evleri kanatırcasına, yağmur yağıyor dışarıda
yoksullara yazılan bir şiirden fırlıyor
pencereme kimsesiz çocuk siluetleri
ve aşk bağırarak yüzümü tırmalıyor
paltosunu giyip uzaklaşıyor içimden tüm umutlar
terk edilmiş eski, ahşap bir ev şimdi bedenim
Kendi kendime dokunup dökülüyorum parça parça
başlıyorum upuzun gecelerde soluksuz acı çekmeye
gözlerimi kuruturcasına şiir okuyorum aya karşı
ben okudukça zayıflıyor ışığı
ve cılız bir çizik kalıyor gökyüzünün ağılında
yaşamadan ihtiyarlamış kadınların çizgilerinden
birkaç çizgi sallanıp düşüyor
yüzüme, alnıma, kalbime…
kalbimi alıp bakıyorum
baktıkça içimden ağzıma doluşan ölüleri kusuyorum duvarlara
ormandan gelen karanlık seslere koşuyor ruhum
tıpkı aşkları ruhumu örseleyen adamlara koştuğum gibi
anladım, sürecek bu aşksızlık
sürecek ve yazdıracak !
NİLAY AKÇAY
(ORTANCA DERGİSİ,KASIM 2009)