 • ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
381
|
|
|
|
Yazmak deliliktir. Eðer ben akýllý bir adam olmuþ olsaydým, yazýlarýmla bir týmarhane kurup, satýr aralarýndan kendini akýllý sananlara göz kýrpmazdým. Yazmak; sözcükleri, harfleri eze eze yazmak, içini dökmek, sayýp sövmek, sevmek, gömmek, diriltmek, ters köþe yapmak, daðýlmak, toparlamak, çaðýrmak, itmek, ümit vermek, süründürmek, güldürmek, sýrýtmayý yok etmek, saçmalamak, mantýkla boðmak ......yazmak; ilah gibi. |
|
382
|
|
|
|
Baþkalarýnýn cehaletine gülmek kolay halbuki. Yýllarca o cahillere güldük. Kendi elleriyle yaptýklarý putlara tapýyorlardý; hayret bir þey ya..! |
|
383
|
|
|
|
Yani hayat karada, yürüme ve týrmanmayý gereken ortamdý. Karadaki engelli alan içinde yüzme eylemi týkanma, yýðýlmaydý. Karada engellenmeye, baskýlanmaya uðrayan yüzme eylemi; bu ortama denk düþen yürümeyi, týrmanmayý belirli yapýp seçecekti. |
|
384
|
|
|
|
Hayatýn kendi dýþýnda türümüz de kolektife organize ve amaçlý biçimde ilk depo enerji "sosyal alanýn" içinde biriktirilir. Ýlk toplumsal depo enerji de "toplumsal alan" içinde depolanýr. Biriktirilen enerji potansiyel enerji olarak depolanýr |
|
385
|
|
|
|
Bunlarý niye söylüyordum? Süreci anlamak için söylüyordum. Musa-Ýsa gibi duyarlýlýðý anlamak; vahiy ile oluþturulan köleci kolektif mantýðý, geçmiþi ile birlikte anlamamýz için söylüyordum. Eðrilikler karþýsýnda, köleci çýkarým ile yapýlan doðrultmalar, olmasý gerekene göre yapýlan doðrultmalar deðildi.
Doðrultmalar temel eksene göre deðil, sanal ve kiþi tamahý iradeyi yansýtan vahye göreydi. Ýsa, Musa gibi duyarlý kiþilerin intikaya uðratýlmýþ bu tarz sanal belirlenmelerle oluþan köleci kolektif düþünce içinde olmalarý; herkes gibi onlarýn da neler çektiðini anlayabilmemiz için anlatýyordum.
Bazen okur hem zaman kýtlýðý nedenle, hem ilgi alný olup olmamakla her yazdýðýnýzý deðil de ilgisini çeken baþlýða dek konuyu hasbel kader okuyor olacaktýr. Bu nedenle siz baþka yerde belirtseniz de her bir konu içinde de tekrarlar yapmak zorunda kalýrsýnýz. Yazýnýz tematik bir devam olmakla bazý tematik konular o konu içinde tekrarlanýyor da olabilir. |
|
386
|
|
|
|
baruch de spinoza 1632’de, amsterdam’da dünyaya gelir. dinsel aðýrlýklý bir eðitim alýr. sinagog tarafýndan aforoz eder, yalnýzlýða itilir. hayat onun için zorlaþmýþtýr...
|
|
387
|
|
|
|
Ýnsanlar dünyaya bakýþ tarzlarýný ve dünyayý yorumlama tarzlarýný, biraz bilinenin dýþýnda deðerlendirmeliler.
Bu yazý, bu türden yorumlamaya bir örnektir.
Gündeki cehaletin kalkmasý için bilginin kazanmasý lazým. Bilginin kazanmasý için de insanlarýn binlerce yýldýr kullana kullana küflendikleri at gözlüðünü deðiþtirmeleri lazým... |
|
388
|
|
|
|
Köleci sistemle birlikte gruplarýn emeði ve totem meslekleri yok sayýlmakla mülkün sahibi vardý. Kurban ve tazimler mülkün sahibineydi. "Kim bir yoksula kurban edilen yiyecek ve etten verirse Rab El 'in rýzasýný alacaktý". |
|
389
|
|
|
|
Ýçimizdeki ve dýþýmýzdaki etki alaný birbirine doðru; dýþýn içe, için de dýþa doðru bariyerli bir giriþme belirmesi vardýr. Kültüre gidecek yolda, sosyal oluþa gidecek yolda, kolektif oluþa gidecek yolda bu giriþim ilk belirmedir. |
|
390
|
|
|
|
Þartlar meþrut olmadan meþruiyetin ne olacaðýný, kimlerin kahraman olacaðýný bilemezsiniz. Ama süreç bir kez yaþandý mý soyut olarak zulmün meþruiyet yaratacaðýný ve kahraman yaratacaðýný biliriz. |
|
391
|
|
|
|
Çokluk olmadan, birlik veya teklik olasý deðildir. Birlik olmadan da çokluk bilinir deðildir. Biri diðerinin var olaný ve yok olaný olmakla geri baðlaným iliþkisi içinde birbirinin çaðrýlanlarýdýr. |
|
392
|
|
|
|
El mana süreci kolektif geri baðlaným yasasý içinde oluþan bu bolluðu; "bana var sana yok" sürecine çevirmiþti. Köleci teolojiye göre kiþi bana var dediði sürece de sabredecekti. "Sana yok" denen sürece de tahammül edip sabýr gösterecekti!
|
|
393
|
|
|
|
Sessiz bir gecede gürültülü bir uyanýþ gerekli ise gecenin sessizliðini kim bozacak? |
|
394
|
|
|
|
Toplumsal ittifak hýzla deðiþip geliþirken, sosyal özneli mantýk çok yavaþ ilerliyordu. Ve yavaþlýktan ötürü geriden geliþle yavaþ deðiþip geliþiyordu. Bu nedenle göz önüne alýp çýkarým yaptýðý þeyler, ortadan kalkýyordu. Ama çýkarýmlarý elinde kalýyordu.
|
|
395
|
|
|
|
Eðer boþluk bir birim, dolulukta bir birime kýl payý kadar yakýn durumla 0,99988 deðerinde olsun. Yani bu durumda doluluk boþluktan 0,00012 sayýsý kadar eksik veya azdýr veya küçüktür ya da hafiftir. Sýcaklýktýr, soðukluktur. Daha yoðundur az yoðundur vs. |
|
396
|
|
|
|
Kulluk düzeni, kolektifi varlýðýn þanslý seçilmiþ, soylu kiþilere aktarýlmasýydý. Baþka þey beklenemezdi. Zaten kolektif kapasiteyi yitirdikten sonra hayal olan bunca olup bitenler karþýsýnda hala rýzký beklemekti.
|
|
397
|
|
|
|
Ýnsanýn beyini içerisinde bulunan duyu, his, güdü gibi ruhsal ve enerjik yapýlar her ne kadar soyut þekilde düþünülse de, aslýnda bunlarýn hepsi somut birer yaþamsal pratiklerdir. Beyin denilen yapý et, damar, sinir, kas, kan ve sývýdan oluþan biyolojik duyu mekanizmasýnýn adý Ego'dur.
|
|
398
|
|
|
|
Enuma Eliþ te anlatýlan gök söylemini þimdiki söylem gibi uzay zaman diye yorumlarsanýz: yerin ürettiði, göðün ürettiði nimetleri de: yerin göðün nimetleri sizin için, dersiniz. Gülünçlükler de kaçýnýlmaz olurdu. |
|
399
|
|
|
|
Hayali referans noktalarý kolektif baþlangýcýn; kolektif kapasitesini, geçmiþin kolektif referanslarýný karartýrlar. Karartýlan bu geçmiþte ne vardý? Özne nesnel kolektif oluþ ve kolektif oluþun yasalarý vardý. Bu yasalar herkese göre, herkesin yetenek ve ihtiyacýna göre paydaþlýðý olan “totem alan saðlatmasý ve totem alanýn üreten iliþki” zemini ile “ön ittifaklý Ýlahi alanýn üretim hareketi paydaþlýðýydý”. |
|
400
|
|
|
|
Derenin kuþu, kolektif alan içinde kolektif üretimle ortaya konuyordu. Derenin taþý ancak kolektif alan içinde kolektif kuvvet ve kolektif yeteneðin ortaya koyduðu teknik ve teknolojilerden oluþuyordu.
|
|