Günde 25 Dolar Artı Masraflar

Her ne kadar Leo Malet gibi bir Fransız ustaya sahip olsa da kara roman, kara mizah daha ziyade Amerikayla özdeşleşmiş türler arasında yer alır. Kara roman; klasik polisiyenin tersine, suçu istisnai bir hal olmaktan çıkarıp, toplumun geneline yayılmış bir karabasan olarak ele alır.

yazı resimYZ

O, olmayınca ben de kitaplara sarıyorum. Elime geçen her kitabı değil elbette. Bazen tavsiye üzerine, bazen mezatlardan; oradan, buradan satın aldığım kitaplarla vakit geçiriyorum

Hangi zamanlar kitaplarla vakit geçiriyorum? El cevap: Her zaman! Çünkü kitapları seviyorum. Ne yazık ki bunca sevgiye karşılık çok azını okuyabiliyorum. Bu arada O benim için çok önemli biri! O varken kitaplarla değil, kitap niyetine onu okuduğumdan, sadece onun yokluğunda normal kitapları inceliyorum. Onun yokluğu benim için büyük bir eksiklik olsa da dostlarının varlığı ve samimi arkadaşlarının çevresinde olması içimi rahatlattığından rahat davranıyorum Zaten o da yokluğuma alıştı, pek bir şey hissetmiyor artık.

Her ne iseOkuduğunuz bu denemenin konusu bir kitapla ilgili

***
Her ne kadar Leo Malet gibi bir Fransız ustaya sahip olsa da kara roman, kara mizah daha ziyade Amerikayla özdeşleşmiş türler arasında yer alır. Kara roman; klasik polisiyenin tersine, suçu istisnai bir hal olmaktan çıkarıp, toplumun geneline yayılmış bir karabasan olarak ele alır.

Yani, herkes ya suç işlediği ya suça iştirak ettiği, göz yumduğu ya da sadece görmezden geldiği için suçludur. Bu katastrofobik dünyaya bir de adaleti gerçekleştirmesi gereken tüm kurum ve kişilerin de boğazlarına kadar suça bulaştığı (yer yer suçun başı olduğu) eklenince tür, adını hak eden bir karanlığa kavuşur. Maletin kara romanları dedektifsiz polisiyelerdir ve sözde dahi olsa herhangi bir adalet umudu da yoktur. En önemli kara roman yazarlarından Raymond Chandler ise klasik polisiyenin özel dedektifini muhafaza eder; ama onu tanınmayacak denli değiştiriverir.

Chandlerın ünlü dedektifi Philip Marlowe, yakışıklı, ironik, hafiften duygusal, ahlak anlayışını henüz yitirmemiş yalnız bir kurttur. Marlowe Hercule Poirot gibi oturduğu yerden gri hücrelerini çalıştırarak olayları çözmez. Zaten cesetler de Marlowea Poirotya olduğu gibi sakin ve stilize bir biçimde sunulmaz; hiç umulmadık bir anda karşısına çıkar. Chandlerın romanlarında suç, bir anafor misali Marloweu içine çeker. Başta ufak bir hırsızlık gibi görünen olay giderek dallanır budaklanır ve cinayete dönüşür. Suç asla tek bir kişiye yıkılamayacak kadar karmaşıktır ve bu yüzden de olay çözüldüğünde herkes ortaya çıkan utançtan payını alır

Suç durağan değildir

Elimdeki bu kitap +1 Kitap yayınlarından Ahmet Ümitin editörlüğünde çevrilmiş. Yüksek Pencere isimli bu kitaba göz gezdirince kahramanımız Marloweun günlük 25 dolar artı masraflar karşılığı aldığı bir sıradan bir hırsızlık olayına benziyordu. Ancak öyle değil imiş Antika değerinde, altın bir ABD parası koleksiyonerin dul karısının kasasından çalınır. Marloweun görevi ise bu parayı bulmak. Fakat suç durağan değildir ve Marlowe hareket ettikçe o da hareket ederek büyür de büyür! Taa ki olayın ucu bir cinayete çıkar. Altın para il başta salt bir nesneyken giderek ABDnin altın yıllarının, bir ailenin zenginliğinin ve sırlarının metaforu haline gelir. Bu, Yüksek Pencereyi, bir solukta okunup hızla unutulacak bir polisiye roman olmaktan çıkarır ve gerçek edebiyatın alamet-i farikası olan bir yapıya kavuşturur. Sonuçta ortaya çıkan gerçek öyle hazin, öyle hazindir ki Marloweun patronu dahil kimsenin sevinecek hali kalmaz.

Marlowe, Mike Hammer gibi tacizkâr, her an silaha davranmaya hazır bir ihlalci değildir; gerektiğinde sert oynamayı bilir; ama onun asıl silahı alaycılığıdır ve insan davranışlarına olan önyargısız dikkatidir. Önce bir kuram oluşturup sonra da gerçekleri ona uydurmaya kalkmaz; kendini olayların akışına bırakarak çözüme ulaşır. Bu akışa bırakma sayesinde toplumda yer alan tüm kesimler romanda bir geçit töreni yapıyorlar. Evet, Yüksek Pencerede malikanelerden ikinci sınıf gece kulüplerine, polis memurlarından kendi halindeki sekreterlere yığınla değişik insan olaya orasından, burasından, şurasından mutlak surette dahil olur. Marloweda gözlemlerini büyük büyük laflarla, afili tespitlerle yapmaz elbette. Hem romanın hem de Marloweun dili yalın ve yargıdan uzaktır! Roman birinci tekil şahsın dilinden yazıldığı için dedektifimiz, adaletin yerini bulmasını sağlayan bir dehadan çok kendi halinde bir insan şeklinde görünür.

Yüksek Pencere kitabı, Humphrey Bogarttan Robert Mitchuma birçok ünlünün beyazperdede can verdiği ünlü dedektif Philip Marlowela; polisiyenin dahi çocuklarından Chandlerla ve polisiyenin en karanlık türü olan kara romanla tanışmak ya da tanışıklığı ilerletmek isteyenlerin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum

Artık okur musunuz? Sabaha mı bırakırsınız siz karar verin.

Şimdiden iyi okumalar diliyorum herkese.

Başa Dön