suskun bıçak sırtı bir gece gibi
dönüyorum semada.
ayaklarımda ısırılmış kabuk bağlayan
acımsı tutkular.
yolların şiirlerinden kalma.
ne zaman düşsem toprağa
yüzüm kanar ellerinde
çocuk bir çığlıktır
artık bünyemde.
kaybolmuş düşler ülkesinde.
bir rüyadır olsa olsa
olan.
yazılmışlardan arta kalan ne varsa
döktüm ortaya
heybem boş.
taşı kuma çeviren bir sözcük buldum
koydum ruhuma ayet niyetine.
oysa yeryüzünde böbürlenerek yürümedim.
eğdim boynumu.
ürktüm.
ceylandım.
kanadım boyuna.
ırmak boylarında kaldım.
nehirler akarken yüzümün
gölgesinde
sırtlanlar gördüm
bir gece
gözlerimin içinde.
tanıdım ve bildim kendimi.
hem yaratılmışların en muhteşemi
hem en rezili.
kibrin ve gururun heybetine yenildiğim zamanlarda oldu.
ateşin gögsüne yaslandığım
emzirdiğim kanımdan
zamanlarda.
bildim gördüm geçtim.
ürkektim. ceylandım.
kanardım boyuna.
ateş attım gecelerin karanlığında
gül bitmedi omuzlarımda
sustum.
pustum.
yetmedi.
dimağıma yapışan bütün heceleri
söktüm ! hiddetle kalbimin nakşından.
ne büyüktüm ki
kanım kurtarmıyordu hiç bir harfi!
ki bir zamanlar kocaman tevhidi kurtarırdı
dilimizin ucundaki " allah "
şimdi hayyamsı bir kabile gibi
iman oyunları oynuyoruz.
ne inanıyor
ne vazgeçiyoruz.
ah biz insanlar
ürkeğiz
ceylanız
kanıyoruz boyuna.
aşk için atılan düğümler
sökülüyor limanlarımdan.
bütün gemileri serbest bırakıyorum
akıntısında hayatın.
tek bir limana yansıyor
gözlerimin feri.
adına dua diyorum.
adına umut diyorum.
adına rahman diyorum.
sığınıyorum.
sığınıyorum.
ben sığındıkça büyüyor
büyüdükçe rahman oluyor.
ah biz insanlar
biz inanmış gibi yapanlar.
ürkek birer ceylan gibi
sığınıyoruz kapına.
koyma geride.
al, iste.
iste ismail olalım.
boynumuz önümüzde.
mehmed asım