýn sihrinden kurtulup, deðneklerin sihrini konuþmaya baþlayalým mý?” dediler. Hep bir aðýzdan “Öyle bir sihirli deðnek olmalý ki; kendimizi onun dokunuþlarýna býrakýp kutumuzu açmalýyýz, onuru, özlemleri, kadýnlýðýna saygýsý, ondan hoþnutluðu, eþitlenmenin güzelliði, ten ötesi buluþmalar, ten içi yeni arayýþlar ve ne altta olup ne üste çýkýþ, bunlarýn hepsini taþýyan bir sihirli deðnek var mý?…” diyip hep beraber toplantý salonuna þöyle bir göz attýk. ,

Deðnekler hep bir aðýzdan: “Dokununca duyumsamazlýðýmýzý yitirmekten korkuyoruz” çýðlýklarýný atýyorlardý.

“Bizde!” diye karþýlýk veriyorduk. Bu hep böyle sürecekti… bunu biliyorduk hepimiz!…

Çünkü yaþam boyunca kutular-deðnek, deðnekler-kutuyu sonsuza kadar arayacaklardý…

Çünkü insanoðlu mükemmeli istiyordu. Böyle bir gerçek yoktu, gerçek olan tek þey vardý ki, oda hepimizin bildiði gibi, insanoðlu doymak bilmeyen bir obez’di. Hep arayacaktý!… neyi aradýðýný bilmeden…



Gece bitip eve döndüðünde kadýn beynindeki tüm kutularýnda sesini duymak istemedi. Gözlerini kapadý rüyadan, yani yaþanan hayattan hiçbir ese kalmamasý için uykuya daldý.…

Babaannesinin yazdýðý hikayesi, onu kendi küçüklüðüne götürdü. Makyajýný silerken babaannesinin küçükken ona söylediði sözler geldi aklýna: “Güneþ gibi bir kadýn olmalýsýn, senin cinsel organýn kutuya benzer. Herkese onu açmamalýsýn, erkekler aya benzer, yaþlanýnca dede olurlar, týpký þu yaþlý ay dede gibi. Erkeklerin cinsel organý, deðneðe benzer. Ay dede; deðneklerini uzatarak her gece kutulara ulaþmak ister. Gece olunca kutularla deðnekler arasýnda bir savaþ baþlar… senin adýn Çaðrý… sen zaten Çaðýr’ansýn… deðneklerle barýþ ilan et! Adýn, onun için babanýn adý ile beraber anlamlý! Barýþ’a Çaðrý!… diye koyduk senin adýný. Çünkü baban 1980’li yýllarda doðdu.

Þimdi biliyorsun insanlar YENÝ DÜNYA DÜZENÝ diye bir þey tutuþturmuþlar, savaþ hiç eksik olmuyor… Sen babanýn adý gibi Barýþ’ý Çaðýr!… çünkü unutma!… sen Çaðýr’ansýn!…” demiþti. Týpký hikayedeki gibi, Ýskender’in aydan uzattýðý deðneðin ucundaki kutuda çýkan dünyadan görünen fotoðrafýn seyrine dalmýþtý… saatlerce aynada yansýyan yüzüne bakarak tüm hikayelerin hepsi acýklý, hüzünlü, dokunaklýydý. Daha da dokunaklýsý bütün hikayelerin kolayca akýlda kalmasý ve insanýn kendisini en saf, en çilekeþ en mutsuz kahraman yerine ayný kolaylýkla koyabilmesi idi.… Makyajýný sildi… týpký hikayedeki kadýn gibi dingin bir uykuya daldý…




06.02.2004
Ýstanbul







.Eleþtiriler & Yorumlar

:: sen
Gönderen: savaþ altuð / , Türkiye
4 Aralýk 2009
sonsuzluk bittikten sonra karþýlaþtýk aþktan daha anlamlý bir þeyler bulmalýyýz… teninden önce ben mavi gömleðine sýðýnan ülkeyi seyrederken korunaksýz gülüþün dolsun güneþin gamzelerine dokunuþun çocukluðuma ebemkuþaðý renkleri ve kuþlarý unutma bir de memleketimde içeceðin çayý seni getir bana giderken bin yeþillik sonra yaðmurlarý aðlamayan ormanda güvercinlerin acý çekmediðini gördük beraber her ceylanýn ürkmediðini bahçesi ülkesinden büyük kocaman filozofun saðanaðý damla eden meyinde otuz yýllýk aþký nazlayan güzel kadýnýn tebessümünde kollarýnda sýyrýldým dünyadan zamaný acýtmadan saçlarýmýza karýþtý mutluluk lâle güzelliðinde can bize özel buðusuz bir hayat bulduk… SENÝNLE.............................




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýronik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ben Kimim Ki!
Adamýn Adasý
Kaybedenler
Þimdiki Zamanda Çok Özel
Adamýn Adasý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ben Ýstanbul"luyum!
Bu Ben Miyim!
Motifler
Ben Güzel Miyim?
Rehgüzar
Hiçin Kýsýr Çölündeki Savaþ
Acý...
Üþüdüm
Saklambaç
Ýstanbul'a Çaðrý!


Nezihe ALTUÐ kimdir?

Yýllarca okumayý kendimi hobi, hatta dost edindim. Artýk bu dosta bir dost daha katmak istiyorum ve kendi öykülerimi yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Orhan Pamuk, Oðuz Atay, Dante, Ahmet Hamdi Tanpýnar, Alev Alatlý, Milan Kundera, Kafka, Dostoyevski, Nazým Hikmet, Akþit Göktürk, Mevlana, Çehov, Halid Ziya Uþaklýgül, Yaþar Kemal, Bertol Brecht, Shakespeare, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Turgenyev, Gorki, Ba


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nezihe ALTUÐ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.