"“Yazmak, yanlış tuşlara basıp sonra düşündüğünüzden daha iyi bir şey yaratmanın sanatıdır.” – Jorge Luis Borges"

İslam'da Geçmişi Unutmak ve Dostluk Ortamı Kurmak

İslam, bireysel ve toplumsal yaşamda adalet ve barışı öğütleyen bir dindir. Bakara Suresi 134. ayet, geçmişin olumsuzluklarına takılmadan geleceğe odaklanmayı vurgular: "Onlar gelip geçen bir ümmetti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size aittir." Bu öğreti, Müslümanları geçmişin hatalarından kurtulup, birbirlerine dostça yaklaşmaya ve kin yerine iyiliğe yönelmeye teşvik eder.

yazı resim

**İslam, insanlara hem bireysel hem de toplumsal ilişkilerde adalet, hoşgörü ve barışı öğreten bir din olarak, insanları geçmişin ötesine geçmeye ve geleceğe odaklanmaya teşvik eder. Bakara Suresi 134. ayette: "Onlar gelip geçen bir ümmetti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size aittir. Onların yaptıklarından siz sorulmazsınız." denilmektedir. Bu ayet, Müslümanların geçmişin olumsuz etkisinden kurtulup, kendi kazançlarına odaklanmalarını ve başkalarının geçmişteki hatalarından sorumlu olmadıklarını vurgular. İslam'ın bu öğretiyi sunduğu toplumlar, geçmişte yaşananları unutarak, birbirlerine dostça yaklaşmalı ve birbirlerinin iyiliklerini görmek için çaba sarf etmelidir. Müslümanlar, geçmişin olaylarına takılı kalmamalıdır. İslam, bireylerin geçmişteki hatalarına veya yanlışlarına odaklanarak, birbirleriyle kin ve düşmanlık geliştirmemelerini öğütler. Bir insan, geçmişteki hataları unutarak, Allah’ın rızasını kazanmayı hedeflemelidir. Aynı zamanda, geçmişteki olaylardan ders alarak daha adil, hoşgörülü ve anlayışlı bir toplum oluşturulması gerektiği de İslam’ın öğrettiği önemli bir ilkedir. Her birey, geçmişten bağımsız olarak, geleceğe odaklanmalı ve kendi kazançlarına odaklanmalıdır. Bir toplumda dostluk ortamı kurmak, yalnızca bireyler arasındaki ilişkilere değil, aynı zamanda toplumsal barışa da büyük katkı sağlar. İslam, müminleri birbirlerine zarar vermemeye, karşılıklı saygı ve sevgiye davet eder. Müslümanlar, aralarındaki farklılıkları bir kenara bırakıp, birbirlerini anlayarak ve kabul ederek dostluk ilişkileri kurmalıdır. Bu, hem bireysel anlamda hem de toplumsal anlamda insanları birbirine yakınlaştırır ve barışçıl bir toplum oluşmasına katkı sağlar. Her birey, farklı görüşleri, inançları veya geçmişi olmasına rağmen, başkalarının iyiliklerine saygı duyarak bir arada yaşayabilir. Bu noktada Şiiler ile Sünniler arasındaki ilişkiler üzerine bir düşünce geliştirmek önemlidir. Şiiler ile Sünniler arasındaki dostluk ortamı bu iki grubun da birbirlerine kin beslememeleri ve ortak paydada buluşmaya çalışmalarına dayanmalıdır. Her iki grup, geçmişin olumsuz etkilerinden sıyrılarak, birbirlerine dostça yaklaşmalı, karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde ilişkilerini güçlendirmelidir. Kin ve düşmanlık, toplumsal ilişkilerde yalnızca bireyleri körleştirir. Her iki taraf, karşılıklı saygı ve anlayış geliştiremedikçe, birbirlerinin iyi yanlarını görmeleri zorlaşır. Bu da toplumsal barışı ve bireysel ilişkileri zedeler. İslam, bu tür olumsuz durumların önüne geçmek için her bireyi anlayış, sabır ve barışçıl yaklaşımlar geliştirmeye teşvik eder. Kin ve nefret yerine dostluk, saygı ve sevgi temelinde bir toplum oluşturmak, hem bireylerin hem de toplumsal yapıların sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlar. İslam, barışçıl ilişkilerin kurulmasını ve geçmişin yüklerinden kurtulmayı öğütler. Her birey, geçmişteki hatalardan ders alarak, kendini geliştirmeli ve Allah’ın rızasını kazanmayı amaçlamalıdır. Dostluk, saygı ve karşılıklı anlayış, sağlıklı toplumsal ilişkilerin temelini oluşturur. Müslümanlar, farklı gruplar arasında kin ve düşmanlık yerine, birbirlerine dostça yaklaşmalı, geçmişi unutarak, geleceğe odaklanmalıdır. Bu yaklaşım, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde barış, huzur ve ilerlemeye yol açar.**

Yorumlar

Başa Dön