Bazen insan içini dökmek için yazıyor. Hani “Merhaba günlük” diye başlamak gibi. Karşında boş beyaz bir kâğıt (şimdilerde artık ekran), seni bekler. Benim için yazmak bu günlerde böylesine bir şey. Açıkçası, yalnızlık çektiğimi itiraf etmeliyim. Acaba yazmak ile yalnızlık duygusu arasında bir ilişki var mı? Yazmak gerçekten başka türlü kendisini ifade edemeyenlerin bir icadı olabilir mi?
İçin sıkılıyor diyelim. Tersinden de söyleyebiliriz, çok sevinçlisin veya. Bir şeyler düşünüyorsun veya hissediyorsun. Şimdi ne yapacaksın? Gecenin bir yarısı açıp da birine; “Bak arkadaş ne anlatacağım” mı diyeceksin? Hadi yaptın bir delilik anlattın diyelim, sonra ne olacak. Karşındaki büyük ihtimal senin anlamayacak ve heyecanını paylaşmayacak. Heyecanın kursağında kalacak.
Durum bir dakika! Yazmak insanın kendi eliyle bir kişi yaratma çabası olabilir mi? Yazarken ne yapıyoruz? Kendi kendimize mi konuşuyoruz? Yoksa karşımıza hayali bir kişi alıp ona mı anlatıyoruz?
Belki de yazarken kendimize bakıyoruz…