Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Merhametli ve Bağışlayan Tanrı'nın İsmiyle insanlık tarihinin en büyük imtihan vesilelerinden biri olan İblis’i tanımlamak ve doğru anlamak önemlidir. İblis’in kim olduğu, nitelikleri ve amelleri, Kuran-ı Kerim ve İslam geleneğinde açıkça belirtilmiştir. Ancak zaman zaman ortaya atılan yanlış iddialar bu konunun tekrar ele alınmasını gerektirir. Bu makalede İblis’in melek olup olmadığı, kıyas yoluyla nasıl insanları kandırdığı ve insanlardan ve cinlerden olan şeytanların insanlığa olan zararları üzerinde durulacaktır.
Kuran-ı Kerim, yaratılışın hikayesini ve İblis’in Allah’a itaatsizliğiyle başlayan süreci açıkça anlatır. Ancak İblis’in kimliği, özellikle onun melek mi yoksa cin mi olduğu konusu, tarih boyunca farklı yorumlara yol açmıştır. Kuran’da İblis’in cinlerden olduğu açıkça belirtilmiştir. Kehf Suresi 50. ayet bu konuda önemli bir rehber niteliğindedir:
"Ve hani meleklere ‘Adem’e secde edin demiştik. Secde ettiler, ancak İblis cinlerdendi. Rabbinin buyruğunun dışına çıktı. Siz onu ve neslini benim dışımda evliya mı ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için ne kötü bir değiştirmedir."
Bu ayet, İblis’in cinlerden olduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Cinler, insan gibi irade sahibi varlıklardır. Bu özellikleri onları meleklerden ayırır. Çünkü melekler, Allah’ın emirlerine koşulsuz şekilde itaat eden varlıklardır. Meleklerin bu özelliği ise Tahrim Suresi 6. ayette belirtilmiştir:
Ey inananlar kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlardan ve taşlardan olan ateşten koruyun onun başında Tanrı'nın kendilerine buyurduğu şeye karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan sert güçlü melekler vardır. (Tahrim suresi 6. Ayet)
Bazı insanlar, İblis’in melek olduğuna inanmış ve bu inanç, tarih boyunca yaygınlaşmıştır. Bunun sebebi, Kuran’da İblis’in meleklerle birlikte anılmasıdır. Ancak bu durum, Arap dilindeki tağlib sanatı adı verilen bir ifade özelliğinden kaynaklanmaktadır. Tağlib sanatı, bir grup içinde çoğunluğu ifade eden bir terim kullanıldığında, azınlığın da bu grup içinde zikredilmiş gibi görünmesini sağlayan bir anlatım biçimidir. İblis’in meleklerle birlikte anılması, onun melek olduğu anlamına gelmez. Çünkü Kehf Suresi 50. ayette onun cinlerden olduğu net bir şekilde ifade edilmiştir. Aynı zamanda, Allah’ın emrine isyan eden bir varlığın melek olması imkânsızdır, çünkü meleklerin isyan etme yetisi yoktur.
İblis’in melek olduğu inancı, büyük ölçüde Yahudi mitolojisindeki Azazel figüründen kaynaklanır. Tevrat’ın Levililer 16:10 ayetinde geçen Azazel, Yahudi Kabalası ve Batı ezoterizminde şeytani bir figür olarak kabul edilmiştir:
"Azazel için kurayla seçilen keçi ise canlı olarak Rab'bin huzuruna çıkarılacak, günahları bağışlatmak için onunla kefaret edilecek ve çöle, Azazel'e gönderilecektir."
Ancak bu ayette Azazel’in bir melek olduğuna dair bir ifade bulunmamaktadır. Zamanla Yahudi mitolojisinde Azazel’in bir düşmüş melek olduğuna dair hikayeler türemiştir. Bu inanç, Yahudilikten Hristiyanlığa, oradan da İslam kültürüne geçmiştir. Müslümanlar arasında Azazel ismi "Azazil" olarak değişmiş ve şeytanın melek olduğu yönündeki yanlış bir algının doğmasına sebep olmuştur. Ancak Kuran’ın hiçbir ayetinde ne Azazil adı geçer ne de şeytanın bir melek olduğuna dair bir ifade vardır.
Eğer İblis’in melek olduğu kabul edilirse, şu çelişkiler ortaya çıkar:
- Melekler irade sahibi değildir; bu nedenle Allah’a itaatsizlik etmeleri mümkün değildir. Ancak İblis, Âdem’e secde etmemekle Allah’a isyan etmiştir.
- Cinler, insanlar gibi irade sahibidir ve Allah’ın emirlerine karşı gelebilirler. Bu durum Kehf Suresi 50. ayet ile uyumludur.
- Bir varlık ya melektir ya da cindir. İkisinin birbirine dönüşmesi imkânsızdır. İnsanların melek ya da cin olamayacağı gibi, melekler de cin olamazlar.
Kuran-ı Kerim, İblis’in kimliği hakkında net bir açıklama yapar. İblis, bir melek değil, cinlerdendir. Onun melek olduğu inancı, büyük ölçüde Yahudi mitolojisinden ve Batı ezoterizmi gibi yabancı kaynaklardan İslam kültürüne geçmiştir. Kuran’a göre melekler, Allah’ın emirlerine koşulsuz itaat ederler ve isyan etmeleri mümkün değildir. Bu nedenle, İblis’in melek olduğu görüşü, Kuran’daki ayetlerle çelişmektedir. Müslümanlar, bu tür yanlış inançlara karşı dikkatli olmalı ve Kuran’ı doğru anlamaya özen göstermelidirler. Allah, insanlara irade ve akıl vermiştir; doğruyu yanlıştan ayırmak ve hakikati bulmak her bireyin sorumluluğudur. Allah en doğrusunu bilendir.
İBLİS VE KIYAS
İblis’in kıyası insanlığın tarih boyunca düşeceği en büyük tuzaklardan biridir. Sâd Suresi 76. ayetinde İblis şöyle der:
"Ben ondan daha hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise kilden yarattın dedi."
Bu kıyas, İblis’in kendini üstün görmesine ve Allah’ın emrine karşı gelmesine yol açmıştır. İblis, toprağı küçümsemiş, ateşi üstün görmüş ve Allah’ın hikmetine karşı kendi sınırlı aklıyla hüküm vermeye kalkışmıştır. Bu kibir ve kıskançlıkla birleştiğinde insanlığa büyük bir uyarı niteliği taşır.
İblis’in kıskançlığı ve kibri insanoğluna da bulaştırdığı bir hastalıktır. İnsan kendisine verilen nimetlere şükretmediğinde, başkalarına özenmeye ve kıyas yapmaya başlar. Bu kıyas şükürsüzlüğe, isyana ve sonunda Allah’a karşı gelmeye kadar uzanabilir.
İBLİS VE DÜŞMANLIK
İblis, Âdem’i kıskandığı için sadece Âdem’e değil onun soyundan gelen bütün insanlara düşmanlık beslemiştir. Kıskançlık ve kin İblis’i şuurunu kaybetmeye sürüklemiştir. Bu durum her türlü kötü ahlakın tehlikesini gözler önüne serer.
Kur’an-ı Kerim, bu konuda şöyle uyarır:
"Ey iman edenler, uzaklaşanın adımlarını izlemeyin." (Nur Suresi 21)
Adım adım uzaklaşmak kişinin önce küçük günahlarla başlaması, sonra büyük günahlara düşmesiyle gerçekleşir. İblis insanı böyle bir yolculuğa çıkararak Allah’tan koparmaya çalışır.
Sonuç olarak İblis, ne bir melektir ne de bir meleğin hocasıdır cinlerdendir ve Allah’a isyan ederek kovulmuştur. Hem cinlerden hem de insanlardan şeytanların varlığı, insanlığın daima uyanık olması gerektiğini gösterir. Şükürsüzlük, kıyas, kıskançlık ve kibir, insanın İblis’in tuzaklarına düşmesine yol açabilir.
İnsanoğlu, İblis’in düşmanlığını ve tuzaklarını unutmayarak, Allah’a olan bağlılığını sürekli artırmalı, şükretmeli ve doğru yoldan sapmamalıdır. Allah, iman edenleri koruyacak ve şeytanın oyunlarından uzak tutacaktır. Unutulmamalıdır ki, en büyük düşman, insanın kendi içindeki zaaflardan kaynaklanan İblis’in vesveseleridir.