*İslam’da adaletin ve doğruluğun temeli, insan haklarına saygı ve haksız kazançların reddedilmesidir. Bu bakış açısıyla, Bakara Suresi'nin 188. ayeti, toplumların huzurunu ve düzenini sağlamada en önemli öğelerden biridir. Ayette geçen “Ve mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. Ve insanların mallarından bir kısmını günah ile yemek için onları bilerek yöneticilere vermeyin” ifadesi, tüm bireylerin ve toplumların adaletle hareket etmeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Bu ayet, sadece rüşveti değil, toplumda adaletin zedelendiği her türlü batıl davranışı kapsar. Batıl yollarla kazanç sağlamak, haksız yere başkalarının haklarını gasp etmek, adaletsiz rekabet oluşturmak veya manipülasyon yapmak, sadece bireysel olarak zarar vermez; tüm toplumun düzenini, huzurunu ve refahını olumsuz etkiler. Seçimlere hile karıştırmak, iş başvurularında torpil yapmak veya hakimlere rüşvet vererek davaları kazanmaya çalışmak gibi eylemler, toplumu derinden sarsan ve insanların güvenini yok eden davranışlardır. Bu tür davranışlar, adaletin zedelenmesine ve toplumda eşitsizliklerin artmasına sebep olur. Bu da, uzun vadede hem bireylerin hem de toplumun felaketi anlamına gelir. Ayetin içerdiği öğretiler, sadece rüşvet gibi doğrudan parasal ilişkilerle sınırlı kalmaz, aynı zamanda güç ve yetkiyi kötüye kullanarak sistemin manipüle edilmesi gibi daha geniş bir perspektifi de kapsar. Örneğin, iş başvurularında torpil yaparak hak etmeyen kişilerin göreve gelmesi, hak edenlerin dışlanması, seçimlerde hile yaparak haksız kazanç sağlamak, ülkede adaletsizliğin artmasına neden olur. Bu tür uygulamalar, toplumsal huzuru bozar ve refahın her geçen gün azalmasına yol açar. Ayetin bir diğer önemli yönü, "hukkâm" kelimesinin kullanımında gizlidir. Hukkâm, yöneticiler, idareciler ve hakimler anlamına gelir. Yöneticilerin, hakimlerin ve idarecilerin adil olması beklenirken, bu kişilerin sistemin manipülasyonuna karışmaları, batıl yollardan kazanç sağlamaları, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu etkileyen büyük bir felakete yol açar. Yönetici pozisyonlarındaki kişilerin adaletle hareket etmesi, tüm sistemin doğru ve güvenilir işlemesi için şarttır. Eğer bu kişiler güçlerini kötüye kullanarak manipülasyon yapar veya haksız kazanç elde ederse, toplumun her kesimi bundan zarar görür. Bu bakış açısı, sadece bireysel çıkarları değil, toplumun geneline yönelik bir perspektifi içerir. Torpil, hile, yalan, sahtekârlık gibi eylemler, adaletin zedelenmesine ve toplumsal huzurun bozulmasına yol açan davranışlardır. Bu tür adaletsiz uygulamalar, sadece kısa vadede toplumsal huzursuzluğa neden olmakla kalmaz, uzun vadede sistemin güvenilirliğini de sarsar. Adaletin sağlanması, doğruyu bulmak ve hakka saygı göstermek, insanlık için en temel sorumluluklardandır. İnsanların haksız kazanç sağlamak yerine, adaletli bir şekilde yaşamaları, toplumun genel refahını artırır. Sonuç olarak, Bakara Suresi'nin 188. ayetinde yer alan bu öğretiler, sadece bireysel değil, toplumsal anlamda da büyük bir öneme sahiptir. Haksız kazanç sağlamak, batıl yollarla insanların haklarını gasp etmek, sadece adaleti zedelemekle kalmaz, aynı zamanda toplumda huzursuzluk ve eşitsizlik oluşturur. Herkesin haklarını alabilmesi için adaletin sağlanması, her alanda dürüstlük ve doğruluk ilkesine sadık kalınması gerekmektedir. Aksi takdirde, batıl yollara başvurulması, sadece bireyleri değil, tüm toplumu zarara uğratacaktır.*
