Saat gecenin üçü olmuş, neyin derdindesin kalem desem, seslensem kalemime; gölgenin, cevabını verecek diye endişe etmekteyim!
Sen gölgeni gördün mü hiç sevgili günlüğüm?
Efendim?
Hayır mı?
Üzülme göremediğin için emi,senin gölgen kalemim
Gerçi mecazi anlamda sormuştum bu soruyu ama bilemedin canın sağ olsun
İlk soruşta sennn sennn demeni beklemedi de değilim, gel gelelim kendim yazar, kendim çizerim.
Senaryoyu yazan ben, oyuncu ben Sana sitem eder miyim?
Şanslıyım, çünkü; kendi şansımı aklım ile ortaya çıkardım.
Şansım sensin sevgili günlüğüm✍🏻 senden başka hayatımda kimse olmasa, kimsenin yokluğunu anlamam öylesine herkes dolusun ki aslında ve öyle insancıl yanların var ki çoğu zaman soruların bu yönünü gözler önüne seriyor
Allah herkese senin gibi veya benzerin günlük nasip etsin.
O zaman anlarlar bu satırlarda ki gizi!
O zaman çınlar kalemimin kulağı
Hayır söyleyen beri, şer söyleyen geri dursun deriz değil mi?
İnsan eline kalemi almadan bu duyguyu bilemiyor.
Kalemi eline aldığında insan dünyanın uydusu ay ile yer değiştiriyor gibi.
Hülyalara dalmayı ertelemiş insanlar için bu satırların anlamı neki?
Hülyaları olanlar ve rüyalara dalanlar için anlamı nedir bu cümlelerin bilemiyorum yani kimse adına konuşup, yazamam
Editörün bile düzeltemeyeceği yazılar vardır baktığında; yazıya nereden baktığında bir o kadar önemlidir sevgili günlüğüm unutma mühimdir bak burası, gerekirse bir kaç kere oku derim
Yazıya bir buradan bakmak var ayak ayak üstüne atıp, hımmm dur bakalım ne yazıyor Ehem, öhöm şurada imla hatası, şurada şunun şusu, bunun busu, armutun sapı, üzümün çöpü; birde kızıl gezegene gidip ay uy of yandı elim ayağım diyerek oradan bakıp içeriği görmek var.
Sanırım ikisi arasında dağlar kadar fark var.
Belkide biz büyüttük kızıl gezegeni gözümüzde.
Marsamı bundan sonra yönelmeli.
Amannn canım yarım asrı devirmişiz Dünya diye, Ay diye, Satürn diye, Güneş diye dönmüşüz bizde dünyanın tersine ha babam ha ha ha.
Bazen sevgili günlüğüm Şiirde asla olmayan şey oluyor kaleme Şiir bir bütündür kalem Şiire başladığında soluksuz bir çırpıda yazıp çıkıyor kenara.
Yazı başka bir evren, çok yaşamışımdır yazarken kalemi bırakıp yazının tam ortasına şuralara bir yere işte canım,
gecenin bir vakti tül perdenin bir kenarını açıp gözlerimi gökyüzüne çevirmişimdir ama neden?
Beni oraya çağıran duygu Aymı ?
Dünyanın uydusu ama benimle ne işi olabilir ki?
Bana göstermek istediği bir şeyler mi var acaba?
Bu sorulardan bir teki bile gelmiyor işte o an aklıma, sadece gidiyorum pencereye ve pijamalarımı giyerken üzerimden çıkardığım elbisenin tam tersi bir durumu yaşıyorum
Sanki dünya ve dünyanın tüm halleri sevinçleri, hüzünleri pijama ve ben onu çıkarıp elbisemi giyip Ayın davetine gezmeye gider gibi gidiyorum.
Nefesim yeter mi ?
Oksijen durumu ne olur bu soruları dahi göz ardı ediyorum sevgili günlüğüm ve altı günde yaratılanı, aklımın ve yüreğimin yettiği kadarıyla gölgeminde elinden tutarak gezmeye gidiyorum.