Ağlayabilseydin belki anlardın
Dudaklarında yarım kalan bir tebessüm
Gündüzün ortasında
Hayallerini jilet gibi kesen bir hüsran..
Kuytu bir köşede
Merhamet dilencisi bir öksüz gibi
Gözyaşlarını saklayan
Ve silen
umudu kaybetmiş elleriyle..
Güneş battıktan sonra
Hasret ve yalnızlığını
Pencerelerden ufka doğru
Yolcu eden
Yüreğindeki yangını
Gecenin sessizliğinde
Göz pınarlarıyla söndüren
Yetimlerin anası..
Dalgaları dinliyorum
Ovalar,dağlar ve kayalara
Kafalarını vurarak gelen
Deli,kızgın ırmak ve nehirlerin
Sükut bulmuş halleri..
Nice denizcilerin ve balıkçıların
Sırlarını kıyıya vuran
Beyak köpüklü sedefler..
Ne inciler vardır içlerinde kimbilir
Ne hikayeler
Ve yarım kalmış umutlar..
Ve iniltelerle karışık
Pencerelerimi döven
Kapımı çalan rüzgar..
Hangi rüyaları kattın önüne
Hangi özlemlerin
kokusu karışık sinende..
Hangi sevdaların umutlarını aldın elinden
Ve ses bekleyen
Haber bekleyen hangi yalnızların
kapısını çaldın mahmur seherlerde..
Yine yetim kaldı hüzünlerim
Öksüz çocuğun göz yaşları gibi
Kuytu köşelerde..
Aldım yüreğimi elime
Serdim hüzünlerimi önüme..
Ağlayın ey hüzünler
Bugün sizi taşıyacak ne yürek
Ne de saracak bir beden var..
Siz artık dört duvar içinde değil
Kalabalık caddelerin
Sesleri ve ışıkları altında kaybolmuş
Öksüz çocuklarsınız..
Merhamet kokusuna hasret
Kadife dokunuşlu şefkatli ellere muhtaç
Zamanın yetimlerisiniz..
Ağlayın ey hüzünler..
Hüzünlerim..