Böylesi sıcak günlerde geçmişten gelen bir gül danesini insan içinden nasıl atar, bilemiyorum; ama ben genellikle kendimi sokağa atarım.
Behçet Necatigil, “Sokaktan Gelmek” adlı güzel şiirinde,
“Sokağa mı çıkıyorsun, dikkat et
Emanet ol Tanrıya,
Sokak demek
Eksilmek yarı yarıya.”
Emanet bir yürekle sokağın kaldırımlarını adımlarken, içimde bir hüsnükuruntuyla düşlere dalınca hep bu şiir aklıma gelir.
Hem gerçek anlamda hem düşsel anlamda evden uzaklaşırken başıma ne geleceğini bilemem. Yürürüm öyle..
Bazen güzel bir bakış beni yüreğime saplarken, bazen yukarılardan omzuma düşen bir ayakkabı kutusu beni hayallerimden alır gerçeğe döndürür.
Gerçekten sıyrılmam uzun sürmez, yine dalarım kendime. Gözlerinde bir gül danesi ile sokağın tılsımını birleştiririm.
Geçmiş ve hüzün..
Ne imkansız ikili…
Dudaklarımdan dökülen Şair Muzaffer Tayyip USLU’nun dizeleri
“Sen, eski bir sevda şiirisin
Bir koku var sende
Sıcak yaz akşamlarına mahsus
Ellerinde mi
Saçlarında mı
Gözlerinde mi
Bilmem
Bir koku var sende
Sıcak yaz akşamlarına mahsus.”
İçimdeki o güzel sıkıntıyı sokak gezintisi “yarı yarıya” eksiltmişti. İyi mi olmuştu, yoksa kötümü, bilmiyorum.
“Sokağa çıkarken dikkat
Sokaklarda esen rüzgar çünkü.
Rüzgarlarla eve dönmek saçma,
Ev dar çünkü” Behçet Necatigil
Ev dar gelecekti şimdi, biliyorum. Ne yapmalı?..
Beni rahatlatan diğer şeyi yapmalı, yazmalı…
]