kınında kılıç gibi suskun bu gece, yatışıyor karanlık sen konuş yine
yürü sokaklar yorulsun avuçlarında sımsıcak gölgeleri gökyüzünün
dili dönmez fırtınanın yeni heceleyen çocuklar, dilsizler gibi konuş
çağıldayan bir kurşun ol ya da hücreden firarı sayıklayan bir düş
böyle sıyır geceyi sesinden bir büyüye uzansın ne kaldıysa nefesinden
bak avaza kesti de şehir oynadı zehir zemberek her şey yerliyerinden
zamana değmeden söyle siyah beyaz resimlerde ürkütmeden boşluğu
sen yürü eğnin geceden aşsın, öylece ne varsa zincirinden boşansın
sırılsıklam bir Ankara, topuk sesleri, yüzün ıslak her şey böyle yitecek
gece habire içiyor durma sen konuş gece kucağıma ha düştü ha düşecek
insanlar otobüsler hıncahınç yalnızlıklar bozkırdan yontma bu şehir
aksak kaldırımda ellerin ıslak ellerin yirmilerinde kalmış asi bir nehir
ah durma caddeler kemiriyor beni, harfler ışıklar tedirgin ve çıplak
böyle olur yağmura vurulmak yağmura vurulmak yağmura vurulmak
Temrin 22.sayı