 • ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
881
|
|
|
|
Ama umulup beklenen vaadi kiþi salt kendileri üzerine doðacak bir vaat olmasýna kalpten inanan kiþi de Nemruttu. Çünkü Nemrutlar açýktan “benim olan benim, senin olan senin” derken kalplerinde olan çeliþki ile samimi deðildiler. Kalplerinde senin olan da benim diyorlardý. Bu nedenle El mana anlayýþý hep baðýþ lütuf, ele, geçirme, istimlak etme, ihale, komisyon, hediye, rüþvet alma rant edinme, kira saðlama gibi ihsanlar üzerine kayraydý. Ama niyet, akýbetle ayný olmayacaktý.
|
|
882
|
|
|
|
Çalýþmak kazanmak deðildi. Lütuftu. Çünkü üretim iliþkileri; üretime karþý üretim yapýp takaslarý içinde tüketim olamamaktan çýkmýþ; rýzk aramakla rýzk olmuþtu. Bunlarýn illüzyonu olan kazanç devreye girmiþti. Çalýþan deðil mal sahipliði kazanç için üretiyordu. Çalýþan nasibini lütuf olukla arayandý. Roller ve aktörler deðiþmiþti. Mal sahipliði kazanç için üretim yapmakla, köle de lütfa gark olmakla; her kes kazandýðýn kadarla tüketim içindeydi.
|
|
883
|
|
|
|
Ýttifaklar, totem mantýðý aþýp ittifak içine geçebilmek için karþý gruptan kurban edilen kiþilerin canýný kanýný yiyordu. Böylece karþý grup kiþisinin canýný kanýný içip yiyenler ziyafet veren tarafla ayný candan kandan oluyordu. Bu nedenle ittifaký sosyal mantaliteye uygun bir ritüel yapýyorlardý. Ziyafet veren grubun kendi kanýndan canýndan olan kaynamýþ etin yenmesine sesiz olmakla içinde buðuz eden bir tepki gösteriyordu. "Kazan kaynatma þölenleri" içinde insan eti yeme seanslarý ortaya konmuþtu. |
|
884
|
|
|
|
Yaþamýn en engebeli kýyýsýnda
Kök salmýþlýðýmýz, kendimize
Olan inanancýmýzdandý.
O köklerde dulduk dostça seviþmeyi,
O köklerde var oldu, bedenimizin insan tarafý.
Kimi zaman bize can veren
Toprakla savaþmamýz, aslýnda kendi iç savaþýmýzdý.
Ve b |
|
885
|
|
|
|
Elbette su olmasaydý suyun boþluk alanýný dolduran olanak durumla ot ta olmazdý ama ne ot ne su salt boþluk doldurma var oluþu olmak kadar zorunlu bir enerji dönüþlü akýþýn durumu olmakla da vardýlar. Yani oksijen de su da ot ta birçok üst üste durum baðýntýsýyla vardýla |
|
886
|
|
|
|
Tarihi bilincin alt yapý kalýplarý ilah, totem gibi sosyal elci manalar içerenli birikmenin yaný sýra, üreten iliþkiler örgülü akýþla uygarlýða gelen deðiþme dönüþme ve geliþmelerdi. |
|
887
|
|
|
|
Süreçleri tek yanlý söyleyiþlerle nedensiz olarak ele alýþla söyleyiþ þeklimiz, baþta kendimize ve olaylara ve dünyaya yabancýlaþmak olmaktadýr. |
|
888
|
|
|
|
Yani anne tek baþýna kendi saðlama süreçlerini kolaylýkla ortaya koyamýyordu. Kaldý ki doðuran kadýn çocuðun saðlamasý olacak süreçleri tek baþýna ortaya koyabilsindi.
|
|
889
|
|
|
|
El mana anlayýþý, ön ittifaka göre ön ittifaktan kopup ayrýlmakla parça olan düþüncedir. Ama El mana anlayýþý uygulamaya konacak olan kendi El süreçlerine göre de bütün olmanýn kendisidir. Uygulamasý içinde her biri ayrý ayrý olan El süreci de bütün olan El mana anlayýþýna göre, parça ve çoklu olan El süreci olmak demektir. El mana anlayýþlý düþünce; ön ittifaktan kopmakla; kendisi de kendisi gibi parça düþünce þekline dönüþecekti. Böylece El mana anlayýþý da tam bir kiþi anlayýþlý mana içerikli düþünceye dönüþecekti. Yani þimdiki deyimle kiþi ilahý ya da kiþi tanrýsý; kiþi rabbi olacaktý.
|
|
890
|
|
|
|
El “mülkün sahibi benim dediði eylemli söylemlerini kime karþý yapýyordu? Buyruklarýna uyulan, kime karþý ben sizin El ilahýnýz deðil miyim diyordu? Kuþkusuz ki Ýlah takdirine karþý ve ilahlara karþý kendi etrafýnda kümelenenlere ben sizin El olan El ilahýnýz, El mülkü olanýnýz; El malik, deðil miyim diyordu.
|
|
891
|
|
|
|
El zihniyeti içinde kimi kiþilerin mal mülk sahipliði vardýr. Kurnazlýðý, kiþisi tapuya çevirme vardýr. Kolektifin malýný iç etme vardýr. Ýlahi dönemin nesnelliði ve aklý fikri yoktu. Aksine bu mal mülk iliþkisi olan sömürü sorgulanmasýn diye zikir vardý. Ýman vardý. Ýman sömürü sözleþmesinin köle ve sahiplik mantalitesiydi.
|
|
892
|
|
|
|
Filozoflarýn, düþünürlerin tarih boyunca çok kafa yormuþ olmasýna ve düþünce olarak deðiþik kamplara ayrýlmýþ olmalarýna raðmen, bireyler de kendince bu sorulara cevaplar aramýþ -arýyor- ve bundan dolayýdýr ki herkes kendince bir yaþam felsefesi oluþturuy |
|
893
|
|
|
|
Burada bir parantez açayým. Biz Amerika uygarlýðýnýn özellikle Afrikalýlarý köle etmesini bilir ve kýnarýz. Bu doðrudur. Bunun kadar ortaçað uygarlýðýndan biri olan, Emevi, Abbasi halifeliði de köleci bir imparatorluk olmakla onlarca köle isyanlarýna sahne olmuþturlar.
|
|
894
|
|
|
|
Bunu niye anlattýk? El de insanlýk tarihinde olup biten gerçekliðin; sosyal elli semboller dilidir. El dili Matematik dili gibi doðaya genel kýlýnamaz. Ýnsanýn bir semboller dili daha vardýr ki o da bilimdir. Doðaya genelleþir. Matematik te bilimin içindedir. El bu haliyle bilimdýþýdýr. Ancak El sosyal alan içinde gerçeklikle anlatýlýr.
|
|
895
|
|
|
|
Karþýlýklý yüküm içinde üreten gruplarýn yaptýklarý takas süreci, gruplarý birbirine karþý yeniden ve yeniden üretime yükümlülüðü içine soktu. Böylesi bir yükümlülüðü ön gören üretim hareketi içinde köleci sistemin dediði gibi bir arz ve talep giriþmesi nerede, nasýl yapacaktý? Unutmayýn ki ne açlýk ne savunma ne cinsellik arzda deðildi, talep te deðildi.
|
|
896
|
|
|
|
Ýlahi dönemli kiþilerin yüz yüze görüþmelerinden algý olan somut meþruiyet ilik; Ýbrahim’in kendi El’i ile görüþmesini Ýbrahim’in söylüyor olmasýna tanýklýk etmeye dönüþecekti. Söyleyen de söylenende somut deðildi ama “söyleneni söyleyen aracý Ýbrahimler” somuttu, bu da iknaa olmanýza yeterdi! Yetmezse açlýk, iþsizlik ve zorbalýk belirecekti. Tarihsel hafýzayý kaybeden tarihsel olmayan hafýzayý buluyordu. Gerçeði kaybeden gerçek olmayaný buluyordu. Sahipliðin kendi üzerine kendi etkisiyle iç düþünmesi yapan Ýbrahimler, Nemrutlar; dýþta sahipliði kendisine verenin olmanýn sözcüsü olmakla aracý konumda konuþan sahiplerdi.
|
|
897
|
|
|
|
amansýz mühür çýkagelmiþse kader kapýlarýndan, zamana sadece onu uygulamak düþer, ha þa! |
|
898
|
|
|
|
Meþruiyetlik nasýl yola çýkmýþtý? Ve ne þekil alýþla sürmekteydi? |
|
899
|
|
|
|
Sosyalizm olgusu kurtuluþa dek yeni baþlangýç koþullarýndan biriydi. Sosyalizm olgusunu veren dayanýþma, seyir halindeki bizim baðýmsýzlýk savaþý denen tarihi oluþun reostasý olmasýyla yeni baþlangýcýn yeni koþullarý içine girmesi gereken yeni bir durumdu. |
|
900
|
|
|
|
Deðilse bir grup yaðý, yoðurdu, kazaðý biliyor olup ta onu aramaya çýkmamýþtý. Baþlangýçta böyle bir süreç ve böyle bir mantýk yok. Yað üretenin kundurayla kazak deðiþiminin zorluðunu göze almak diye bir süreç hiç yoktur. Bu süreç köleci sistemle birlikte; kâr için yapýlan üretimle ortaya konan süreçti.
|
|